| |
Müthiş bir küresel konser
Cuma akşamı Aya İrini'de çok önemli bir konser vardı. Önce size ortamı anlatayım... Sahnenin tam karşısına, balkonun altına dev bir barkovizyon kurulmuştu. Sahneyle, barkovizyon arasında ise masalar vardı. Seyirciler bu masaların çevresine oturdular. Yani sola bakan sahneyi, sağa bakan barkovizyonu görüyordu. Konserin adı 'Credo' idi. 'Credo', Latince 'İnanıyorum' demek. 95 dakika sürecek olan konser 21:00'de başladı.
Aynı anda dört ülkede İlk hamleyi Karlsruhe Şehir Tiyatrosu sanatçıları ve 90 kişilik Karlsruhe Senfoni Orkestrası yaptı. "Etnik ve dini birlikteliği" ifade eden sözleri ve müziği Türk seyirciler barkovizyondan izlediler. Peki sadece Türkler mi? Hayır! Benzeri bir organizasyon Belfast'ta ve Kudüs'te de yapılmıştı. Oradaki seyirciler de aynı görüntüleri izliyordu. Derken İstanbul ile bağlantı kuruldu. Üç genç Türk sanatçı, Gonca Girgin, Neşet Kırşehirli ve Hakan Kaya; hem çalarak, hem söyleyerek Mevlana'yı yorumladılar: "Gel... Ne olursan ol gel..." Sonra yine Almanya... Ardından Belfast... Ardından Kudüs ile bağlantı kuruldu. Alman, İrlandalı, Türk ve İsrailli sanatçılar din adına öldürmenin saçmalığını kendi müzikleri ve sözleriyle dile getirdiler: "Farklı kültürler bir arada yaşayabilir. 'Öteki' tehlikeli değildir; tersine bizi zenginleştirir." Bitmedi! Müzik arka planda sürerken barkovizyona video görüntüleri geldi: Oğlu saldırıda ölmüş bir İsrailli anne... Ardından oğlu canlı bomba olup ölmüş bir Filistinli anne... Annesi siyah Müslüman, babası beyaz Hıristiyan bir genç... Babası Türk, annesi Ermeni bir kız... Özetle hep aynı mesaj verildi: "Dilimiz, dinimiz, rengimiz farklı ama hepimiz aynı acıyı, aynı korkuyu yaşıyoruz." Gelelim etkinliğin değerlendirilmesine... Projenin fikri, Benetton firmasının iletişim ve araştırma merkezi 'Fabrica'dan çıkmıştı. Müzik, video, söz, görüntü ve bilişim teknolojisi aynı anda ve dünya ölçeğinde kullanılmıştı. Konsere Belfast'tan katılan İrlandalı sanatçı
Nihayet Turgut Özal'ı aştık Bu benim izlediğim gerçek anlamda ilk küresel konserdi. Daha önce, bir orkestra çalar, aynı maç yayını gibi, diğer ülkelerde de o müzik yayınlanırdı. Bu kez dört kentte, değişik din ve etnik gruplardan sanatçı grupları, performanslarını aynı anda ortaya koyarak, 'Credo'yu yarattılar. Böylece globalleşmenin sadece sermaye ve iletişim teknolojisinin dünya ölçeğinde bütünleşmesinden ibaret olmadığı... Siyasetin ötesinde; kültürel ve sanatsal bir boyut da taşıdığı belgelenmiş oldu. Turgut Özal'ın ABD'den uydu aracılığıyla katılarak yaptığı 'kırık dökük' Bakanlar Kurulu toplantısını hatırlıyorum da... O bir başlangıçtı. 'Credo' ise artık başka bir dünyada yaşadığımızı apaçık ortaya koydu.
|