Onlar SPK'nın denetim elemanları. Uzanlar hakkında ilk kez onlarca dava açılmasına yol açan Çukurova- Kepez raporunu yazdılar. Görevlerini yerine getirdiler. Hürriyet Gazetesi onlara manşetten 'cesur yürek' dedi Aynı yöneticiler, Ankara Savcılığı tarafından İmarbank'ın izinsiz bono satışını tespit edemedikleri için mahkemeye verilenler arasındaydı. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özkök, "Rüşvet mi aldınız?" diye sordu. Yıkıldılar.
Bu ülkede bürokrat olmak zor. Denetim ve gözetim görevini yerine getirirken gözden kaçan birkaç ayrıntı, tüm hayatınızı karartmaya yetebiliyor. Bunca kirlenmişlik ve 'kirlenmişlerdir' yargısının yaşandığı bir ülkede iş yapmak daha da zor... Bir denetim elemanının ağzından dökülen bu cümlelerde haklılık payı yok mu? Geçtiğimiz günlerde gazetelere yansıyan bir gelişme, Türkiye'de kişilerin ifrat ile tefrit arasında nasıl kolay gidip gelebileceğini gösteriyor. Önce habere dönelim. Ankara Başsavcılığı, 4 SPK yetkilisini, İmar bankası'nın izinsiz bono satışına müdahale etmedikleri, göz yumdukları gerekçesiyle mahkemeye verdi. Haklarında 3 aydan 1 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Savcılık SPK Başkanı Doğan Cansızlar ve yönetim kurulu üyeleri hakkında takipsizlik kararı vermişti. Savcılığın görüşüne göre, bu yöneticiler suçluydu.
KAMUOYU BİLMİYOR Kimdi bu yöneticiler? SPK Aracılık Faaliyetleri Dairesi Başkanı Ali Tayfun Acar, Başkan Yardımcısı Nedime Hülya Kemahlı, Piyasa Gözetim ve Düzenleme Dairesi Başkanı Cemal Küçüksözen, Başkan Yardımcısı İbrahim Kubilay Timuçin. Bu isimler kamuoyu acısından pek anlam ifade etmeyebilir. Ama Uzan Ailesi acısından unutulması mümkün olmayan kişilerdi. Çünkü, suçlanan bu yöneticiler, SPKUzan kapışmalarının perde arkasındaki kişileriydi. Yazdıkları inceleme raporlarıyla Uzanlar aleyhine 30'a yakın dava açılmıştı. Yakın çevrelerinin "başınıza bir iş gelir" endişelerine bile aldırmadan doğru bildikleri yolda yürümüşlerdi. Yazdıkları raporlar, özellikle ÇEAŞ ve Kepez'in barajlarına el konulmasına yol açan karmaşık süreçlerin referans kaynağı olmuştu. Onlar bu raporları yazdıkları için SPK dava açabilmişti. SPK dava açtığı için kamuoyu SPK'yı takdir etmişti. Hatta bu takdir gazetelerden, örneğin Hürriyet Gazetesi'nden "Cesur yürek" başlığıyla duyurulmuştu.
ÇEAŞ'A BASKIN Gazetenin 1 Temmuz 2000 tarihindeki manşeti, zamanın SPK Başkanı Muhsin Mengitürk'e ayrılmıştı. Mali Polis desteğiyle Uzanlar'a ait Çukurova Elektrik ile Kepez Elektrik şirketlerine baskın düzenleyen SPK Başkanı Muhsin Mengitürk için "Tehditlerin, kendisini görevini yapmaktan caydırmayacağını bir kez daha ortaya koydu. Mengitürk, tehditlere karşın halka açık iki şirkette küçük yatırımcıyı korumak için hukuki işlemleri kararlılıkla yürütüyor" ifadeleri ile birlikte Mengitürk için de "Cesur Yürek" benzetmesi yapılmıştı. Mengitürk'ün ölüm tehditlerine rağmen Uzanlar'dan yılmadığı yazılmıştı. Bugün mahkemeye verilen SPK yöneticileri, o gün rapor yazdıkları için Mengitürk onurlandırmıştı. Yani yürekleri cesur olan onlardı... Kurulun Uzanlar'a açtığı yaklaşık 60 davanın 30'unda imzaları vardı. Aradan yıllar geçti.
'RÜŞVET Mİ ALDINIZ?' İmar Bankası battı. İzinsiz bono satışı yaptığı da ortaya çıktı. SPK bono satış yetkisi vermediği bir bankada izinsiz bono satışına göz yummakla suçlandı. Ankara Savcılığı soruşturma açtı. 4 yönetici mahkemeye verildi. Mahkeme suçlu olup olmadıklarına karar verecekti. Ama onları üzen mahkemeye gitmek değildi... Birkaç gün önce Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, konuyu ele aldı. Özkök, Sermaye Piyasası Kurulu'nun dört yöneticisi hakkında dava açılmasını çok önemli bulduğunu belirterek "Davanın nedeni, Uzanlar'ın yaptıkları usulsüzlüklere göz yummalarıydı. Bu haberi öğrenince içimden derin bir 'Oh' çektim. Çünkü yıllardır mücadelesini verdiğim bir konu, sonunda 'mahkemeye intikal' etmişti" diye yazdı. Özkök, Ankara Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamenin, 'Türkiye yolsuzluk ve hortumculuk tarihinde' bir dönüm noktası olduğunu belirterek SPK yöneticilerinin bu işten sorumlu olduklarını belirtiyordu. Hatta Özkök daha da ileri giderek "Bu büyük cürümün devlet içindeki suç ortaklarını ortaya çıkaracaktır. Bu bürokratların, bu siyasetçilerin, bu devlet yetkililerinin Uzan felaketi karşısında neden suskun kaldıkları mutlaka ortaya çıkarılmalıdır" diyerek "Neden suskun kalmışlardır? Açık konuşalım. Para mı yemişlerdir? Uzan teröründen mi korkmuşlar, sinmişlerdir? Yoksa her ikisi birden mi?" diye sordu. Halbuki aynı kişiler, "Uzan terörü" olarak nitelendirilen baskıya yıllarca direnmişlerdi... Haklarında dava açılan SPK yöneticilerinin 1 Temmuz 2000'deki görevleri şuydu: Cemal Küçüksözen: Denetim Dairesi Başkanı. Nedime Hülya Kemahlı: Hukuk İşleri Dairesi Başkanı. Ali Tayfun Acar: Ortaklıklar Finansmanı Dairesi Başkanı. İbrahim Kubilay Timuçin: Araştırma Dairesinden Sorumlu Başkanı Yardımcısı.