| |
Denktaş istifa etmelidir...
KKTC halkı ne dedi? "Korsan Ada olmaktan bıktık" dedi. "Belirsiz gelecekten sıkıldık" dedi... "Kimliksizlikten bunaldık" dedi... "Alın teri göz nuruyla yaratmadığımız mal ve mülklerde oturmak için dolu dolu yaşamaktan vazgeçmiş olmaktan keyif almıyoruz" dedi... "Dünya vatandaşı olmak istiyoruz" dedi... "AB'ye girmek istiyoruz" dedi... "İyi yaşamak, zenginleşmek, özgürleşmek istiyoruz" dedi... "Kötü yönetim canımıza tak etti" dedi... "Dünyaya soğuk savaş gözlükleriyle bakan uzlaşmaz, kavgacı, insanı yadsıyan, devletçi, merkeziyetçi, ırkçı zihniyeti istemiyoruz" dedi... "Denktaş'ın takipçisi değiliz" dedi...
KKTC halkının mesajını dünya aldı... Denktaş ise almamakta direniyor... KKTC Anayasası'na göre "tarafsız" olması gereken Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş kendi anayasasını çiğneyerek Annan Planı'na karşı savaş açtı... Resmi makam arabalarından bozkurt işareti yapan oda başkanları, ihtirası aklını aşmış danışmanları, asker ve sivil bürokratlar, çağdan kopuk siyasi partiler, faşist militanlar ve onların liderleri kendisine yardıma koştular... Ne oldu? Öncelikle kendi halkı kendisini reddetti... KKTC halkı kendisini istemiyor... KKTC hükümeti kendisini istemiyor... TC halkı kendisini istemiyor... TC hükümeti kendisini istemiyor... Buna rağmen pişkinliği ele almış gözükmekte... Ne zaman ve nereye kadar? Pişkinlikle... Yüzsüzlükle durum değişir mi?
Keşke Kıbrıs Cumhuriyeti de, bağnaz bir milliyetçiliğin kurbanı olmasaydı... Kıbrıslılığı elinin tersiyle itmeseydi... Bunu başarabilseler Kıbrıs adası çağı yakalayacak, topluca özgür, mutlu, barış içinde yeni dönemi yaşa- maya başlayacaktı. Ama gene yakalayacak. Yedi yüz elli bin nüfuslu mikro bir devlet çağa karşı uzun süre bilek güreşi yapamaz. Yaşam, nasıl insanı yadsıyan fanatikleri Türkiye'de ve KKTC'de dize getirdiyse, orada da getirir... Aslında Denktaş, Papadopulos, hayırcılar birbirlerine yakışıyor... Evetçiler de birbirlerine... Adayı çağı algılamayan "hayır"cılar ile yaşamın yeni anlamını sahiplenen "evet"çiler olarak ikiye ayırmak gerek... Denktaş da bu ayrımda, asıl hizmet ettiği Rumlar'ın ço- ğunluk olduğu saftaki yerini alır.
Barış dönemi başlıyor... Öncelikle avanesiyle birlikte eski anlayışın ve bizdeki derin devletin uzantısı Denktaş tasfiye olacak... Ardından KKTC dünyaya bağlanacak... Yıllardır Türkiye, Kıbrıs işini çözmedi. Çözüm iradesi kullandığı noktada ise tüm dünyayı yanında buluyor. KKTC halkı Türkiye'nin de AB yolunu açmış bulunmakta... Oradaki çağa eklemlenme arzusunun böylesine güçlü haykırılması Türk halkının da AB sürecini rahatlatmakta...
İçinde bulunduğumuz yıl statükocuların tasfiye yılı olacak... KKTC halkı bu tasfiye hareketini Denktaş ile başlatma arzusunda... Yaşamı doğru yorumlayan, insanın yaşam kalitesinin her şeyden önemli olduğunu bilen, barış yanlısı Mehmet Ali Talat'ın önü açılıyor, hazin durumdaki Denktaş'ınki de kapanıyor... Müzakereler başlayınca aynısını Türkiye'de yaşayacağız... Hayatın her alanında dünde kalanlar, cehaleti hamasetle örtmeye çırpınanlar kendi yetersizliklerini vatanseverlik sahtekarlığı ile kapatmaya sıvananlar, işini yerel ölçekte kaydır kuydur yapanlar, bürokratik olarak pozisyon tutmak için dövüşenler... Hepsinin tasfiye olacağını göreceksiniz... Denktaş pişkinliği abartsa da gidecek... Gitmeli de... Sıra böylece Türkiye'ye gelmiş olacak... Türkiye'deki Denktaş muadilleri de müzakerelerin başlamasıyla gidecek... Kıbrıs aşıldı. Hele bir de müzakereler başlasın. O zaman 2004 yılı tüm muhteşemliği ile tarihe geçecek... Durum keyif ve umut vermekte... İyidir iyi...
|