|
|
|
|
|
|
Hülya Avşar jönünü buldu
"Neredesin Firuze" filmiyle yıldızı parlayan Ragıp Savaş, Hülya Avşar'la rol aldığı "Zümrüt" dizisiyle yeniden gündeme geldi. Savaş, Avşar için "Eğitimi yok ama sezgileri çok kuvvetli" diyor
Yıllardır tiyatro sahnelerinde izleyiciyle buluşan Ragıp Savaş, rol aldığı sinema filminin ardından bir anda milyonların ilgisini çeken bir oyuncu oldu. Son günlerde hem reklamlarda hem de televizyon programlarında sıkça rastladığımız genç sanatçı, televizyon ekranlarındaki şöhretinin tadını çıkarıyor. 1966 yılında İzmit'te doğan genç sanatçı lise eğitimini bitirene kadar doğduğu şehirde yaşamış daha sonra voleybol sevdası nedeniyle İstanbul'a Eczacıbaşı takımına transfer olan Savaş, sporculuk hayatında kendine yeni hedefler koymaya hazırlanırken ailesindeki diğer sanatçıların da yüreklendirmesiyle konservatuvara gitmiş.
* Ailenizdeki diğer sanatçılar kimdi? Amcam ve yengem rahmetli Semra - Turgut Savaş çok önemli tiyatroculardı. Ancak edebiyatı ve sanatı çok seven bir ailem vardı. Bu yüzden de ufak ufak ama asla zorlamadan beni oyunculuğa yönlendirdiler. 1990 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı bölümü'nden mezun oldum. Daha sonra rahmetli Güldal Tosun'la birlikte devlet sanatçısı olalım diye Diyarbakır'a sınava gittik. Ama gitmeden önce amcam beni gitmemen konusunda uyardı.
* Niye? Amcam çok eski yıllarda Ankara'da Devlet Tiyatrosu'ndayken Cüneyt Gökçer'i yatırıp döven adam olarak gazetelere çıkmıştı. Bana "Sınava gitme" dediğinde ben onun abarttığını artık Cüneyt Gökçer'in de olmadığını söylemiştim. Ancak çok iyi hazırlanmama rağmen kazanamadım. Sonra anladık ki amcam unutulmamış. Çünkü aynı oyunu daha sonra Zeliha Berksoy'un kurduğu Türkiye'nin üçüncü ödenekli tiyatrosunda oynadığımda jüri ayağa kalkıp alkışladı. O sınavdan sonra Yunus Emre Kültür Merkezi'nde önce 4 yıl stajyerlik yaptım, daha sonra da kadrolu oyuncusu oldum. Şu anda da Müşfik Kenter'in rejisiyle Shakespeare'in "Bahar Noktası" isimli oyununu oynuyorum.
* Bunca yıldır tiyatronun içindesiniz, peki sadece tiyatro yaparken ne kadar tanınıyordunuz? Aslında bundan 5-6 yıl önce televizyonda bir dizi maceram olmuştu. O zaman gerçekten televizyonun gücünü anlamıştım. Ancak daha sonra hem çok iyi teklif gelmedi hem de ben yüzümü saçma sapan projelerle eskitmek istemedim. İyi ki de yapmamışım. Sinema filmi "Neredesin Firuze" ile tekrar büyük kitlelerle buluştum.
* Genelde tiyatrocular "Dizi oyunculuğunu para kazanmak için yapıyoruz. Bizim asıl aşkımız tiyatro" derler. Siz de aynı fikirde misiniz? Ben bu tür açıklamaları çok yanlış buluyorum. Dizi'de sanatın ve oyunculuğun bir parçası. Yaptığı iş dizi bile olsa bir şeyler anlatabilmeliyim. Öbür türlü olduğunda oyunculuğu ticaret gibi görüyorum. Sanat önce sanattır, sonra para kazandırır. Çok parayı zamana yaymak bence daha mantıklı. Benim amacım ilk önce iyi iş yapmak. Zaten onu yapınca iyi para kazanıyorsun.
