Yarın geç olabilir
Emmerich yaptığımız yanlışlar yüzünden, her gün biraz daha bozduğumuz doğal dengenin getireceği facialara ciddi biçimde işaret ediyor. Çok ünlü oyuncunun kullanılmadığı filmde, asıl ağırlık sinema diline ve özel efektlere verilmiş
Roland Emmerich'in "Kurtuluş Günü" filminin ilk yarısı, bence türünün başyapıtları arasında sayılabilecek bir felaket filmiydi. Dünyanın uğradığı bir uzay saldırısını anlatan film, ürkünç sahneleri ve parlak özel efektleriyle gerçekten görülmeye değer bir büyük şovdu. Ne yazık ki ikinci yarıda entrika alabildiğine çocuklaşıyor ve film ilginçliğini yitiriyordu. Emmerich, hikayesinden senaryosuna her aşamada bizzat katkıda bulunduğu bu yeni filminde, hikayeye daha çok önem vermiş. Bu kez insanlığın üzerindeki tehdidi daha gerçekçi bir olaya, zaman zaman sözü edilen radikal iklim değişikliklerinin dünyayı olası bir felakete götürmesi olgusuna dayandırıyor. İklimdeki ısınma öyle hale gelecektir ki, kuzey yarım küredeki buzullar eriyecek, Atlantik okyanusundaki sıcak akımlar denizdeki tatlı ve tuzlu su dengesinin bozulmasıyla yok olacak, çok büyük ısı düşüşleri olacak ve insanlık yeni bir buzul çağına girecektir. L.A.'de hortumlar, Yeni Delhi'de kar, Tokyo'da elma kadar dolu yağmuru görülecek, New York azgın dalgalar tarafından yutulma tehlikesi yaşayacaktır Hikayede klasik kişiler ve ilişkiler var denecek, deniyor da. Ama insanlar-arası ilişkiler zaten başka kaç çeşit olabilir ki? Farklı şeyleri simgeleyen oldukça çok sayıda kişinin öyküsünü entrikanın kıvrımlarına ustaca yerleştiriyor film. En ilginç yanı, yine ilk yarısı. Yönetmen burada çağdaş teknolojiyi kullanarak, gerçekten de insanın yüreğini ağzına getiren sahneler yaratıyor, doğanın oluşturabileceği büyük tehdidi etkileyici biçimde gösteriyor. İkinci yarıda tempo biraz düşüyor ama bu kez hem insan ilişkileri ilginç gelişmeler gösteriyor hem de böylesi bir felaketten nasıl kurtulunabileceği konusu, başlı başına bir gerilim oluşturuyor.
SÜRÜKLEMEYİ BAŞARIYOR Emmerich çok ünlü oyuncular kullanmamış, mütevazi bir kadroyla yetinmiş. Asıl ağırlığı sinema diline ve özel efektlere vermiş. Yine de baba-oğulu oynayan kuşaklarının iyi oyuncuları Dennis Quaid ve Jake Gyllenhaal ön plana çıkıyor. Filmin en önemli yanı, gerçekten de yaptığımız yanlışlar yüzünden hergün biraz daha bozduğumuz doğal dengenin getireceği facialara ciddi biçimde işaret etmesi. Gerçi birçok şey, uzmanların da işaret ettikleri gibi, bilimsel açıdan tam olarak doğru değil. Ama tümüyle yanlış da değil. Sinemanın içerdiği ve içermesi de gereken fantezi ve hayal gücü payını da akıldan çıkarmadan, bizleri sürüklemeyi başaran bu filmin, bu konularda da herkesi düşünmeye yöneltmesini dilerdim. Çünkü anlattıkları hemen, yarın olabilir. Aksine güvence verecek var mı ?
The Day After Tomorrow) Yönetmen: Roland Emmerich Senaryo: Jeffrey Nachmanof, R. Emmerich Görüntü: Ueli Steiger Müzik: Harald Kloser Oyuncular: Dennis Quaid, Jake Gyllenhaal, Emmy Rossum, Sela Ward, İan Holm, Tamlyn Tomita FOX filmi. YARINDAN SONRA
|