Her 100 anneden 17'si lohusalık depresyonunda!
Lohusalık depresyonu anne ve bebeği olumsuz etkiliyor. Özellikle çoğul gebeliklerde daha sık rastlanan durum, anne, baba ve bebek arasında yeni problemlerin doğmasına neden oluyor
City Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Gurur Polat, doğum sonrasında, özellikle ilk bebeklerde, annenin bebek bakımı ve ihtiyaçlarına cevap vermede sorun yaşamasının "lohusalık depresyonu"na neden olduğunu söyledi. Bu depresyonun genellikle doğumdan sonraki bir ay ile bir yıl süresince ortaya çıktığını belirten Polat, "Görülme sıklığı yüzde 17'leri bulan bu sendrom, annenin yaşına, doğum sayısına, eğitim durumuna veya sosyal statüsüne bağlı değildir" dedi. Her annenin doğum sonrası yeni duruma alışmada güçlük çektiğinin altını çizen Polat, annenin yeni bebeğe ve iş yüküne alışamaması nedeniyle oluşan ve "annelik hüznü" olarak tanımlanan duygusal değişiklik durumu ile doğum sonrası sendromunun birbiri ile karıştırılmaması gerektiğini ifade etti. Annelik hüznünün şiddetli olmadığını ve annenin fiziksel ve ruhsal yorgunluğuna bağlı olarak görülme sıklığının arttığını belirten Polat, "Annelik hüznü geçici bir durumken, lohusalık depresyonu, profesyonel yardım alınmaksızın atlatılamayacak bir rahatsızlıktır" dedi.
EŞLER MUTSUZSA... Lohusalık depresyonunu hızlandıran çeşitli etkenler bulunduğunu ifade eden Dr. Gurur Polat, bunları şöyle sıraladı: "Kansızlık, çoğul gebelik, kayınvalide ile sorunlar ve mutsuz evlilik depresyona yatkınlığı artırdığı gibi, şiddetini de artırır." Her hastanın aynı belirtileri göstermeyeceğini ifade eden Polat, "Bu nedenle depresyonu anlamak bazı durumlarda zorlaşabilir. Her ay rutin kontrollerde bebeği takip eden pediatrist ve hemşirelerin anneyi de gözlemlemeleri yerinde olacaktır" dedi. Depresyondaki annenin hayattan zevk almamaya başladığını ve içe kapandığını belirten Polat, "Eşin ve yakın çevrenin dikkatli olması, anneye yardım etmesi, doğru olacaktır" diye konuştu.
|