| |
|
|
'Söylem' Ne Demektir? (2)
Derse Devam!
Frenk dillerinde, örneğin Fransızca'da 'discour' (diskur) İngilizce'de 'discourse' (diskors) diye bir kelime var. Bunun Türkçesi 'söylev' (nutuk). Ancak özellikle 1960'ların ikinci yarısında ve 70'li yıllarda Michel Foucault başta olmak üzere, bir kısım Fransız sosyal bilimci 'diskur' analizine yeniden itibar kazandırdı. 1980 darbesiyle Türkiye'de siyaset yasaklanıp... Marxizm'in pabucu dama atılınca... Yeni alanlara yöneliş başladı. Feminizm, çevrecilik, 'marjinallik' bu dönemde öne çıktı. O arada göstergebilim (semiyoloji) ve 'diskur analiz'i de ülkemize ithal edildi. İyi de 'diskur' Türkçe'ye nasıl çevrilecekti? 'Söylev' dedin mi akla kürsüden yapılan konuşma geliyordu. Bunun üzerine 'diskur' kelimesi Türkçe'de ikiye ayrıldı: Söylev (nutuk) ve söylem. 1980'lerin sonunda 'söylem' kelimesi Türkiye'de de moda oldu. Yani 'entelleşti'! Hatta o kadar ki... Söylemle birlikte 'genelde' ve 'hoş' kelimelerini, olur olmaz her yerde (şimdiki 'keyifli' ya da 'sana dönerim' gibi) kullananlarla maytap geçmek için... 'Genelde söylemler hoştu' başlıklı bir yazıyı kaleme almıştık.
*** Peki aradan bunca yıl geçmesine rağmen 'söylem'i niye vecizeyle, sloganla, hatta dedikoduyla karıştırılıyor? Basit: Çünkü öğrenme biçimleri kulaktan duyma. Aslından okuyarak değil, ondan bundan işiterek... Bir soru daha: Doğru dürüst bilmedikleri şeyi niye kullanıyorlar? Onun da cevabı basit: Şık durduğu, söze ya da yazıya 'derinlik' havası verdiği için.
|