| |
|
|
İzmir'in ortasında kitapçı yakmak!
İzmir'in en eski ve gözde kitapevlerinden Beşeri Kitabevi içindeki binlerce kitapla birlikte yandı kül oldu. Maddi zarar 50 milyar civarı. Olay yerinde inceleme yapan polis ve itfaiye uzmanlarının raporu ise çok çarpıcı; "Kitabevine pencere camı kırılarak girilmiş ve aynı anda 3 ayrı noktadan yanıcı maddeyle kundaklanmış." Kana dokunan Az evvel vakitlerde, aydınlarını, yazarlarını diri diri yakan bir ülke insanıysak, o olup bitenleri asla unutmasak, unutamasak da; tam 'bazı şeyler değişiyor galiba' dediğimiz bir süreçte kitapların, kitabevlerinin yakılıyor olması insanın kanına dokunuyor. Vay bee!.. Kitabevi sahibi Mehmet Beşeri'yi tanımam etmem. Ama Yeni Asır'lı kardeşlerin (sağ ol Muzo) sayesinde buldum buluşturdum telefonunu. Arayıp geçmiş olsun deyip, hali nicedir sordum. Konuşmadı, kükredi sanki Mehmet Beşeri. Dedi ki: "Dükkân üç yerinden çarpraz kundaklanmış. Merkez Karakolu ise 30 metre ötemde. Sabaha karşı vakitlerde böyle bir iş oluyor; ne polis ne de başka biri görmüyor vay bee!.. Ahmet Altan ne yaptı? Yıllarca mücadele ettim. Korsanı yayınevleri bizzat kendileri önleyebilir dedim. Ekonomik sorunlar ekonomik yöntemlerle çözülür dedim, açlık grevleri bile yaptım, dinleyen olmadı. Ama bak Ahmet Altan'ın son kitabı kanıtladı bunun olabileceğini. Demek ki ucuza da kaliteli iş yapılabiliyor, kitaplar yüz binlerce satabiliyormuş. Toz kondurmam Sonra uzun uzun dertleştik. Yaşamının yarısını yani tam 25 yılını kitapçılığa veren Beşeri, yine de kıyamıyordu kendi dünyasının insanlarına. Bizim alemde maddi katakulliler hep olur. Ama bu eylemin kendi dünyamın insanlarından geldiğine inanmam ve toz kondurmam hiçbirine. Bu, memleketin genel asayiş sorununun bir parçasıdır zannımca. Ahlat üzerine Siz de soruyorsunuz herkes gibi, bundan böyle ne yapacağımı merak ediyorsunuz. Hemen söyleyeyim. Bizim Malatya'nın güzel lafıdır; "Ayının 40 hikâyesi vardır, 40'ı da ahlat üzerinedir" derler. Benim de 40 hikâyem varsa hepsi yazı çizi üzerine. Ben yine aynı işe; kitaplarla yaşamaya devam edeceğim elbette Savaş kardeş..." Yaman olur vallahi!.. Şimdi tüm yayınevlerine, yazarlara, sanatseverlere bir önerim var. Dükkânında Kuran-ı Kerim'den Nazım şiirlerine her türlü kitabı barındıran, satan bu emekçi kardeşimize destek atma vaktidir. Yayınevleri mümkün olduğunca çok kitaba boğmalı Beşeri'yi. Yazarlar, şairler, düşünürler, aydınlar, sanatçılar imza günleriyle, türlü çeşit etkinliklerle manevi destek vermeli ona. Okurlar yollarını biraz daha uzatacak bile olsa Basmane'den, Bayraklı'dan, Hatay'dan gelip oradan, külleri arasından yeniden doğacak Beşeri Kitabevi'nden almalı kitapları. He heeeyt!.. Hele de üniversiteli kitapsever gençler, öylesi bir sahiplenmeli ki kitabevini dillere destanlar olsun. Ben bile bir pundunu bulup, gidip küllerin arasından canlı yayına girmeliyim. Ne yaman ne hoş olur. Kundakçılar amma apışır kalır, he he heeeyt yaa!..
|