|
 |
|
 |
Yaptığımız sanat ama değeri yok
Özgün tasarımlarıyla Türkiye'deki altın el işçiliğinin en ünlü ustası Hilat Elmas, bu sanatın değerinin bilinmemesinden yakınıyor: Biz günlerce uğraşıyoruz, iki gün sonra da taklitlerini görüyoruz. Bu çok üzüntü verici '.
Dile kolay, tam 46 yıl önce Türkiye'deki altın el işçiliğinin en ünlü ustası Hilat Elmas, Kapalıçarşı'da küçücük bir atölyede gece gündüz demeden, meslek ve sanat aşkıyla çalışarak Hilat Kuyumculuk'un temellerini attı. 24 ve 22.5 ayar altını, özgün tasarımlarıyla santim santim işleyen, bu uğurda göz ve kalp sağlığını bile yitiren Elmas, her şeye rağmen "Bir daha dünyaya gelsem, yine bu işi yapardım" diyecek kadar da çok seviyor mesleğini. Kuyumculuğun bir sanat olduğunu ve herkesin yapamayacağını söyleyen Elmas'ın en büyük sıkıntısı ise artık el işçiliğinin kıymetinin bilinmiyor olması. Ama Şerefhan'da bir dükkanı, Four Sesons ve Çırağan Oteli'nde iki vitrini bulunan Elmas, "El işçiliğini sürdürmekte ve yaşatmakta kararlıyım" diyor. Elmas, 24 ve 22.5 ayar altından antik Anadolu tarihinin izlerini taşıyan modeller üretiyor. İnsanın kafasında yarattığı bir modeli, altının üzerine aktarmasının hayli zor olduğunu vurgulayan Elmas, "46 yıl önce sadece el işçiliği vardı ama bugün el işçiliği yapan bir usta sadece sanatını icra etse aç kalmaya mahkumdur" diye konuşuyor.
BİR KOLYE 6 AYDA BİTİYOR "İşime aşık olmasaydım şu anki başarıyı elde etmem ve ayakta kalabilmem mümkün değildi" diyen Elmas, şunları söylüyor: "Zaman içinde 'Bu kadar uğraşa değer mi?' diye düşünmedim dersem, yalan olur. Eskiden bilinçli bir zümre vardı. Yaptığınız ürünün ve emeğinizin kıymetini bilirdi. Şimdi insanlar ayakkabı alır gibi mücevher alıyor. Oysa biz öyle işler yapıyoruz ki, insana hayal gibi gelir. Örneğin, bir kolyeyi altı ayda tamamlıyoruz. Mesleğimiz gereği ateşle çalışıyoruz. Atölyedeki çocukların bir objeyi yaparken gözleri paramparça oluyor. Bunlar kolay işler değil. Ve sonra yaptığımız bir ürünü başka bir dükkanın vitrininde görüyoruz. İşte bu gibi olayları yaşayınca meslekten değil, insanlardan soğudum." Kuyumculuğun bir sanat olduğunu belirten Elmas, iyi sanatkarlar yetişmesi için üniversitelerde kuyumculuk eğitimi veren bölümlerin açılması gerektiğini ifade ediyor: "En büyük hayalim kuyumculuk eğitimi veren bir üniversite açmaktı. Bir zamanlar işle yatıp işle kalkardım. Bir obje üretirken yaşadığım duyguları tarif etmem olanaksız."
Pınar ŞENGÜL / HABER MERKEZİ
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|