| |
Cesaret ve ödülü
İnsanın inanası gelmiyor; en az iki kuşağa bedel ödeten Kıbrıs sorunu nihayet tarihe karışıyor. İnsanın inanası gelmiyor; 40 yıl boyunca hiçbir hükümetin denemeye bile cesaret edemediği düğüm nihayet çözülüyor. Cesaretle, soğukkanlılıkla, kararlılıkla. Türkiye'de Kızıl Elma Koalisyonu'nda birleşen düşman kardeşlerin onca kışkırtıcı eylemlerine rağmen... KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın sürecin en başından beri zehir zemberek çıkışlarına rağmen... Ne "Kıbrıs satılıyor" demediği kaldı, ne "Devletimiz elden gidiyor" feryatları, ne "Türkiye ve Türk askeri sinsice adadan çıkarılıyor" tahrikleri... Türkiye'de Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül, Dışişleri bürokrasisi ve sağduyulu basın, Kuzey Kıbrıs'ta Başbakan Mehmet Ali Talat, Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş ve yine sağduyulu basın bu korunun karalama kampanyalarına göğüs gerip, sonuna kadar gittiler. İsviçre görüşmelerini izleyenlerin belirttikleri gibi, "Türkiye uzlaşmaz, Türkiye statükocu" imajını değiştirmeyi başardılar. Erdoğan'ın "Rum tarafı bir adım atarsa, biz bir fazlasını atacağız" politikasından milim şaşmadılar. Ama yine Erdoğan'ın belirttiği gibi, "Sonu felaket olan yola da girmediler." Ve makul olan herkesin kabul edeceği bir barış planının doğmasını sağladılar. Hiç abartmadan söylüyoruz; Türkiye ve KKTC heyeti Bürgenstock'ta tarih yazdı. Tarihi bir başarıya imza attı. İki kesimlilik korundu, siyasal eşitlik güvence altına alındı, Türk askerinin adadaki varlığı kalıcı hale getirildi, güvenlik ve garantiler güçlendirildi, Kıbrıs Türkü'nün refahı ve ekonomik gelişmesi teminat altına alındı, adadaki anavatan kökenlilerin hakları korundu... Ve uzlaşma karşıtlarının korku ve kaygıları "vesvese" olarak tarihin çöplüğüne atıldı.
Son adım 24 Nisan'da Şimdi sıra Kıbrıs Türkü'nde. 24 Nisan'da sandığa gitmeden önce, Kıbrıslı Türk ve Rum ozanların ortaklaşa yazdığı şiiri okusunlar: "Evet; ne sevinçli kelime / Söylemek türküsünü gökçe bir aşkın / Evet de! Sürgündeki iyi komşularına / Aralayıp kapıları elinle / Evet de! Çıkalım kapı önlerine / Yaralarımızı ayıklayalım / Öpe öpe..." Sonra da oylarını versinler gönül rahatlığıyla. Gerisi Güney Kıbrıs düşünsün. O da "evet" derse parlak geleceğe elele yürürler. "Hayır" derse, KKTC'nin ambargolarla, tecritlerle, yaptırımlarla, açık hava cezaevine dönüştürülmesiyle geçen çileli yılları sona erer. Tekrarlıyoruz; yeter ki, Türk kesimi oyuna gelmesin, şeytana kanmasın. Oy pusulasında beyaz zemin üstüne siyah yazıyla "Evet" kelimesinin altındaki kareye gönül rahatlığıyla, barış ve mutluluk türküleri mırıldanarak mühürü bassın. Sonra da evlere gidip, 1953-56 arasında Kıbrıs'ta yaşayan İngiliz yazar Lawrence Durrel'in o güzel adayı anlattığı "Acı Limonlar" yapıtını raftan indirsin ve vasiyetini yerine getirsin: "Bu kitabın Türkler ile Rumlar arasındaki yanlış anlaşılmalar er ya da geç sona erdikten sonra da okunabilirliğini korumasını diliyorum." Son söz Erdoğan ve hükümete... Seçim meydanlarında malzeme yapılacağını bile bile yollarından şaşmadılar, siyasi bedel ödemeyi göze aldılar ama milletin verdiği iradeyi gözlerini kırpmadan sonuna kadar kullandılar. Herkesin, hepimizin teşekkür, hatta minnet borcu var. 40 yıldır ayağımızı kanatan dikeni çıkardı. Ve dikensiz bir gül ile zeytin dalından oluşan barış demeti hazırladı. Hem bize, hem de Türk-Rum ayırımı yapmadan tüm Kıbrıslılar'a...
|