2001 yılındaki krizden bu yana ekonomide, mali piyasalarda, siyasette ve dış politikada meydana gelen gelişmeler, tasarruf sahipleri için bonoyu en cazip yatırım aracı haline getirdi. Türkiye'de en istikrarlı ve en yüksek kazanç başta Hazine bonosu olmak üzere, repo ve TL mevduattan kazanılıyor. Hisse senetleri geçen yıldan itibaren değerlenmeye, yatırımcısına reel bir kazanç sağlamaya başladı. Hisse senetlerinin değerlenmesi A tipi yatırım fonlarının getilerini pozitife çevirdi. Bonoların yüksek reel kazançları ise B tipi yatırım fonlarını her zaman için cazip kıldı. Geriye ana yatırım aracı olarak döviz ve altın kalıyor. Onlar da kaybettiyor. Altın Türkiye'de kurun düşmesinin etkisiyle geriliyor. 2001 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren mali piyasalarda ortaya çıkan bu eğilimler aynen devam ediyor. * Enflasyonun etkisi- 2002 yılı ocak ayında yüzde 92 olan toptan eşya fiyatları sürekli bir gerilemeyle Mart 2004'te yüzde 7.9'a indi. Enflasyon, faizin alt seviyesini belirliyor. Nitekim bono faizleri 2001 Mart ayında yıllık bileşik yüzde 193 düzeyinden Mart 2004 sonunda yüzde 21.7'ye indi. Geçmişteki bu eğilim, enflasyon düştükçe faizin de düşebileceğini gösteriyor. Bu yılki enflasyon hedefi yüzde 12 ve gerçekleşmeler bu hedefin tutturulmasında risklerin azaldığını gösteriyor. Dolayısıyla faizde düşüşün devamı beklenebilir. Üstelik reel faiz söz konusu. O halde faize yatırımın cazibesi hâlâ sürüyor. *İç borçlanmanın etkisi- Faize yatırımı cazip kılan başka bir gelişme, iç borçların sürdürülebilirliğinin artması. Net kamu borcunun GSMH'ye oranı 2001'de yüzde 92'ye çıktı. O tarihe kadar kamu bankalarında gizlenen görev zararları ile batan bankaların yükü bir anda iç borca eklendi. 2003 sonu itibariyle oran yüzde 71'e indi. Bu oranı kısa sürede sıçratacak potansiyel bir gelişme gözükmüyor. Yani gizlenen kamu harcaması veya yeni bir bankacılık krizi beklenmiyor. Bankalarda batan battı, kalanlar daha sağlam. Açık pozisyonları da kontrol altında. İç borçların çevirilebilirliğinin artması ile bono alanların riski biraz daha azaldı. Bu da enflasyonun üzerinde talep edilen reel faizin düşmesini sağladı. Şu anda reel faizler 10 puan civarında. Faizlerin düşmesi iç borcun sürdürülebilirliğini artırıyor. Bu da, faize yatırımı cazipleştiren başka bir neden.