|
|
|
|
|
|
İzleyici tiyatroya değil yeni aldığı eve gidiyor
Dile kolay tam 56 yıldır sahneden inmeyen Müşfik Kenter aynı sadakati izleyiciden görememekten şikayetçi
Tiyatroya ömrünü adayan, sayısız oyunu tek başına sırtlayan, sesiyle hayatımızda iz bırakan bir sanat adamı Müşfik Kenter. Bu yıl 14. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nde onur ödülünü aldıktan sonra ilk günkü heyecanı duyduğunu söyleyen Kenter'le tiyatromuzun geleceğini konuştuk.
ÇOK KATI DEĞİLİM * KENTER Tiyatrosu'nun parlak bir geleceği yok.
* TİYATRO yerine yurtdışına gidiyorlar.
* BİRAZ bağırıp çağırırım ama katı değilim.
*** Tiyatro yerine yurtdışına gidiyorlar
Müşfik Kenter tam 56 yıldır vazgeçmedi tiyatrodan... Ne yönetmekten ne de oynamaktan... Ve hala anlayamıyor insanların ev, araba alıp tiyatroya gitmemesini
14. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nin açılış gecesinde onur ödülünü vermek üzere sahneye davet edildiğinde soluklar kesildi. Yerinden kalkıp yavaş yavaş sahneye doğru ilerlerken bütün salon ayaktaydı artık, alkışlar eşlik etti adımlarına. Şakir Eczacıbaşı'nın elinden aldı ödülünü. 56 yıllık emeği alkışlandı o gece ve dakikalarca dinmedi bu alkışlar. 1948 yılında henüz 16 yaşındayken Carmen Operası'nda ablası Yıldız Kenter'le birlikte figüran olarak sahneye adımını attığı günden bu yana 56 yıl geçmiş Müşfik Kenter'in. Konservatuvardan mezun olup profesyonel olarak rol almaya başlamasının üzerinden ise neredeyse 50 yıl... O tarihten bu yana sahneden sahneye, turneden turneye dolaşarak nice oyuna hayat vermiş. Ankara Devlet Tiyatrosu'ndan mezun olduktan sonra ablası Yıldız Kenter'le kurduğu Kent Oyuncuları'nda Shakespeare'- in "Hamlet"inden Rostand'ın "Cyrano Bergerac" ına, Brecht'in "Üç Kuruşluk Operası"ndan Albee'nin "Kim Korkar Hain Kurttan" adlı yapıtına kadar sayısız klasik ve çağdaş oyunda aldığı rollerde büyük yeteneğinin yanı sıra yeniliğe açık yaratıcılığını da ortaya koymuş bir sanatçı... Usta oyuncu Müşfik Kenter, onur ödülü için "Onur duydum" diyor bütün alçakgönüllülüğüyle...
* Tiyatroya çocuk tiyatrosunda başlamışsınız... Konservatuvardan çıkışınız da 50 yıl olmuş. Önümüzdeki yıl 50. sanat yılınızı kutlayacaksınız. Nasıl geçti bu 50 yıl? Çok çabuk geçti.
* Ödüle doymuş olmalısınız ama yeni bir ödül yeni bir heyecan getirdi mi? Onur duydum... Heyecan tabii ki var.
* Tiyatroya gitme alışkanlığı olmayan, tembel bir toplum olduğumuzu söylüyorsunuz. Oysa 1960 ve 70'lerde sayısız tiyatro salonumuz varmış. Bu duruma nasıl geldi tiyatromuz? Doğru, bir de bu televizyonlar çıkınca kimse evinden çıkmak istemiyor artık. Bu taa eskiden başlamıştı. İnsanlar okumuyorlar. Çünkü insanları sadece resim altı okumaya alıştırdılar. Oysa yurtdışında böyle değil. Taş yağsa tiyatroya giderler. Burada kar yağar, yağmur yağar gitmezler. Bayram olur gitmezler. Toplum da değişti. Eskiden yılbaşında karaborsaya düşerdi biletler. Ne kadar ağır olursa olsun tiyatroya ilgi çok büyüktü. Oysa şimdi herkesin bir yerde bir evi oldu, yılbaşında o eve ya da yurtdışına gidiyorlar. Kimsenin aklına tiyatroya gitmek gelmiyor.
* Tiyatrosuz bir toplumun geleceği nasıl olur? İkinci Dünya Savaşı'nda İngiltere'de de Almanya'da da tiyatrolar kapanmadı. Bugün İngiltere'de akşam 7 buçuktadır oyun, savaş günlerinden kalma bir alışkanlık bu. Geceleri bombalama olduğu için 5'ten 7'ye kadar oynanıyordu, sonra herkes sığınaklara gidiyordu. Bizde hiçbir şey olmadan kapanıyor tiyatrolar. Arada devrimler falan da olunca da... Böylece insanımız alışamadı.
* Tiyatrolar kapanıyor ama artık bütün oyuncuları televizyon dizilerinde görüyoruz. Yönetmenler de diplomalı oyuncuları tercih ettikleri için gençler konservatuvarların tiyatro bölümlerinde okumak için yarışıyor... Son yıllarda artık her üniversitede bir konservatuvar bölümü açılmadı mı? Diyelim ki 10 konservatuvar var, 10 kişi mezun olsa bu 100 kişi yapar. Bu kadar genç nasıl iş bulacak? Tıpta da binlerce öğrenci var, bunların çalışacağı yer var mı, yok. Bütün tiyatrolar da şişti, doldu. Türkiye'nin bütün üniversitelerinde tiyatro bölümleri var ama hoca yok. Tiyatro bölümü başkanı olduğum Haliç Üniversitesi Konservatuvarı da bu yıl ilk mezunlarını verecek.
* Bu bölümlerde iyi oyuncular yetişiyor mu? Çok zor. Belki bir tane falan çıkıyor. Çıksa bile çalışacak yer yok.
* Eşiniz Kadriye Kenter'le okulda, sahnede birliktesiniz. Karı koca arasında bir işbirliği hakim gibi görünüyor. Biz eşimle çok oyun oynadık beraber. Bizim ekip birbirine alışıktır. Çocuklar, öğrencilerimiz... Ekibimiz iyidir.
Figen Yanık
|
|
|
|
|
|
|
|
|