Kâzım'a lâzımlık lâzım
Benle iftihar edebilirsiniz! Sabah kahvaltımı idrak esnasında tost makinesinden çıkardığım ekmeği alelacele ziftlenirken, ağzımın kenarını ve dahi yanağımı yaktım (dıştan). Üçüncü dereceden yanığımla yaralı böcük şeklinde dolaşıyorum bi kaç gündür.
Biliyorum, bunu itiraf ettikten sonra benimle olan ilişkisini tekrar gözden geçirecektir kimileriniz. Ama olsun, ben ilişkimizde dürüst olmayı seçtim. Hakkımda ne var ne yok bilmeniz ve malzemeyi yakından tanımanız lazım. Kiminle iştigal ediliyor bilinsin; öyle değil mi?
Konudan konuya geçmek gibi olmasın ki bu bende hep olur. 'Lâzım' deyince bu konuya ilişkin bir iki kelam etmem lâzım geldiğini hatırladım birden.
İkidebir lazım, lâzım diyorum ve yazarken de inceltme işareti, yani şapka konduraraktan yazıyorum. Bunu yapmamın bilgisayarımda şapkanın yerini yeni keşfetmiş olmamla da gayet yakın ilişkisi var, o ayrı. Bu, ittifakla ortadan kaldırılan zarif imla işaretimiz, yazılarda ortadan kalktığı esnada yeni neslin de konuşmalarından da çıkmış görünüyor. Duyuluyor demek, daha doğru bir tanımlama olacak.
Öyle ya, konuşmalarımız filmlerdeki gibi alt yazı marifetiyle görsel bir anlam taşımadığına göre... Bu arada bu takıntılı hale neyin sonucunda büründüğümü de bilmenizi isterim. Şu yarışmalar... Biz Evlenemedik olsun Ztarını söyle Popunu ayrı verelim olsun, Türkiye Yaldızlarını Parlatıyor olsun... (ki henüz başlamadı) Ve tabii ki bu yarışmaları katılımlarıyla zenginleştiren gençler... Konuşmalarında mütemadiyen "laazım" diyorlar (geçmiş zaman örneği: Duygu ve ekürisi Gülcan...)
KONUŞMALARA İŞARET İşte bu yüzdendir Hürriyet'te de yazılarını çok beğendiğim Ebru Çapa kardeşimin katkısıyla parmağa kuvvet tekrardan başlatıldığı gözümden kaçmayan bu (^) işareti, konuşmalarımızda da kullanalım sevgili vatandaşlarım. Didaktikgül'ünüz böyle rica ediyor. Eğer kelimeyi cümle içinde kullanmak ister isek ve bir temrin havasında olaya imtizaç sağlamayı düşünür isek diye de yazıcağızımın başlığını böyle Quellealâka koydum. (Bkz. yazı başlığı)
Gelelim haftanın duyurularınaaa;
Bi kere AKM'de tertiplenen, efenim, Erol Büyükburç gecesine geleceksiniz herhalde. Zira zengin sanatçı menüsüne ilaveten ben de varım. Yaaa...
Canım kardeşlerim, menecerlerim, canlarım Ulunay Türkkan ve Meriç Bayraktaroğlu'nun binbir özveriyle hazırladıkları bu özel gece, 23 Şubat Pazartesi gerçekleşiyor. Allah gecinden versin, birbirinden değerli efsane isimleri birbiri ardına kaybettiğimiz bu zamanlarda Erol Büyükburç büyüğümüze destek vermeliyiz kanaatindeyim. Biletleri Biletix ve AKM gişelerinden temin edebiliyoruz.
Bugün saat 13.30'da Kadıköy Evlendirme Dairesi'nin üst katındaki "Reiki ve Meditasyon" seansını da hatırlatalım. Geçtiğimiz günlerde Atlas Dergisi'nin Hilton Oteli'nde düzenlediği doğanın düzenini bozan her türlü müdahaleye manifesto niteliğinde doğadaki nesli tükenen türlerin korunmasına ilişkin "Sıfır noktası" adlı seminer yapıldı. Konuşmacı olarak katılıp destek vermek niyetindeydim ama bir yakınımı kaybettiğim için katılamadım ne yazık ki. Hayat... Bizler de ölümlüyüz. Yapacak bir şey yok. Geride kalanların muhafaza ve müdafaası için hakikaten bir şey yapmak gelmiyor mu içinizden? Gelsin.
Reiki ve meditasyonla hayatın güçlüklerine karşı dayanıklılık sağlamaya çalışmak takdire şayan bir hareketimizdir o tamam. Hadi ilgilenmiyor "durup dururum ben abi ilişmeyin" diyorsunuzdur. Peki, o da tamam. Ama doğayla ilişkiyi doğru kurmama keyfiyetini anlayamam.
Siz de anlayamayın. Başka ne diyim şimdi?
|