En stratejik beşeri kaynak: Siyasi irade
Türkiye'nin son zamanlarda çeşitli konularda elde ettiği stratejik avantajların zemini üzerinde titizlikle durmalıyız. Sadece dış politika ya da ekonomi değil, uluslararası her zeminde Türkiye görüşleri asla ihmal edilemez bir konumda. Öteden beri var olan avantajlarını ve jeo-politik konumundan gelen artılarını taçlandıran dinamikleri elde ediyor böylece. Öncelikle, son derece sert bir coğrafyanın tam ortasında, bu coğrafyanın diğer unsurları olan sorunlu rejimlerin merkezinde laik-demokratik bir devlet olarak tartışılmaz bir sağlam zemine sahip. Etrafındaki ülkelerin siyasi rejimlerinin koordinatlarının net olmaması yüzünden yaşadıkları kırılganlıklardan kendi alanını kesin bir şekilde korumasına yarıyor bu. Böylece çeşitli stratejik merkezlerin kavşak noktasında, bu merkezlerin zaaflarını bertaraf eden bir siyasi modelle, elindeki avantajları stratejik üstünlüğe çevirme imkanına kolayca sahip oluyor. Öte yandan rejiminin "gerek şartı" olan laik-demokratik modele, "yeter-şart" olarak eklediği modern siyasi değerler yoluyla, kendi "siyasi sabitler"iyle "değişim" arasında son derece dinamik paralellikler kurma imkanlarını üretebiliyor. Bu dinamizm Türkiye'nin herhangi bir işe eksiden değil artıdan başlamasını işin başında mümkün kılıyor. Burada düne göre fark yaratan şey, - siyasal disiplinlerdeki tanımıyla- "siyasi irade" nin var olmasıdır. Siyasi irade, her şeyden önce "siyasi yetki" ve "siyasi sorumluluk" arasındaki vazgeçilmez dengenin kurulması bakımından önemlidir. "Yetki" ve "sorumluluk" arasındaki ilişkiyi kurmakta zorlanması, geçmişte, pek çok konuda elde edebileceği imkanları tüketmesine yol açmıştır Türkiye'nin. Siyasi alandaki "dağınıklık", yetki ve sorumluluk dengesini kurması gereken siyasetçilerin bizzat ilgilenmeleri gereken işlerden kaçmalarına yol açmıştır. Siyasetçinin işi her şeyden önce toplumu ve dolayısıyla siyaseti ilgilendiren her konuda sonuca ulaşmayı ve çözüme varmayı gerektirir. Siyaset, toplumsal taleplerin ve dinamiklerin siyasi temsile dönüştürülmesi ve sonuca ulaştırılması için var olan bir kategoridir. İnsanoğlu siyaseti icat ederken, büyük sorunları daha maliyetsiz çözmenin yollarına ulaşmak için bu çabaya girişmiştir. İşin tanımı böyleyken, siyasetin yöntemleri kullanılarak sorunların daha maliyetli hala getirilmesi ve sorunların nasıl çözülmeden zamana yayılacağının bir temel veriye dönüşmesi, toplum ve siyaset hakkındaki bilinç sakatlanmasından ve siyasetçilerin sorumluluktan kaçmalarından meydana gelen bir durumdur. Demokratik bir ülkenin en büyük kaynağı güçlü bir siyaset, buna bağlı olarak sağlam bir siyasi ve demokratik alandır. Bunlar toplumun "refah", "adalet" ve "güvenlik" üretimini dinamik hale getiren temel zeminlerdir. Demokratik bir ülkenin en önemli kaynağı "siyasi irade"dir. "Siyasi irade" nin var olması, hem "istikrar"ın korunması, hem de "değişim"in üretilmesi bakımından eksendir. Demokratik bir ülkede "siyasi irade" üretilebildiği müddetçe, diğer alanlarda siyasi ve stratejik avantajlar daha verimli zeminlerde ve dinamik bir şekilde üretilebilecektir...
|