Bedeninden sanat eseri yaratıyor
Aykırı sanatçı Orlan, Ulusal Fotoğraf Merkezi'nde açılan sergisinde estetik cerrahiyi kullanarak kendi bedeninde yaptığı değişiklikleri gösteriyor
Yaptığı her sergiyle ortalığı karıştıran, işleri dünyanın en önemli çağdaş sanat koleksiyonlarında bulunan Orlan'la ilk kez 1994 yılında, Paris Çağdaş Sanat Müzesi'ndeki sergisinde tanışmıştım. Kadın bedeninin kullanım biçimlerini böylesine radikal bir biçimde tartışmaya açışı bir tokat gibi vurmuştu yüzüme. Tam 10 yıl sonra bir sabah posta kutumda, Orlan'ın Paris'te açılan dev sergisinin davetiyesini buluyorum. Orlan'ın işlerinin depresif bir ruh haliyle kaldırılabilecek cinsten olmadığını bildiğimden dolayı, mümkün olduğu kadar "zen" bir gün seçiyor, derin nefes alıp Ulusal Fotoğraf Merkezi'nden içeri dalıyorum.
YILDIR KESİYOR Orlan'ın her sergisinde olduğu gibi yine sesler karşılıyor ziyaretçileri, inlemeler, çığlıklar, kahkahalar... Ve ardından Orlan'ın o tuhaf, sağlıksız, rahatsız edici dünyasına dalıyorum. Bu sergisiyle de aklımı, bilincimi ve midemi altüst ediyor sanatçı ve on yıl sonra bir tokat daha atıyor ruhuma. Orlan 35 yıldan bu yana, toplumsal tartışmalara en şiddetli biçimde yaklaşmanın yolunu, bir sanat eserinin gelebileceği en tabusuz noktayı arayan bir sanatçı. En çok tartışılan çalışmaları da kuşkusuz, estetik cerrahiyi kullanarak kendi bedeninde yarattığı değişimler ve ameliyathaneden naklen yaptığı interaktif yayınlar. Sanatçı bu operasyonlarla kendi kendini "doğurduğunu" ve bedeninden bir sanat eseri yarattığını savunuyor.
Orlan, ilk "halka açık" ameliyatını olduğu 1977 yılından bu yana kimlik arayışının en uç sınırlarında dolaşıyor. Cerrahinin izin verdiği, vücudunun dayanabileceği ve bir doktorun kabul edeceği en uzak noktaya kadar gideceğini söyleyen sanatçının, her ameliyatı bir performans şeklinde düzenleniyor. Tüm ameliyat ekibinin giysileri sanatçı tarafından özel olarak seçiliyor, ameliyathanenin duvarları temaya uygun bir şekilde kaplanıyor ve kameralar uygun açılara yerleştiriliyor. Ardından sanatçıya lokal anestezi yapılarak operasyon sırasında bilincinin açık olması sağlanıyor. Yüzünün ve bedeninin çeşitli yerlerine protezler yerleştirilirken, Orlan o günkü ameliyatın "ruhuna" uygun felsefi metinler okuyor, kanıyla resimler yapıyor, sargıbezlerinin üzerine fotoğraflar basıyor.
Tüm bunlar performansa katılan galeri ve müzelerde ziyaretçiler tarafından izleniyor, bir çok dile tercüme ediliyor, filozoflar, edebiyatçılar, sanatçılar yorumlarını belirtiyorlar. Ameliyat bittiğinde ise Orlan, yeni protezlerinin etkisiyle günümüz estetik değerlerinden bir adım daha uzaklaşmış oluyor. Bugün alın derisinin altına koydurduğu iki kocaman şişlikle gezen Orlan, artık bedenini photoshop marifetiyle de deforme etmeye başladı ama bunu gerçekten ameliyat olmak kadar "heyecan verici" bulmuyor. Ve ekliyor: "Sonuçta dahi ya da aptal, kadın ya da erkek, siyah ya da beyaz, azize ya da fahişe, çirkin ya da güzel, derimizin altında hepimiz aynıyız. Eğer sanatı evinizi güzelleştirmek için istiyorsanız gidin akvaryum satın alın. Sanat pis bir iştir..." Yeni projesi mi? Her ırktan insanların teninden parçalar alıp birbirine ekleyerek bir elbise yapmak.
|