|
|
|
|
|
Gençlerle kopukluğun suçlusu 68 kuşağı anne babalar
|
|
1987'deki Oscar'ın ardından, daha az ve öz film çekti. Ama son filmiyle yine ortalığı birbirine kattı. Bu haşarı çocuk hiç uslanmayacak mı acaba?
"Eskiden kuşaklararası bir çatışma vardı. Bugün çatışma değil, karşılıklı ilgisizlik ve iletişimsizlik var" diyor, ünlü yönetmen Bertolucci
Bernardo Bertolucci son filmi "The Dreamers- Düşler, Tutkular&Suçlar" la yine gündemde... Mayıs '68 olaylarını yoğun cinsellik yüklü bir yorumla anlatıyor ve özellikle 68 kuşağından olanların tepkisini çekiyor. Bir gazetenin yaptığı soruşturmada, ünlü 68'liler "Bizler böyle yapmazdık, kızlara saygılı davranırdık, cinsellik saplantımız yoktu" gibi laflar ediyorlar. Bertolucci'yle birkaç kez karşılaşıp konuşmuştum. İki kez İstanbul'a gelmişti, Türkiye'yi seviyordu. Kanıtı: Son filmlerinden "Çalınmış Güzellik"te birkaç kez Türkiye ve İstanbul sözcükleri geçiyordu! Onunla en son konuşmamı 1998 Selanik Şenliği'nde yapmıştım. Son filmi vesilesiyle onu anmak istiyorum. Sanatçı 1940 yılında İtalya'nın Parma yöresinde doğmuştu: Bir çok filminde yeniden ziyaret edeceği bir bölge... Şair ve sinema eleştirmeni Attilio Bertolucci'nin oğlu, daha 12 yaşında ilk şiir kitabını yayımlamıştı bile. 20 yaşında İtalya'nın en büyük şiir ödülünü kazanmıştı ama aynı ölçüde sinemaya da düşkündü. Ona göre "sinema gerçek şiirsel dildi". 24 yaşında ilk filmi olan Devrimden Önce"yi çekmişti: İdealist, kıpır kıpır bir gençliğin son derece dinamik anlatılmış portresi.
PARİS'TE SON TANGO Ardından hep ilgi çeken filmler gelmişti. "Örümceğin Stratejisi", Alberto Moravia'dan uyarladığı ve belki en iyi filmi olan faşizm analizi Konformist"...Ve 1972'de, artık olgun bir yaşta "Paris'te Son Tango" ile gelen büyük uluslararası başarı... İtalyan mahkemelerince "iğrenç ve müstehcen" bulunup, yıllar boyu yasaklanan ama tüm dünyada büyük hayranlıkla izlenen bir başyapıt, ölümcül ve sınırsız bir seks tutkusuyla savrulan bir kadın-erkek ilişkisi... Ardından, İtalyan tarihinin 70 yılını anlatan dev film "1900", bir ensest ilişkisini anlatan "Ay", "Gülünç Bir Adamın Trajedisi". Ve tam yapımcıların korkulu rüyası haline gelmişken, "Son İmparator"la gelen bir sürü Oscar ve yeniden büyük bir ün. Bertolucci, 1987'de gelen bu başarıdan sonra, daha az ve öz film çekti. "Çölde Çay", "Küçük Buda", "Çalınmış Güzellik", derken yine ortalığı birbirine katan son filmi... Bu haşarı çocuk hiç uslanmayacak mı, kışkırtıcı filmler yapmaktan vazgeçmeyecek mi? 68
KUŞAĞININ GÜNAHI Ünlü "egzotik üçlemesi" üzerine şöyle diyordu: "Tam 10 yıl gönüllü bir sürgün hayatı sürdüm. Filmlerimi Çin, Fas, Tibet gibi uzak ülkelerde çektim. Sonunda ülkeme dönme gereği duydum. Ama 10 yılın ve de tüm o iddialı büyük projelerin ardından, alçak tonda, sade ve psikolojik filmler yapmak istedim." O uzak ülkelerdeki deneyimleri üzerine de şöyle demişti: "Bu farklı kültürlere dalarken, temel değerleri öğrenmeye çalıştım. Ama Çin kültürüyle ilişkili olarak şunu farkettim: Öğrendikçe daha az anlıyordum!" Ve "Son İmparator"u çektiği Çin üzerine şu son yargıyı belirtiyor: "Asıl onlar şaşkın. Son beş yılda 2000 yıldakinden daha çok değiştiler"... Bertolucci yumuşak bir sesle, rahat bir İngilizceyle konuşuyor, zaman zaman Fransızca ve İtalyanca sözcüklere de başvuruyordu. Gençlik hala onun ilgisini çekiyor muydu? "Evet, çağımız gençliğini anlamayı deniyorum. Çok farklı bir kuşak bu, geçmişi hiç bilmiyor. Örneğin İtalya'da okullarda sadece yakın tarihi öğretmeye karar verdiler. 25 yıldan daha eskisini hiç bilmiyor gençler. Aramızda sanki koca, kara bir uçurum oluşmuş gibi. Sanki hormonal bir değişim olmuş gibi." Bertolucci gençlik konusunda dertli gözüküyordu: "Eskiden kuşaklararası bir çatışma vardı. Bugün çatışma değil, karşılıklı ilgisizlik ve iletişimsizlik var. Bence asıl kabahat ana-babalarda. 68 kuşağı çok yoğun yıllar yaşadı. Ama bu deneyimi çocuklarına nakletmeyi beceremedi. Bir kültürü onlara veremedi, sevdiremedi." Sonra kendi babası ünlü ozan Attilio Bertolucci'yi anmıştı: "Ona karşı hem hayranlık hem de isyan duydum. İlk filmlerim onunla olan sorunlarım üzerineydi. Yıllar boyu sanki hep onunla hesaplaştım. Ama onun şair yanını da çok sevdim. Anneme yazdığı o şiir: "Sen bir beyaz gül gibisin/ bahçenin en güzel yerinde..." Bertolucci Türkiye'yi de çok seviyor ve ileride bizim ülkemizde bir film yapmayı tasarlıyordu. Ona "100 Yılın 100 Filmi ve Yönetmeni" kitaplarımı ve kendisiyle ilgili sayfaları gösterince sevinmişti. 100 film arasına ondan kattığım filmin "Konformist" olmasına şaşırdı ve şöyle dedi: "Tuhaf şey, benim de gözde filmim o. Ama demek kilometrelerce uzaktaki Türkiye'de, bir sinema yazarı da aynen öyle düşünüyor." Evet, bugün 64 yaşında olan bu büyük sanatçı, sanırım daha bizi çok şaşırtacak ve kışkırtıcı filmler yapmayı sürdürecek.
|
|
|
|
|
|
|
|
|