| |
|
|
Biz Porto'yu çok sevdik!
Porto'nun Monaco'yu yenmesine iki kere sevindim. Birincisi malum: Onun sayesinde F.Bahçe, ön eleme oynamadan Şampiyonlar Ligi'ne katılıyor. Tabii aslında mesele sadece oraya katılıp katılmamak da değil... Kulübün parası var. "Kaç dolar istiyorsan verelim" deniyor... Ancak yabancı yıldızlar yine de emeklilikten önce gelmiyor. F.Bahçe'yi tercih etmeleri için takımın Avrupa'da top koşturuyor olması gerekiyor. Onlar gelmeyince de F.Bahçe'nin 'sınıf atlaması' mümkün olmuyor. Gelelim sevincimin ikinci ayağına... Ben Porto'yu 27 Mayıs 1987'den beri çok severim. Nasıl oluyor da tam tarih veriyorum? Anlatayım...
*** Brezilya ile Avrupa stilini harmanlayan Portekiz futboluna bayılırım. Ancak 1987'ye kadar takımlarını pek iyi tanımıyorduk. Benfica'yı biliyorduk ama ona sempati beslememiz mümkün değildi. Ne de olsa Eylül 1975'te F.Bahçe'yi tam 7 gol atarak elemişler ve dönemin teknik direktörü Didi'nin gönderilmesine yol açmışlardı. Geldik 1987'ye... Bodrum Gümüşlük'teyiz... Haşmet Babaoğlu ile salaş bir kahvede Porto-Bayern Münih finalini izliyoruz. Maç başladı. Bayern bastırıyor da bastırıyor. Portolular'a göz açtırmıyorlar. Bir de gol attılar. Kahvedeki Almanlar zevkten dört köşe "Schön, schön... Wunderbar...." diyerek bira ları deviriyorlar. İkinci yarı başladı. 5-10 dakika geçti. Almanlar hâlbindiriyor. Bir Portolu faul yaptı. Sarı kartı var. Atılacak diye yüreğimiz ağzımıza geldi. Sıkı bir uyarı aldı. Rahatladık. Ve o faulden sonra bir futbol mucizesine şahit olduk. Sanki o Porto gitti bambaşka bir takım geldi. O andan itibaren Bayern'i sürklase ettiler. Ancak gol bir türlü gelmiyordu. Derken bi time 13 dakika kala, top cambazı Cezayirli Madjer'e bir pas atıldı. Ancak top Madjer'in önüne değil, arkasına doğru gitti. Biz 'ah bu da kaçtı' diye hayıflanırken Madjer, sağ ayağının topuğuyla dokunuverdi. Gooool! Muhteşemdi! Mükemmeldi! Olağanüstüydü! Hem sahadaki, hem de kahvedeki Almanlar, 'yer yarılsa da içine girsek' pozisyonunu almışlardı. İki dakika sonra Juary durumu 2-1 yaptı. Çok güzel bir gündü. Biz o günden beri Porto'yu severiz.
|