Dünya düzeninin düğümü...
ABD, 11 Eylül olaylarını inceleyen Komisyon'un çalışmaları ile 11 Eylül olaylarını değerlendirirken, bu değerlendirmenin ucu ister istemez Irak ve terörle mücadeleye de uzanıyor. "Terör" ve bununla mücadele yöntemleri bugün güvenlikten siyasete, uluslararası ilişkilerden dünya ekonomisine kadar pek çok alanı doğrudan etkiliyor. Terörü tanımlamak ve bu tanımın ardından etkili bir mücadele biçimi ortaya çıkarmak konusunda dünya üzerinde oluşmuş bir mutabakat yok. Hatta demokratik devletler arasında bile bu yönde bir uzlaşıdan bahsedilemez. Bu nedenlerle bugün gelinen noktada, terör ve diğer istikrarsızlık biçimleri karşısında, dünya sisteminin işleyi- şinde "meşruiyet"i öne çıkaran uygulamaların ortaya koyulması gerekiyor. Bu noktada Irak'ın geleceği işin dü- ğüm noktasını oluşturuyor. ABD, çeşitli tartışmaların eşliğinde Irak'taki diktatörü işbaşından uzaklaştırdıktan sonra, "yeni düzen"in ne olacağı konusunda net bir pozisyona sahip olamadı. Diktatörün yerine bir şey koyulması kolaydı belki ama diktatörlüğün yerine yeni bir düzen kurulması son derece derinlemesine ve zor bir çalışmayı gerektiriyordu. ABD'nin yaklaşımı Irak koşullarında çok fazla "şematik" kaldı. Kağıt üzerinde doğru gözüken pek çok şey defalarca sosyolojik unsurlara çarptı. Masanın gerçekleri ile sahanın gerçekleri uyuşmadı. Ve bugün gelinen noktada savaşın başlangıcı kadar büyük çatışmaların doğma riski hala gücünü koruyor. Irak bir yandan diktatörlüğün kalıntılarından arınmaya çalışıyor, öte yandan da teröristlerin antrenman sahasına ve küresel terörün laboratuvarına dönüşüyor.
*** Bu tabloyla Irak'ın hacmini çok aşan bir tehlike ile karşı karşıyayız demektir. Çünkü Irak diktatörlük zamanından daha derin krizlerin doğmasına uygun bir alan haline geliyor... Yöntemleri ve gerekçeleri bugün ABD'de de çokça tartışılan bir operasyonla Irak'taki diktatör yıkıldı. Bu operasyonun gerekçesi, küresel terörün destek noktalarından birini yıkmaktı ama gelinen aşamada diktatörden temizlenen Irak küresel terör için "cazibe merkezi" oldu. ABD'nin işlerin bu noktaya dönüşmesi hakkında derinlemesine analizler elde etmesi gerekiyor... Irak'ta son derece "şematik" biçimde yürürlüğe koyulan düzen karşısında tepki veren yerel unsurlar ile savaşın nesnesi ya da terör faaliyetleri birbirine karıştırılmaya başlanırsa, içinden çıkılmaz bir cehennem doğar. Diktatörü ortadan kaldırmak üzere Irak'a girmiş ABD askerlerinin, bugünkü aşamada Irak'ın yerli unsurları ile çatışması demek, Irak'ın savaş öncesinden daha derin bir krize sürüklenmesi demektir. Savaş öncesinde tüm güçleriyle Irak'taki diktatöre karşı olan yerel unsurların, bugün diktatörü ortadan kaldırmış ABD ile karşı karşıya gelmesinin, Irak'ın dünya düzeni içinde rotasız ve başıboş bir şekilde savrulması anlamına geldiğini tespit etmek gerekir. Bu noktada ABD, içine düştüğü ortamın sıcaklığıyla yön sapmasına uğrayarak, teröristlere yöneltmesi gereken refleksleri, Irak'ın iç dinamiklerine ve unsurlarına yöneltmek gibi bir yanılgıya düşerse, savaş sonrası Irak, acı tecrübeler zincirine dönüşür. Bu da kuşkusuz dünyanın her yerinde terörün güç kazanması ve cesaret bulması anlamına gelir. Irak artık Irak'ı çok aşan bir meseledir. Doğrudan dünya düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle ABD'nin attığı her adımda "meşruiyet"i kurmayı önemsemesi gerekir.
|