|
|
Kalan sağlar bizimdir!
Bugün Tülin-Caner ikilisiyle ilgili bu köşedeki son haberi okuyorsunuz. Zira bu olay hakkında yazdığım her yazının bazı kötü niyetlilerce istismar edildiğini fark ettim. Üstelik "reklamın iyisi kötüsü olmaz" mantığıyla bu konuda yazdığım her şeyin bu olayı cilaladığını da keşfettim. Efendim, konunun özeti şu: İki genç birbirleriyle ilgileniyorlar. Birbirlerini sevip sevmedikleri henüz meçhul. Halk onları sevmiş hatta anlamadığım bir şekilde galeyana gelmiş, onları evlendirmek için çırpınıp duruyor. Araya reklam şirketleri, televizyon programcıları da girmiş.
Tülin ve Caner'in üzerinden reyting ve reklam geliri sağılıyor. Eh, gördüğüm kadarıyla bizim gençler de bundan pek rahatsız değiller. Özellikle Caner neredeyse her gün bir başka programda görünüyor. Bu arada kimilerinin "mağdur", kimilerinin "şöhret meraklısı" olarak gördükleri bir ana-kız ise olayın "kriminal" bölümünü oluşturuyor. Hele perşembe günü "Seda Sayan Show"da ana-kız ile Caner arasında öyle seviyesiz konuşmalar geçti ki, midem bulandı. Şu anda ortada "alan razı, satan razı" durumu var. Kimse halinden pek şikayetçi değil. Reklamcı, bulduğu bu yeni malzemeyi kara dönüştürmenin hesabında. Televizyoncu, reytingleri tavana vurduğu için mutlu.
Yapımcı zaten zevkten dört köşe. Eh, çocuklar da 20 yıl çalışarak elde edemeyecekleri bu kolay şöhretlerinin tadını çıkartmakla meşgul. Bu arada "mağdure" Süreyya hanımefendi de oryantal konusundaki hünerini sergileyip, piyasasını genişlettiğine göre, herkes mutlu demektir. Her gün Tülin-Caner olayıyla ilgili 100'e yakın e-mail'i yanıtlayan, en az 30 okuruyla telefonda konuştuğu için yazılarını yetiştirmekte zorluk çeken ve yorgunluktan bitap düşen Yüksel Aytuğ dışında bu olayda zarara uğrayan kimse yok galiba...
|