|
|
|
|
|
|
Türkiye'deki TOHUM'ların birer ağaç olmasını sağlıyor
Ünlü işadamı Halit Narin'in kızı Mine Narin Verdi, işletme üzerine gördüğü eğitim ve 12 yıl tekstil ile uğraşmasına karşın yaklaşık bir yıl önce kendini otistik çocuklara adadı. TOHUM Vakfı'nı kurarak, gönlündeki işi yapan Verdi, Türkiye'de otizm alanındaki boşluğu doldurmaya çalışıyor.
Yaşam boyu süren sosyalleşme, dil, iletişim becerilerini ve ilgi alanlarını etkileyen gelişim bozukluğunun yani otizmin pençesine düşen birey sayısı Türkiye'de 270 bin. Bu sayının 80 binini bebeklik, okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocuklar oluşturuyor. İşte yaklaşık bir yıl önce ünlü işadamı Halit Narin'in kızı Mine Narin Verdi'nin kurduğu TOHUM Vakfı da; bebeklik ve okul öncesi çocuklara erken tanı konulmasını ve yoğun bir eğitime tabi tutulmasını, sonra da ilkokul çağında mutlaka kaynaştırma eğitimine katılmasını hedefliyor. Vakıfta bir yıl içinde; 87 çocuk 98 seansta değerlendirmeye alındı. 75 çocuk 165 seans konuşma ve dil terapisi, 98 çocuk ise 470 bireysel eğitim hizmetinden yararlandı.
ERKEN TANI KONMALI TOHUM Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mine Narin Verdi, otistik ve gelişim sorunu olan çocukların erken tanı ve eğitiminin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, şunları söylüyor: "Araştırmalara göre, beyin gelişiminde en önemli ve hızlı dönem, yaşamın ilk beş yılını kapsıyor. Dolayısıyla çocuklar tüm yaşamları boyunca öğrenebildiklerinden daha fazlasını beş yaşına kadar dönemde öğrenebiliyor. Bu nedenle otizm tanısının üç yaşından önce konması ve eğitime başlanması önemli bir iyileşme şansı veriyor. Otistik çocuklara beş yaşından önce çok yoğun (haftada yaklaşık 40 saat) bir eğitim verilirse yüzde 50'si topluma kazandırılabilir. Bu çocuklar, özbakım becerilerini kazanıp toplumda en az bağımlı bireyler olarak yaşayabiliyor ve diğer çocuklarla kaynaştırma eğitimine katılabiliyor."
EN BÜYÜK ENGEL AİLE Milli Eğitim Bakanlığı'nın kaynaştırma programlarını desteklediğini vurgulayan Verdi, "Otistik çocuklar, yeterli (normal) çocuklarla oldukları zaman doğru davranışları taklit ettikleri için çok daha çabuk gelişme gösteriyorlar" diyor. Vakıf olarak kaynaştırma eğitiminin önemine sürekli dikkat çektiklerini söyleyen Verdi, önemli bir noktanın da altını çiziyor: "Kaynaştırma eğitiminin önündeki en büyük engel biziz. Yeterli çocukların aileleri, çocuklarının, otistik olanların davranışlarından kötü etkileneceğini düşünerek birlikte eğitim görmelerini istemiyor. Ama eğitim, otistik çocukların da en temel hakkı. Bunu aşabilmek için yeterli çocukların ailelerinin de eğitilmesi gerektiğine inanıyorum. Kaynaştırma programı, sadece engelli çocuklar için değil, yeterli çocuklar için de çok önemli. Çünkü yeterli çocuklar engelli arkadaşlarıyla birlikte eğitim aldıklarında toplumda farklı bireylerin ve farklı ihtiyaçların olduğu bilinciyle büyüyecekler."
İSTEYEN SPONSOR OLUR Vakfa gelen şüpheli çocukların ailelerini uzman doktorlara yönlendirdiklerini, teşhis alanlar içinse özel eğitim uzmanı aileyle çocuğun bireysel eğitim programının çıkarıyor. Ailenin eğitime katılımının çok önemli olduğunu ifade eden Verdi, "Haftada biriki kez bireysel eğitime gelen çocukta fark yaratmak imkansız. Bu nedenle ailenin de eğitime katılması şart. Aksi takdirde otistik çocuğun pek fazla şansı yok" diyor. Verdi, maddi olanağı olmayan ama çocuğunun eğitimine inanan ailelere de yardımcı olduklarını belirtiyor: "Bu durumdaki aileler ile yardımsever bireyler arasında bir köprü oluşturuyoruz. Bu şekilde sponsor kişiler ile bazı otistik çocukların eğitimlerini sağlıyoruz. Bu durumda eğitim verdiğimiz yedi çocuk var. Listemizde ihtiyacı olan 16 çocuğumuz daha bulunuyor."
ÖZEL EĞİTMEN GEREKİR Türkiye'de 60 tane Otistik Çocuk Eğitim Merkezi (OÇEM) olduğunu söyleyen Verdi, bu merkezlerde 80 bin otistik çocuktan sadece 400'ünün eğitim aldığını belirtiyor. Rakamların bu kadar düşük olmasının nedeni ise özel eğitmen sayısının azlığı. Verdi bu durumu şöyle izah ediyor: "Otistik çocukların eğitiminde yöntem olarak 'Uygulamalı Davranış Analizi' uygulanması gerekiyor. Ayrıca konuşma ve dil terapisi ile uğraşı terapisinden yararlanılmalı. Ancak Türkiye'de özel eğitmen sayısı yok denecek kadar az. Şu an 80 bin çocuğumuz için 2 bin 500 yüksek ihtisas yapmış özel eğitimci, 13 bin eğitimci, 2 bin 500 konuşma, 2 bin 500 tane de uğraşı terapisti gerekiyor."
PINAR ŞENGÜL
|
|
|
|
|
|
|
|
|