|
|
|
|
|
|
Görüşeceğiz Lale
25 yaşında ölüm orucunda ölen kardeşi Lale Çolak'ın hayallerini, dışarıya özlemini film yapan abla, ödül aldı
Sadece 17 dakikalık bir film bu. Adı "Görüşeceğiz/Lale." Süresi kısa ama konusu çarpıcı. Lale Çolak, 2001'de Bayrampaşa Cezaevi'nde başladığı ölüm orucunda öldü. Son 5 ayında, cezaevi hastanesinde refakatçisi olan ablası Dilek Çolak, onun filmini yaptı.
ŞARKI SÖYLEMEYİ VE BULUTLARI SEVİYORDU DİLEK Çolak "Filmde onun devrimci yanı yok" diyor: "O da dışarıyı özlüyordu. Şarkı söylemeyi, bulutları, İstanbul'u seviyordu. Ölüm orucunda bile, çıkınca hangi yemekleri yiyeceğini düşünüyordu. Bu haliyle anlatmak istedim onu."
ÖDÜL OLMASAYDI DA O BURADA OLSAYDI KISA film yarışmasında "en iyi belgesel" ödülünü alan film, Lale Çolak'ın cezaevindeki arkadaşlarıyla yapılan röportajlardan oluşuyor. Yönetmen Dilek Çolak "Kardeşim burada olsaydı da ben ödül almasaydım" diyor.
*** Lale, ablan ödül aldı
'Ölüm orucunda hayatını kaybeden mahkûmlardan biri olan Lale Çolak'ın ablası Dilek Çolak, kız kardeşinin bu eylem süresince yaşadıklarını yansıttığı belgesel filmle ödül aldı.
Yaşanan duyguları topluma anlatmanın en doğru yollarından biri de "sanat." Amatör bir film yönetmeni olan Dilek Çolak da böyle düşünmüş olacak ki, üç yıl önce yaşadığı dramı anlattığı "Görüşürüz / Lale" adlı filmle 25'inci İFSAK (İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği) Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması'nın "En İyi Video Belgesel" ödülünü kazandı. Otuz yaşındaki genç yönetmen, bu ödülü ölüm orucu sonrası kaybettiği kız kardeşi Lale'nin cezaevi tecrübelerini ve dışarıya duyduğu özlemi anlattığı 17 dakikalık bir belgeselle kazandı.
ONU TANITMAK İSTEDİM" Dilek Koçak, belgeselin konusunun kız kardeşi Lale'nin insanca özlemleri olduğunu vurgulayarak, "Benim kız kardeşim öldüğünde 25 yaşındaydı. Lale'nin çok uzun bir cezaevi süreci var, on beş yaşında ilk kez duvara yazı yazmaktan hapse girdi ve devam etti. En son lise öğrencisiyken on dokuz yaşında girdi. Bir daha çıkmadı zaten. Devrimciydi, kendi istediği yolda gitti. O dışarıyı ve insanları çok seviyordu. Bu bilinsin istedim. Şarkı söylemeyi seviyordu, bulutları seviyordu, İstanbul'u seviyordu. Ölüm orucundayken bile çıkınca hangi yemekleri yiyeceğini düşünüyordu. Bunların hayallerini kuruyordu. Tüm bunları anlatabilmek; Lale'yi anlatabilmek için bu filmi yaptım" diye anlatıyor filminin konusunu.
LALE'NİN HAYALLERİNİN FİLMİ LALE Çolak, siyasi suçlu olarak kaldığı Ümraniye Cezaevi'ndeyken operasyonları bire bir yaşayanlardan biri. Operasyon olduğu gün doğum gününü hapishanede kutlayan Lale, ne acı tesadüftür ki bir yıl sonraki doğum gününde de bilincini kaybetmiş. Lale Çolak'ın ablası Dilek Çolak, ölüm orucu eylemleri sırasında hayatını kaybeden kız kardeşi Lale'nin cezaevi sürecini şöyle özetliyor: "Lale, 2001 Mayıs'ında Kartal Cezaevi'nde ölüm orucuna başladı. Belli bir süre sonra devlet, ölüm orucundakileri hastanelere kaldırdı. Onu da Bayrampaşa Cezaevi Hastanesi'ne kaldırdılar. Bütün bu süreçte Bayrampaşa Cezaevi'ndeydi. Ben kız kardeşimi 2002 başında kaybettim, son beş ayında onun yanındaydım. Hergün cezaevine iki saat girerek refakat ettim." İşte Dilek Çolak bu refaket süresince kardeşinin yaşadıklarını filme almış. "Görüşeceğiz Lale" isimli 17 dakikalık belgesel Lale Çolak'ın cezaevindeki arkadaşlarıyla yapılan röportajlardan oluşuyor. Belgeselde cezaevlerine düzenlenen operasyonlardan kısaca söz ediliyor ama tek bir kare bile operasyon görüntüsü kullanılmamış. Dilek Çolak, kardeşinin cezaevi günlerini bize anlatırken Lale'nin en sevdiği şiirden yola çıkmış: "Kardeşim İstanbul'u çok severdi. Özellikle Vedat Türkali'nin "İstanbul" şiirini çok severdi. Hep okurdu. Operasyon sırasında bile bu şiiri okumuş. Onun sesinden bu şiir var belgeselde."
DEVRİMCİ DEĞİL İNSAN LALE BELGESELDE beraber ölüm orucu tuttukları arkadaşları Lale'nin devrimci kişiliğinden çok; hayata, gökyüzüne özlemini, neşeli kişiliğini anlatıyorlar. Zaten Dilek Çolak da bu nedenle; kız kardeşinin insani duygularını anlatmak için çıkmış yola. Çolak filmin bu yönüyle ilgili "Filmde Lale'nin yaptıkları veya devrimci kişiliğiyle igili bir şey yok. Daha çok içeride yaşadıkları ve dışarıya özlemini anlatan bir film. O yüzden insanlar bu filmi daha farklı gördüler" yorumunu yapıyor. KEŞKE LALE BURADA OLSAYDI" DİLEK Çolak'ın kardeşinin yaşadıklarına tercüman olması için yaptığı bu belgesele verilen ödül, Çolak'ı hem sevindirmiş hem de çok üzmüş. Yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalıştığını söyleyen Dilek, "Yaşadığımız hiçbir şey basit değildi, birçok insan bilmiyor neler yaşandığını, bir devrimcinin ağzından duymak yanlı gelebilir insanlara, ama ben onun ailesiydim ve benim duygularım çok daha objektif. Hergün cezaevine giriyordum. Orada birçok insanla tanıştım, çok acı ve aynı zamanda çok güzel anılarım var. Bunların başkaları tarafından bilinmesini istiyorum. Zaten sanat bu tür duyguları anlatmanın en doğru yolu bence. Başka bir imkanım yok zaten. O burada olsaydı bu film olmazdı başka bir film olurdu, keşke o burada olsaydı ben ödül almasaydım, başka bir filmi izliyor olsaydık" diye anlatıyor kardeşine olan özlemini.
Sonat CANIDAR - HABER MERKEZİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|