|
|
|
|
|
|
Şimdi moda galata
Tarihindeki parlak günlere geri dönen Galata, eğlence ve kültürün merkezi olmaya aday. Restore edilen evleri, restoranları ve gece kulüpleriyle bu semt artık 24 saat yaşıyor
Galata ve Kuledibi, bir grup girişimcinin art arda açtığı mekanlarla yüzyılın başındaki görkemli günlerine geri dönüyor. Caz kulübünden meyhaneye, kafelerden restoranlara kadar farklı konseptlerde hizmet veren yeni mekanların ortak özelliği, kökü Cenevizlilere kadar uzanan en az yüzyıllık eski binalarda bulunmaları.
Kültürel Cazibe Galata'da yaşanan hareketlilik mekanlarla sınırlı değil. Galata Derneği'nin düzenlediği şenliklerde sokak tiyatroları, dans gösterileri ve konser gibi kültürel etkinlikler semte ayrı bir canlılık katıyor. Sayıları giderek artan müzik, tiyatro, resim ve videoart kursları da farklı yaş ve meslekten insanları buluşturuyor.
*** Galata gönüllülerle yeniden doğuyor
Kuledibi, Galata aşıkları sayesinde eski görkemli günlerine geri dönüyor. Tarihi bölgenin asırlık binaları son yıllarda teker teker restore edilip dans stüdyosu, caz kulüp, restoran ve bar olarak hizmet vermeye başladı. Belediyenin ve Turizm Bakanlığı'nın projeleriyle birlikte gönüllülerinin de seferber oluşu, tarihi semti canlandırdı
Belediyenin ve Turizm Bakanlığı'nın projeleri şimdilik kağıt üzerinde. Ama bir grup girişimci, bu projelerin hayata geçmesini beklemeden Galata'nın yeniden doğması için çaba gösteriyor. Galata ve Kuledibi'nin tarihi dokusuna hayran ancak birbirinden bağımsız bu girişimciler açtıkları mekanlar ve verdikleri hizmetlerle bu bölgenin 18. yüzyıl ve 19. yüzyıl başındaki görkemli günlerine geri dönmesini hedefliyor.
Bu insanlar sayesinde Galata Kulesi civarındaki 200 yıllık binalar İstanbullulara gecegündüz farklı bir atmosferde eğlence imkanı sunuyor. Bu gönüllü girişimciler arasında 1991 yılından beri Galata Şenliklerinin düzenlenmesine ön ayak olmuş bir mimar, Mete Göktuğ da bulunuyor. Yaklaşık 100 yıllık eski İngiliz hapishanesini aslına sadık kalarak restore eden ve Turizm Bakanlığı'ndan onaylı bir tesis olarak hizmete sokan mimar Mete Göktuğ tek amaçlarının bu bölgenin eski görkemli günlerine dönmesi olduğunu söylüyor.
Yabancılar geliyor Galata Derneği'nin de kurucu başkanı olan Göktuğ şenliklerin katılmak isteyen herkese açık olduğunu ve şenlikler sayesinde bu bölgenin giderek hareketlendiğini, canlanmaya başladığını belirtiyor. Çevrede Galata Evi olarak bilinen tarihi binadaki kafe-restoranı 1999 yılından beri eşiyle birlikte işletiyor. 1904 yılında İngiliz imparatorluk sivil hapishanesi, 1919'dan itibaren de İngiliz karakolu olarak kullanılan 3 katlı bina şu an duvarlarında o günlerden kalan, mahkumlarının yaptığı sondajlanmış resimler de dahil olmak üzere aslına sadık kalınarak onarılmış ve hizmete sokulmuş.
Taş duvarlı binadaki gömme camlardan aşağıya rengarenk çiçekler sarkıyor. Hapishane döneminden kalan demir parmaklıklar bile aynen korunmuş. Kendisi gibi mimar olan eşi Nadire Göktuğ ile misafirlerine hizmet vermeye çalışan Mete Göktuğ yaptığı işten çok mutlu olduğunu söylüyor. Burada bir çeşit "buluşma hizmeti" sunduklarını ve bunun kendisine yemek yemek için gelen insanlardan daha çok zevk verdiğini söylüyor. Mekana Türklerden çok yabancılar ilgi gösteriyor. Bunun nedeni bölgede yoğun olarak yaşayan yabancılar ve tüm yabancı dillerde hazırlanmış guide'larda mekanın adresinin bulunması. Eşi Nadire Göktuğ mutfak, Mete Göktuğ ise hizmet kısmıyla ilgileniyor. Avlulu binanın her katında bulunan minik odalara dokunulmamış. Örneğin şömineli bölümde içkinizi yudumlayabilir ya da avluya bakan müzik odasında Nadire Hanım'ın piyanoyla yaptığı müziğin eşliğinde yemeğinizin tadına varabilirsiniz.
