kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Hiçbir albümüm 1 milyon satmaz
Hiçbir albümüm 1 milyon satmaz
Korkularımı yenmek için çok uğraştım
Ben tam anlamıyla bireysel müzik yapıyorum
Seyretmediğim programa ne diye çıkayım ki?

Hülya Şov'a çıkarsam beni topa tutarlar

"2004 İstanbul"la müzik hayatına geri dönen Demir Demirkan, nihayet istediği albümü yaptığını söylüyor

Birkaç yıl önce albüm yapmama kararı alan Demir Demirkan, "Benim albümüm hiçbir zaman 1 milyon satmaz. Gerçi onun formülünü de biliyorum ama ne var ki, piyasa için müzik yapmıyorum" diyor.

Ben şova gelemem
*Promosyon için her programa çıkan arkadaşlar var.
*Kylie Minogue'u izlerken onunla cinsel olarak çok şey paylaşmak istersin ama müzikal olarak bir şey paylaşamazsın.


***

Hiçbir albümüm 1 milyon satmaz

Küs olduğu müzik piyasasına, "2004 İstanbul" albümüyle geri dönen Demir Demirkan çok satmak değil, iyi müzik yapmak istiyor
Bir rockçı olarak, elbette ki tavırlı. Tarzından asla ödün vermiyor, kimse ona istemediği müziği yaptıramıyor... Zaten daha önce çalıştığı plak şirketinden de bu yüzden ayrılmış. İnanmadığı bir şeyi yaptırmak istedikleri için. Çıkarttığı son albümüyle nihayet tamamen ona ait ve içine sinen bir iş yaptığını söyleyen rock müziğin asi çocuğu Demir Demirkan, sadece onu anlayacak insanların albümünü almasını istiyor. "Bir gün 1 milyon satarsam, yaptığım işte mutlaka bir yanlış var demektir" diyen müzisyen, bazı rockçı arkadaşlarını da "duyarsız" olmakla eleştiriyor.

* Sony müzikle çalışıyordunuz, neden ayrıldınız?
Ben zaten Sony'nin neden benimle çalışmak istediğini hiçbir zaman anlamadım. Ben belli ki rock yapacağım ama onlar sonra "Şöyle yapsan daha mı iyi olur" diye, öneriler getirmeye başladılar. Sonra bu öneriler yaptırımlara dönüştü. Ben de bu durumu beğenmedim. Onların istediği gibi bir müzik yapamazdım. O enerji gelmeyince ben müzik yapmasam da olur.

* Neden rock müziği seçtiniz bu yola çıkarken, sizi rock'a bağlayan ne oldu?
Bu işe gitar çalıp, şarkı söylerek başladım. Bütün arkadaşlarım Samantha Fox dinlerken, ben Pink Floyd, Deep Purple dinliyordum Bu bir seçim meselesi, hayata nasıl baktığınla ilgili bir şey. Çok organik bir müzik; ellerinle çıkarttığın, gitarın tellerine dokunduğun ve her şeyiyle hissettiğin. Elektrikle çalışıp, klavyeden çıkardığın bir müzik değil bu. Rock'ın evrimine bakarsanız çok etkileyici zaten. İletişim içine girdiğin seyircinle ne kadar, neyi paylaştığın çok önemli. Kylie Minogue videosu seyrediyorsan onunla cinsel olarak çok şey paylaşmak istiyorsun, ama müzikal olarak pek de bir şey paylaşmıyorsun. Hiçbir şey vermiyor sana. Ama bir Marlyn Manson ya da Linkin Park dinlerken, sözleri de bir şey ifade ediyor, tavırları da, müzikleri de... O yüzden ben seçim özgürlüğümü kullanıp, rock diyorum.

* Siz yaptığınız müzikle ne veriyorsunuz insanlara?
Bunu ben de düşündüm hem de çok uzun süre. Bir konserimde mikrofon veriyordum seyircilere ve bana soru sormalarını istiyordum. Doğulu bir genç "Tamam sen rockçısın, Haluk Levent rockçı, Teoman rockçı... İyi de abi, siz ne vereceksiniz bize?" dedi. Ben bunu günlerce düşündüm gerçekten ve şuna karar verdim. Ne vereceğini düşünerek bir albüm yaptığında o olmuyor. Bırak, kendi gitsin. Duygunu geçirebiliyorsan, paylaşacağın adam zaten seninle paylaşıyor onu. Olmuyorsa zorlamayacaksın! Ama benim kanım kaynıyorsa, karşımdakinin de kanı kaynayacaktır ben bunu biliyorum.

* Rock genellikle şiddeti özendiren bir müzik türü olarak görülür. Ne diyorsunuz bu konuda?
Evet, sert ama bu sesini duyurmak için. Ama asla şiddet tarftarı değil. Tam tersi çok duyarlı, çok hoş görüyle bakmayı öğretiyor insana. Çok samimi davranmaya başlıyorsun, içinden geleni ortaya koyuyorsun, kalbini sonuna kadar açıyorsun. Bunun için hoş görüye ve karşındakini sevmeye ihtiyacın var zaten. Karşındakiyle aranda böyle bir ilişki yoksa, bir şeyleri saklamaya çalışırsın, dolayısıyla bu rock müziğin tavrına aykırıdır. Olduğun gibi yapmazsan birilerine benzersin.

