| |
|
|
Ünlü başka, marka başka
Marka kelimesini son zamanlarda sık sık duyar olduk. Niye? Çünkü Türk işadamları, özellikle de tekstilciler, artık Batı'ya fason çalışmak istemiyor. Senin sürümden kazanarak 3-5 dolara verdiğin tişörtü, adam etiket dikip 50 dolara satıyor. Fark nerede? Markada. O marka ama sen değilsin. Ancak marka kelimesinin iki farklı anlamını birbirine karıştırmamak gerekiyor. Şöyle... Diyelim ki arkadaşınız sordu: "Bu blucinin markası ne?" Siz de cevap verdiniz. Yani basitçe firmanın pantolona koyduğu 'adı' söylediniz. Bu kelimenin ilk anlamı. Bir de 'markalaşmış' ürün var. Bu kısaca şu anlama geliyor... Eğer bir ürün uzun yıllar tüketicide aynı duyguları uyandırıyorsa... Kuşaklar değişirken 'Bu otomobil sağlamdır' ya da 'Bu süt sağlığa uygundur' gibi fikirler aynı kalıyorsa... Rakipleriyle kıyaslandığında, tıpatıp aynı ihtiyacı gideren, üstelik daha pahalı olan bir ürün tercih ediliyorsa... İşte o ürün marka olmuş demektir. Özetle... Bugün piyasada bulunan... Reklamlar sayesinde tanınan birçok ürün kesinlikle 'marka' değildir. Zaman boyutunu işin içine katmadan markadan söz edemeyiz. Hele bir iki kuşak geçsin bakalım! Soracaksınız: "İyi de daha bir yıl önce piyasaya çıkmış bir üründen dahi sanki markaymış gibi söz ediliyor." Haklısınız. Reklamdan kim ölmüş?
|