|
|
|
|
|
|
Kalp naklinin yapıldığı 27 Ocak artık doğum günü
Halil Er Öksüz, 52 yaşında yeniden doğdu. Kendisine kalbi bağışlayan aileyi tanımasa da, onlar için hep dua ediyor. Kalp naklinin yapıldığı 27 Ocak gününü ise, her yıl eşi ve ailesiyle birlikte kutluyor
Halil Er Öksüz'ün doğum günü 52 yaşından sonra değişti. Yeni kalbi ile yeni hayatına başladığı 27 Ocak gününü, iki yıldır gerçek doğum günü olarak kutluyor. Halil Er Öksüz ve Sultan Er Öksüz, bu tarihten beri ikinci baharlarını yaşıyorlar. Dört çocukları ve altı torunları ile, önlerinde uzun bir hayat olduğunu düşünüyorlar. Oysa, bundan dört yıl önce son konuşmalarını yapmışlardı. "52 yaşın ölüm için erken olduğunu düşünüyordum ama her şeyi kabullenmiştik. Eşimle el ele tutuştuk. Vedalaştık. Sonra ameliyata girdim. Çıktığımda kendimi yorgun ama her zamankinden çok daha iyi hissediyordum. Bu kadar iyi olabileceğimi, inanın hayal bile edemiyordum" diyor. 22 yaşında Alanya'da kaza kurşunu ile hayatını kaybeden bir gencin bağışlanan kalbi ile yeni hayatına adım atan Halil Er Öksüz, kendini 40'lı yaşlarında hissediyor. "Eşim hastalığım boyunca hiç yanımdan ayrılmadı. Şimdi sağlığımızın tadını çıkarıyoruz. El ele yürüyüş yapıyoruz. Birbirimize vakit ayırıyoruz. Ameliyattan önce hiç bunları düşünememiştik. Yeni kalp insanı daha dinamik yapıyor" diyor.
LİSTEDE BEKLERKEN ÖLENLER OLUYOR Kalp yetmezliği olduğunu öğrendiğinde tüm imkânları araştırdıklarını söyleyen Halil Er Öksüz, ilk adım olarak Ankara'ya giderek kalp sırasına girdiğini anlatıyor. Yaşadıkları Antalya'da böyle bir imkân olduğunu, o dönemde bilmediklerini itiraf ediyor. Sonra Antalya'da da sıraya girdiklerini söyleyen Öksüz, "Bu listeler öyle bir şey ki; insana beklediği kalbin ulaşması imkânsız gibi geliyor. Bekleyen insanların aileleri kimi zaman hastanede ağıt yakıyorlar. Belki haber verirler diye kendime bir cep telefonu aldım. Ama alışkanlığım olmadığı için telefon çalsa bile duymuyordum ya da yanımda taşımayı unutuyordum. O gün de öyle oldu. Akdeniz Üniversitesi'nden bizi aramışlar ve duymamışız" diye anlatıyor iki yıl önce kaderini değiştirecek olan o ocak akşamını. Sonra bu müjdeli haber yakınları tarafından kendisine haber verilmiş.
DÜĞÜNE GİDER GİBİYDİM "Ameliyat günü eşimle, çocuklarımla vedalaştım. Ama içimde bir umut vardı. Böyle yaşamak 'yaşamak' olmadığı için, bazen ölüm bile bana daha iyi geliyordu. Düğüne gider gibi kalkıp, gittim. Kendimi iyi de hissediyordum. Arabaya atladık eşimle, arabayı ben kullandım. Ama hastaneye gittiğimizde bekleyen üç kişi daha vardı. Sonra içimizden yalnızca iki kişiye uyduğunu anladık. Nadir, yani diğer arkadaş korkup kaçınca, bana nakletmeye karar verdiler" diyor. Kendilerine kalbi bağışlayan aile ile hiç görüşemediklerini, ancak onlara çok şey borçlu olduğunu bildiğini de sözlerine ekliyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|