Akaryakıt fiyatlarına zam yapmamak için 2 ay direndiklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Vatandaş eksi gibi zam olayına alışmasın, eski alışkanlıklar canlanmasın istedik" dedi.
Ekonomi'nin geleceğini yakından ilgilendiren kritik kararların arifesindeyiz. Hükümet, bir yandan istikrarı korumaya çalışırken diğer yandan toplumu rahatlatacak adımları atmayı planlıyor. 2003 yılında enflasyon düşerken ekonomik büyüme olabileceğini gösteren siyasi kadrolar, bu noktadan geri adım atmak istemiyor. Peki, piyasalarda gözlenen dalgalanma, olası krizin öncü sinyalleri mi? Ek önlem alınması gerekiyor mu? Ekonomi yönetimi ne düşünüyor? AB ile müzakereler başlayacak mı? Bu soruların yanıtlarını Bükreş'te Başbakan Tayyip Erdoğan'dan aldık. Hemen belirtelim Başbakan Erdoğan, ekonomiyle ilgili her gelişmeyi bakanlarından anında haber alıyor. Hazine'nin son takas ihalesi, Dünya Bankası ile imzalanan finansman anlaşması, 8.5 milyar dolarlık ABD Kredisi'ne ilişkin tartışmalar derhal Başbakan'a aktarılıyor. Erdoğan, mesaisinin önemli bir bölümü halkın nabzına, piyasaların tavrına ayırıyor.
GÜVEN FAKTÖRÜ Önemli soruların yanıtlarına gelince... - Merakla beklenen konu, IMF ile yeni beraberliğin adı. Başbakan Erdoğan, IMF kompleksi olmadığını hissettirircesine şunları söyledi: "IMF, ekonominin genel gidişatının iyi olduğunu düşünüyor. Bunu, İzmir'de düzenlenen Türkiye İktisat Kongresi sırasında 1. Başkan Yardımcısı Anne Krueger da ilk ağızdan bana söyledi. Haziran ayı başında geniş bir ekiple Ankara'da olacaklar. Türkiye, IMF'nin üyesi. IMF, üye ülkelerde zaten her yıl düzenli incelemeler yapıyor. 2005 yılı ve sonrasına ilişkin önerilerini dinleyeceğiz. Siyasi, sosyal ve ekonomik şartlara bakarak anlaşmanın çerçevesine karar vereceğiz. Seçenekler belli. IMF ile ilişkilerimiz iç ve dış piyasalardaki mevcut güven ortamını pekiştirecek şekilde tasarlanacak.
ZAM KAYGISI Başbakan, "Dünya ham petrol fiyatları tarihindeki en yüksek noktaya yaklaştı. 42 dolara ulaştı" dedikten sonra, ekonominin iç dinamikleri açısından şu noktaya dikkati çekti: "ABD, kendi ekonomisini gözeterek belli göstergeleri düzenliyor. Tüm dünya bundan etkileniyor. Ancak, Türkiye'de abartıldığı kadar etkileşim olmadı. 27 Şubat'ta akaryakıt fiyatlarını ayarladığımızda varil başına maliyet, 32 dolardı. İki ay zam yapmadık. Bu sorunu, bir yere kadar kendi içimizde katlanarak aşmaya çalıştık. Vatandaş eskisi gibi zam olayına alışmasın, eski alışkanlıklar canlanmasın istedik. İstikrarın getirisinin her yönüyle görülmesini istedik. Şüphesiz, dış gelişmelere dayanmak bir yere kadar. Biraz daha zorlasaydık mali disiplin bozulurdu. Bu yüzden gerekli düzenlemeyi yaptık. Asla taviz vermeyeceğimiz konular kamu maliyesinin iyileştirilmesi ve yapısal reformlar."
Haziranda incelemeye geliyorlar Başbakan Erdoğan, IMF kompleksi olmadığını hissettirircesine şunları söyledi: "IMF, ekonominin genel gidişatının iyi olduğunu düşünüyor. Bunu, İzmir'de düzenlenen Türkiye İktisat Kongresi sırasında 1. Başkan Yardımcısı Anne Krueger da ilk ağızdan bana söyledi. Haziran ayı başında geniş bir ekiple Ankara'da olacaklar. Türkiye, IMF'nin üyesi. IMF, üye ülkelerde zaten her yıl düzenli incelemeler yapıyor. 2005 yılı ve sonrasına ilişkin önerilerini dinleyeceğiz. Siyasi, sosyal ve ekonomik şartlara bakarak anlaşmanın çerçevesine karar vereceğiz."