* Türkiye'de rock müzik dinlenmediği için mi plak şirketleri rock albümler için bu kadar ticari kaygıya kapılıyor?
Türkiye'de rock müzik dinleyen insanlar var ama görmezlikten geliniyor. Yüzbinlerce insan var senin müziğini dinlemek isteyen ama kravatlıgömlekli bir adam karşına geçip, "Yok, yok satmaz bu albüm. Anlaşman var, şöyle yap" diyor bilip bilmeden. Sonra ister istemez sen de saçmalıyorsun.

* Tarzını ve tavrını koruyan bir isim oldunuz hep. Ama "Every that I can" de sizin yaptığınız ve oryantal ezgiler taşıyan bir şarkı...
O farklı bir şey çünkü orada sipariş üzerine yaptığın bir iş söz konusu. Ben gayet iyi biliyorum neyin satıp, satmayacağını. Bunun formülü bende var. Uygularsın ve tutar. İşte Erovizyon şarkısı buna örnek. Ama bu benim işime yarayacak bir şey değil açıkcası, çünkü benim tarzım değil. Ben asla 1 milyon satmayacağım, bunu biliyorum ama böyle mutluyum. Zaten satarsa ben bir yerde hata yapmışım demektir. Ben herkes satın alsın diye bir albüm yapmıyorum ki. Ben ünlü olma sevdasında değilim, müzisyen olmaya çalışıyorum.

* Son albümünüz "2004 İstanbul" la sizin hedeflediğiniz nedir? Bence şimdiye kadar yaptığım en iyi albüm. "İyi şeyler yapınca başarısız olur, Türkiye'ye bu iş üç numara büyük" diyen herkes bu laflarını geri almak zorunda kalacak. Kendini çıkmazda gibi hisseden müzisyenler, umarım benden güç alarak bunu bir hareketin başlangıcı olarak ele alır. Tamamen benim olan bir albüm bu, istenirse oluyormuş. Umarım, Türkiye'deki tüm rock müzik dinleyenlere de ulaşırım bu albümle.

* Rockçı genç kızlar, dinledikleri grubun üyelerine büyük bir tutkuyla bağlanıyor. Üstelik çoğu da yakışıklı değil. Sizce rockçıların büyüsü nerede gizli?
Çok yakışıklı olmayabilirler ama adamın orada temsil ettiği şey önemli. Bütün dünyaya karşı göğsünü gerip de bir şey söylediğin zaman, bu hakikaten çok çekici olabiliyor. O adamlar sahnede çok gerçek ve cesur durabildiği için bu kadar cezbedici. Üstelik söyledikleri de gerçekten bir şey ifade ediyor, fark burada.

* Pop Star yarışmalarını nasıl buluyorsunuz, sizce desteklenmesi gerekiyor mu?
Sahneye çıkmak sadece şarkı söylemek değildir. İşin tekniğini gerçekten bilmen gerekiyor. Üç bin kişiyi toplayıp, "Hadi kim gelirse gelsin" demek çok yanlış. Çünkü ona bir hayal sunuyorsun ve "Olmadı" deyip, hayallerini elinden alıyorsun. Ama bu onun hayatının amacı oluyor, adam pop star olmaya şartlanıyor. İnsanların duygularıyla oynamak bu resmen ve çok tehlikeli. Onları eğitmek, sahnede olmak için sadece şarkı söylemenin yetmeyeceğini, bunun aşamalarını göstermek gerekli. Akademi Türkiye bu anlamda en sağlıklı yarışma bence.

İlknur Kızıltoprak

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Garo Mafyan Paşa'yı unutamıyor
 Erkekler de küçük köpek sever
 Ücretsiz, adrese teslim köpekler
 Sokak hayvanları yararına sergi
 Kadının beyaz kurtarıcısı
 Bizans'ın kültür izleri
 Her Rus, Nataşa değildir
 Geçmişle gelecek birleşiyor
 Ekran aşkları can sıkıyor
 Edebiyat dünyamız yenilerle canlanacak
 Haftanın Kitapları
 Ajanda
 Dans günleri başlıyor
 Küçük, rahat ve çok seksi
 Onu hiç böyle görmemiştiniz
 Heidi, Pollyanna ve Ayşegül
 Bırakın öyle kalsın
 Vakko yaza sürpriz bir isimle "merhaba" dedi
 Jean'de geçmişe dönüş
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
AYŞEGÜL ALDİNÇ
Yanına ayran mı kola mı alırsınız?
Gözlem(e) lere,...
ŞAFAK KARAMAN
Akademik jüri
Renklicam müzik dünyasına yeni yıldız...
KENAN ONUK
Dvorak ve Mischa Maisky
Günümüzün en önemli...
Büyümek istemeyen bir çocuk
Büyümek istemeyen bir çocuk
J.M. Barrie'nin 100 yıl önce Londra'da yazılmış ve sonra sahnelenmiş...
Gelin ve Bill'in buluşması
Gelin ve Bill'in buluşması
"Kill Bill"in ikinci bölümü sinemaseverleri fazla bekletmedi ve...
Ege yemekleri cenneti
Tire'deki Kaplan Restoran kolay kolay başka bir yerde...
Pastalı, börekli çikolatalı diyet
Diyetisyen Selahattin Dönmez, yeni çıkardığı "Farketmeden Diyet"...
Ralli pistlerinin en hızlı ailesi
Ayça ve Merve Hasbay Türk ralli dünyasının ilk kadın pilotları değiller. Ancak...
Köleler kurtuldu artık sıra bizde
Uzun zamandır dünyayı etkisi altına alan capoeira rüzgarı Türkiye'de de esiyor.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.