Nadire Hanım mutfakla ilgilenmeyi bıraktığında, yani akşam saat sekizde sonra piyanonun başına geçip Rusça, Tatarca, İngilizce, Almanca şarkılar söylüyor. Restoranın mutfağı da yine Rus, Tatar, Gürcü yemeklerinden oluşuyor. Çünkü Nadire Hanım'ın kökleri bu bölgelere uzanıyor. Mimar çift, Osmanlı döneminde yabancı kökenlilerin yaşadığı yer olarak bilinen ve dönemin en güzel binalarının bulunduğu Kuledibi'nin zamanla terk edildiğini, köhneleştiğini ancak bir grup insanın özel çabalarıyla eski güzel günlerine geri döneceğini düşünüyor. Bir dönemler Galata Kulesi'ni gezen turistlerin bu bölgeyi koşa koşa geçtiğini hatırlatan Mete Göktüğ bunun da son yıllarda değişen çehreyle farklılaştığını ve turistlerin bu bölgede daha çok vakit geçirmeye başladığını anlatıyor. Galata Evi öğlen 12'den gecenin geç saatlerine kadar açık. Ortalama bir akşam yemeği 30-35 milyon liraya mal oluyor. 200
YILLIK BİNADAKİ MEYHANE Göktuğ çifti gibi bir diğer Galata aşığı yaklaşık 200 yıllık bir binanın en üst katında bulunan Rum- Ermeni meyhanesi Mavi & Beyaz'ın sahibi ve işletmecisi Beyza Somel. Galata Konutları Apart Hotel'in en üst katında bulunan mekan Beyza Somel'- in zevkiyle dekore edilmiş. Dekorasyonda sıcak bir atmosfer yaratan ahşap oldukça bol kullanılmış. Tüm diğer aksesuarlar da Beyza Hanım'ın 15 yıldır yaşadığı Bodrum'dan getirilmiş. Masa örtüleri ve bazı dekorasyon öğeleri mekanın ismi gibi mavi ve beyaz. Bina yaklaşık 200 yıl önce bankerlik yapan ünlü Yahudi ailelerinden Kamondo'lar tarafından yapılmış.
Karaköy'den Galata'ya çıkan ünlü Kamondo merdivenleri de dahil pek çok binayı yaptıran aile olarak da bilinen Kamondolar, Osmanlı döneminin en önemli bankerlerinden. Ailenin Paris'te bir müzesi bulunuyor ve Galata'daki evlerinin önünde onlara ait bir bölümde de arkelolojik çalışmalar yapılıyor. Binanın bodrum katında ise Kamondolar döneminde mahzen olarak kullanılmış tonozlu ve tuğlalı muhteşem bir bölüm var. Mavi Beyaz İstanbul'a daha çok alışveriş için gelen turistlerin kalmayı tercih ettiği apart otelin en üst katında bulunuyor. Bu yüzden de manzarası tam anlamıyla nefes kesiyor; sağınızda Kadıköy'den solunuzda Galata Köprüsü ve Beyazıt Cami'ne kadar geniş bir panoramayı görüyorsunuz. Yaklaşık 5 aydır bu mekanda hizmet sunan Beyza Somel ise binanın ve özellikle Kamondo'ların tarihini neredeyse yutmuş. Somel, mezeler ve yemekler de dahil olmak üzere meyhanedeki tüm yemekleri kendisi yapıyor ve gelen müşterileriyle teker teker ilgileniyor. Misafirleini uğurlamadan da mekandan ayrılmıyor.
Mavi & Beyaz'da sunduğu herşeyi Girit kökenli annesinden ve ailenin diğer üyelerinden öğrendiğini söyleyen Somel, bu mekanı adeta kendisi için açmış. "Yemek yemekten çok yedirmeyi seviyorum" diyen Somel, mezeleri ve yemekleri eğer kendisi yapmamışsa gönül rahatlığıyla servise sunamadığını söylüyor. Lüks olmayan ancak hiçbir zaman avam da olmayan bu mekanda herkes kendisini çok rahat hissetsin istiyor. İnsanları da evindeymiş gibi ağırlıyor. Eşi ve çocukları da kendisine mutfak ve servis konusunda yardımcı oluyor. Mavi Beyaz'da Rum-Ermeni mutfağından çok eski İstanbul meyhane mutfağını yaşatmaya çalışıyor ve yakın bir zamanda bu konuda bir de kitap yayınlayacak. Yapılan yemeklerde kullanılan malzemelerin hepsi üretildikleri bölgelerden alınıyor. Perşembe, cuma ve cumartesi günleri yaşları 50'nin üzerindeki Ermeni-Rum kökenli İstanbullu müzisyenler de müzik yapıyor.
Pazartesi günleri hariç 12.00-01.00 arası hizmet sunulan meyhanedeki muhteşem manzara eşliğinde yediğiniz mezeler sayesinde kendinizi eski bir İstanbul meyhanesindeymiş gibi hissediyorsunuz. Hafta sonu mutlaka rezervasyonun gerektiği mekanda mönüler yaklaşık 45-55 milyon lira arasında değişiyor. Galata'ya birkaç yıldır farklı bir mekan kazandıran diğer bir çift ise müzisyen Önder Focan ve Zuhal Focan. Nardis isimli caz kulübün sahiplerinden olan Zuhal Focan, gözlerden uzak, popüler olmayan ancak kaliteli müziğin yapıldığı bir mekan açmayı hedeflediklerini anlatıyor. Galata Şenlikleri sırasında bu bölgeyle tanışan çift bu tarz bir mekan açma arayışına girince Mimar Mete Göktuğ kendilerine Galata'da yer tutmaların önermiş. Onlar da bir duvarı Cenevizlilerden kalan ama bina olarak 150 yıllık geçmişe sahip bir depoyu satın alıp aslına sadık kalarak restore etmişler.
Yaklaşık 1.5 yıldır da Nardis isimli caz kulüpte pazar günleri hariç haftanın her günü bir caz konseri veriliyor. Nardis, çok fazla tür gözetmeksizin caz eksenli yaratıcı müziğe yer verilen, müzik ve müzisyenin öne çıktığı her performansın bir konser ortamında ancak kulüp rahatlığında yaşandığı bir mekan. Akşam sekizden sonra açılan mekanda yemek de var. Çok fazla seçenek olmasa da lezzetlerinde iddialı oldukları mönüler hazırlamışlar. Örneğin patlıcan çanağında biber beğendili tavuk, çevizli köfte veya badem soslu bonfile lezzetinde iddialı oldukları yemekler. Bir akşam yemeği ortamala 30-35 milyon liraya mal oluyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|