| |
|
|
'Eşek şakası' azaldı
Şarkıcı Latif Doğan'a yapılan kamera şakası birçok kişinin kanını dondurdu: Kar maskeli kişilerin silahlı baskını... Gözlerini bağlayıp helikopterden aşağıya atma... Dediğim gibi: Bu şaka onay görmedi. Peki ama niye? Bir ara anı kitaplarına merak salmıştım. Onları okurken fark ettim: Artık şakalar eskisi gibi değil. Eskiden nasılmış? Mesela: Kapının üstüne su dolu bir kova konur. Arkadaş içeri girdiğinde sırılsıklam kalır... Editöre düzmece haber verilir. Gazete tam baskıya bu haberle girecekken, skandal son anda önlenir... Adama, 'Karın seni aldatıyor' denir. 'Yenge' de işin içine dahil edilir. Yanlış anlama milleti kırıp geçirir... Bu ve benzeri şakalar artık pek yapılmıyor. Yani vücuda yönelik, az buçuk şiddet içeren... Ya da 'sahne' kurup faka bastımaya yönelik şakalar unutuldu. Şakalardaki kolektiflik neredeyse bitti. Artık şaka dendiğinde akla 'espri' geliyor. Daha çok, söz oyunları kullanılıyor. Bu değişimin mekanizmasını araştırmak gerek. TV'nin etkisi ne kadar?.. Bireyselleşme bedensel teması azaltıyor mu?.. 'Cemaat'ten 'cemiyet'e dönüşüm, kişiler arasındaki sıcak ilişkilerin soğumasına mı yol açıyor? Dikkat ederseniz fıkraların yani 'hazır espriler'in de etkisini yitirdi- ğini görüyoruz. Buna karşılık Cem Yılmaz'dan 'Şakacı'ya bizi güldürmeye çalışan çok sayıda 'odak' var: "Ey seyirci... Gül ki reytingim artsın." Eh, biz de gülüyoruz. Ama sanırım daha az kahkaha atıyoruz!
|