* Neredesin Firuze filmi için teklif nasıl geldi? Şu anda menajerliğimi yapan aynı zamanda arkadaşım Harika Uygur, bir tiyatro oyunumda beni izliyor ve çok beğeniyor. Öyle ki birkaç akşam arka arkaya geliyor. Daha sonra IFR'den Harika'ya Necdet Şen'in çizdiği Hızlı Gazeteci ile ilgili bir proje geliyor. Harika bir bakıyor ki çizgideki adam bana çok benziyor. Ancak bu proje bilemediğim nedenlerden dolayı olamadı. Daha sonra Özcan Deniz'in hikayesi filme dönüştürüldüğü dönemde bana Ezel Akay, "Sen türkü okuyabilir misin?" diye sordu. Ben de benden istedikleri "Yalnızım Dostlar" şarkısına bütün bir gece çalışıp, CD'ye okudum. Ertesi gün Ezel Akay'a dinlettim. Böylelikle film maceram başladı.
* Sizin bu film için şan dersleri aldığınız söylenmişti... Hiç öyle bir şey olmadı. Üstelik tiyatrocunun sesi iyi olacak diye bir şey yok. Şarkı söylemek ayrı bir yetenek. Ama ben müzik manyağıyım. 3 yaşında darbuka çalmaya başladım, 4 yaşında piyano çalıyordum. Ama hiç şan dersleri almadım.
* Peki Özcan Deniz'le film çevirdiğiniz için tiyatro dünyasından tepki aldınız mı? Bence Özcan Deniz çok doğru bir adam ve onu tanıdığım için çok mutluyum. Evet oyunculuk eğitimi olmayabilir ama çok çalışıyor. O yüzden de bana konuda herhangi bir eleştiri gelmedi.
* Bu film size şöhretin kapılarını açtı diyebilir miyiz? Sinema çok farklı. Tiyatroda bin tane oyun oynarsın ama asla kendini göremezsin. Sinemada yaptığın her şey tam karşında durur. Hakkımdaki eleştiriler hep iyiydi. Biraz önce bahsettiğim yüz dinlenmesi de iyi oldu, çünkü seyircinin ilgisini çektim.
* Bununla birlikte pek çok dizi, reklam filmi teklifi de geldi tabii. Filmden önce atv'de yayınlanmak üzere "Dişi Kuş" diye bir dizinin anlaşmasını yapmıştım zaten. Sonra da Hülya Avşar'la ilgili proje gündeme geldi.
* Teklif direkt Hülya Avşar'dan mı yoksa yapım şirketinden mi geldi? Gold Film vasıtasıyla geldi teklif. Senaryoyu okuyunca işi çok beğendim. Hülya Hanım beni istedi herhalde. Onun programına Demet Akbağ, Özcan Deniz'le birlikte çıktığımızda filmi de beni de çok beğendiğini söylemişti. Şimdi "Zümrüt" isimli dizinin çekimlerine başladık.
* Yani Hülya Avşar aradığı jönü buldu mu? Jön konusunu biraz açmak lazım. Jön yeni, genç, taze demek. Jön olabilmek için belli fiziksel normlara sahip olmak gerekiyor. Jön fiziğine sahip olmak avantaj ama eğer oyunculuk yeteneğin yoksa o zaman kaybolup gidersin. Jönlük kavramının aktörün üstüne yapışması da çok kötü. Bence değişebilen sanatçı olmak çok daha güzel.
* Peki Hülya Avşar'la oynamak sizi heyecanlandırıyor mu? Çok heyecanlandırıyor. Hülya Avşar'ı çok beğeniyorum. Türkiye'de ciddi olarak bakılması gereken bir aktrist. Sezgileri çok güçlü, diyeceksiniz ki eğitimi var mı? Yok ama sezgileri çok kuvvetli, akıllı biri.
* Ama bugüne kadar oynadığı diziler tutmadı... Hülya Avşar'ın dizileri tutmadı ama yanlış projeler olduğu için. O zaman da onun bu teklifleri nasıl kabul ettiğini düşünmüştüm. Çünkü ona gitmeyecek hikayelerdi. Bunun da Hülya Avşar ile değil, yapım şirketiyle ilgisi var. Onun için daha akıllı bir seçim yapabilirledi.
Dilek Sancılı
|
|
|
|
|
|
|
|
|