|
|
|
|
|
Otomotiv için mekik dokuyor
|
|
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, otomotiv için sürekli İstanbul-Ankara arasında mekik dokuyor. Sık sık Maliye Bakanı Unakıtan ile bir araya gelen Aybar, "Önerilerimize inanırsa, süratle hayata geçiriyor" diyor.
*** Yarım milyon birikmiş talep, satışı patlatacak
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar'a göre, Türkiye'de yılda ortalama 350 bin adet otomobil satılıyor ama krizler yüzünden son yıllarda bu rakama ulaşılamadı. Şiİmdiyse durum değişiyor. 2003 iyi bir yıldı. 2004 daha iyi bir yıl oluyor ve Aybar'a göre yıllar içinde biriken 500 bin adetlik otomobil potansiyeli, yani ertelenen talepler patlamak üzere....
Direksiyon Başındakiler'in bu Çarşamba konuğu Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar. Nasıl oldu bilmiyorum ama daha çok Renault'yu konuşmak için buluşmuştum Aybar'la ama sektörün sorunlarını ve çözümlerini konuşmaktan sıra bir türlü Renault'ya gelmedi. İbrahim Aybar konuşurken, gerçekten onun otomotiv sektörünün sağlıklı gelişmesi ve büyümesi konusuna çok yoğunlaştığını görüyorum. Ne de olsa, sektörün sorunları çözülünce, Renault da bundan pozitif etkilenecek. Hem zaten, Renault son yıllarda gerçekten önemli başarılara imza atıyor. Türkiye'de üretilen modeller başarısını sadece ihracat rakamlarıyla kanıtlamıyor. Renault, iç pazardaki satışta uzun zamandır liderliğin keyfini çıkarıyor. O yüzden Aybar bu başarıyı konuşmak yerine, gelecekteki başarılar için daha iyi bir ortam hazırlamanın peşine düşmeyi, stratejiler hakkında konuşmayı daha akıllıca buluyor. Renault'da şatafatlı 2000 yılının sadece bir ayına tanıklık eden İbrahim Aybar, koltuğa oturmasından bir ay sonra kriz yönetmeye başlamıştı. Renault Mais'de dördüncü yılına giren Aybar'la otomotiv sektörünü ve yönetim şeklini konuştuk...
Ben ticareti şöyle tanımlıyorum. Alt alta yazıyorum ticareti ve her bir harfin anlamını söylüyorum. Birinci T: Teşebbüs. İkincisi İ: İlim. Mutlaka bütün planlarınız ilmi olacak. Kafadan atmasyon yok. Üçüncüsü C: Cesaret. Cesur olunca o zaman siz o atılımı yapabilirsiniz. Sonra A var: Akıl. Ortak aklın ürünü olan projelere gireceksiniz. R geliyor: Risk. Risk almadan olmaz. E var: Emek. Çok çalışacaksınız, yılmadan. En son da T var: Talih. Bunlar olunca o talih de geliyor.
Dizel konusunda AB'ye bir an önce uyum göstermeliyiz. Otomobillerimiz çevreci motorlara sahip ama dizel yakıtımız öyle değil
*Sizin tahmininize göre, şu anda Türkiye'de otomobilde birikmiş bir potansiyel var. 500 bin adetlik potansiyelden bahsediyorsunuz. Bu rakamı nasıl buldunuz? 1990'lı yıllardan beri Türkiye'de satılan otomobil ortalamasına bakarsak, hep 350 bin adetlik satışları görüyoruz. Fakat tabii Türkiye'de 450 bin adetlik otomobil satışı da gerçekleşti, hemen akabinde krizler de yaşandı. 2001 yılında 135 bin adetlere kadar düştü satışlar. 2002'de rakam daha da geriledi ve 95 bin adet otomobil satıldı. Yani ortalamanın çok altında kalan iki yıl yaşandı. 2003 ise toparlanma yılı oldu. 327 bin adet otomobil satıldı. Yine ortalamanın altında kaldı yani. Öyle baktığınızda bir birikmiş potansiyel ortaya çıkıyor ki ben bunun 500 bin adetlerde olduğunu tahmin ediyorum. Şimdi bunu Türkiye bir şekilde realize edecek.
Doğu'da sıçrama var
*Siz bu yıl Türkiye'de kaç adet otomobil satılacağını öngörüyorsunuz? 345 bin adetlik yıllık otomobil satışı, 180 bin civarında da ticari araç satışı bekliyoruz. Yani 550 bine yakın bir otomotiv satışı bekliyoruz. Aşağı ineceğini de tahmin etmiyoruz, aksine bu rakamın yukarı çıkabileceğini tahmin ediyoruz. Anadolu'da bir kıpırdanma var. Özellikle Orta Anadolu, Doğu Anadolu, Karadeniz Bölgesi'nde ciddi artışlar var. Yüzde 300, 400 hatta yüzde 500 satışın arttığı iller var. Çok sevindiğimiz gelişmeler, örneğin Batman, Van ve Muş'ta satışlarımız artıyor. Tabii satış hacimleri küçük ama bir önceki yıla göre büyük sıçrama yapıyorlar.
*Geçen yıl otomotiv için iyiydi. Bu yıl da iyi gidiyor görünüşe göre. Her yükselişin, bir düşüşü vardır diye bir korku yaşıyor musunuz? Zorlama yok. Döviz serbestçe dalgalanıyor. Faizler serbestçe oluşuyor. Dolayısıyla bu bir güven. İkinci konu istikrar var. Seçimler var önümüzdeki hafta sonu. Ama kimsenin seçimlere pek fazla baktığı yok. Sonucu belli olan bir seçim olacak. Dolayısıyla istikrar bakımından bizim geleceğe daha olumlu bakmamıza neden oluyor. Avrupa Birliği konusunda olumlu gelişmeler var. Yani gelecek için daha olumlu konuşma yönünde gerekçelerimiz var. Kriz bize verimli çalışmayı öğretti. Bir takım gereksiz masrafların yapılmaması gerektiğini öğretti.
3 T formülüm devrede
*Kaçıncı yılınız Renault'da? Dördüncü yılımdayım. Gelir gelmez bir ay çok canlı bir pazarla karşılaşmıştım ama hemen arkasından kriz patlak verdi. Bir anda ben de kriz yönetimine girdim. Yani 2000 yılının keyfini süremedim.
* Renault dev bir şirket ama bir anda kendinizi büyük bir krizin içinde bulunca ürkmediniz mi? Değişim ve yenilik çalışma hayatında beni çok motive ediyor. Daima değişimin peşinde koştum. Bu beni çok heyecanlandırır. Ürktüğümü söyleyemem. Yönetimde başarı için benim 3 T formülüm vardır. Birincisi teşhis etmek, ikincisi tedavi yöntemini iyi belirlemek, üçüncüsü de ne olursa olsun sonuna kadar takip etmek. Dizel konusunda AB'ye bir an önce uyum göstermeliyiz. Otomobillerimiz çevreci motorlara sahip ama dizel yakıtımız öyle değil
|
|
|
|
|
|
|
|
|