IMF ile ilişkilerde yeni dönemi başlatmak isteyen hükümet, 2005 sonrası için Türk patentli program hazırlamaya başladı.
Hükümet,IMF ile ilişkilerde yeni bir dönemi başlatmaya hazırlanıyor. 2005 yılı sonrası için "Türk Patentli Program" tasarlanıyor. Program, IMF'ye genel ilkelerin sunulduğu, denetim kapsamının daraltıldığı bir modeli içeriyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, "IMF'ye gerek kalmayacak yeni bir paket düşünüyoruz" derken Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan IMF ile farklı ilişki türleri bulunduğuna dikkati çekti. Hükümetin elinde üç ayrı seçenek olduğunu belirten ekonomi kurmayları, alternatifleri şöyle sıraladılar:
1- Program Sonrası İzleme: Esnek kuralları olan bu anlaşma, program uygulayan hükümetlere daha geniş alanda karar alma serbestliği getiriyor. IMF, anlaşma kapsamında 3 ya da 6 ayda bir gelip ekonomide inceleme yapıyor. Sonuçlarını kamuoyuna açıklıyor.
2- Önleyici Stand By: IMF, Türkiye'ye bu modeli öneriyor. Bağlayıcı bir çerçevesi bu olan bu anlaşma, klasik Stand By Düzenlemesi gibi IMF'den fon kullanmayı içermiyor. Ancak, olası krizlere karşı fon çekilmesi seçeneğini bünyesinde barındırıyor. stand by'daki gibi gözden geçirme takvimleri, niyet mektupları ve IMF İcra Direktörleri Kurulu'nun gelişmeleri izlemesi aşamalarını içeriyor. Gerekirse, o ülke için "tedbir" nitelikli bir fon yaratılıyor ve her gözden geçirmeye bağlı olarak yedekte tutuluyor.
3- Stand By: Aralık 1999'dan bu yana Türkiye'de uygulanan ve süresi Şubat 2005'te sona erecek olan Stand By, IMF'nin en etkili ve katı program aracı olarak biliniyor. Esasen ödemeler dengesi krizlerine müdahale amacı taşıyan Stand By'lar, daha sonra ekonomilerde kriz yaşanmaması için de uygulanmaya başlandı. Stand By düzenlemeleri, ön şartların gerçekleşmesine bağlı olarak ülkelere fon akışı temin edilmesine yarıyor. Bir ülkenin IMF'ye olan borcunun, o ülkenin IMF nezdindeki kotasının yüzde 100'ünü aşması halinde IMF'nin o ülke ekonomisini gözetim altında tutmaya devam ettiğini kaydeden ekonomi kurmayları, yeni model üzerindeki görüşlerini şöyle özetlediler: "Program hazırlıklarında AB'ye sunduğumuz Katılım Ortaklığı Belgesi esas alınacak. Yapılacak iş belli, önemli olan uygulama. Uygulamanın nasıl gittiği konusunda birilerinin açıklama yapması da gerekiyor. İşte bu noktada IMF'nin önemi ortaya çıkıyor. IMF'nin kredisi değil kredibilitesi gerekiyor.