|
|
Kıbrıs Tüp Bebek Merkezi Türkler'in umut kapısı oldu
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki sperm ve yumurta bankası, kısır çiftlerin akınına uğruyor. Her yıl yüzlerce ailenin çocuk sahibi olmak için gittiği merkezde, bine yakın Türk'ün çocuk sahibi olduğu sanılıyor. Bankadan sperm alınabildiği gibi, yumurta bağışı ile de hamile kalınabiliyor
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kısırlık tedavilerinden sonuç alamayan aileler için, yumurta ve sperm nakli (donasyon) ile umut kapısı oluyor. Sadece Türkiye'den değil, Avrupa ve Amerika'dan da çok sayıda çiftin geldiği merkezde başarı oranı yüzde 50'lerin üstünde. Henüz embriyo aşamasında, Down Sendromu'ndan Hemofili'ye, Akdeniz Anemisi'nden cinsiyete kadar pek çok tespitin yapıldığı merkezde, diğer kısırlık tedavileri de uygulanıyor. Türkiye'de yasal olmayan yumurta ve sperm bankacılığı, 2001 yılında çıkarılan yasa ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde serbest hale getirildi. Lefkoşa'da kurulan Kıbrıs Tüp Bebek Merkezi iki yıldır çocuksuz çiftlerin akınına uğruyor. KKTC Devlet Hastanesi Kadın Doğum Bölüm Şefi Op. Dr. Savaş Özyiğit, sahibi olduğu merkezin, Cumhurbaşkanı Denktaş'ın izni ile 2001 yılında açıldığını belirterek şöyle konuştu: "Çocuk sahibi olmak için son çare olarak yumurta ve sperm nakline ihtiyaç duyan dünya vatandaşlarına yönelik bir merkez açmayı düşündüm. Konuyu Sayın Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş'a ilettim. Kendisi olaya sıcak baktı ve gerekli düzenlemelerin yapılmasını istedi, 2001 yılında bu merkezi açtık. Merkezimizde sadece yumurta ve sperm nakli değil, diğer kısırlık tedavilerini de uyguluyoruz."
Kıbrıs vatandaşına yasak Miras hukuku nedeni ile sperm ve yumurta naklinin, Kıbrıs vatandaşlarına yasak olduğunun altını çizen Op. Dr. Özyiğit, şunları söyledi: "Merkezimize, her yıl dünyanın birçok ülkesinden çocuk sahibi olmak isteyen çiftler geliyor. Türkiye'den gelen hastalarımız da var. Hatta sperm ve yumurta nakli ile çocuk sahibi olmak için merkezimize gelenlerin yarısı Türk diyebilirim. Diğer ülkeler arasında; İngiltere, Almanya, Belçika, İsviçre, Avustralya ve Amerika var. Yumurta ve sperm nakli isteyenlerin yanı sıra, bağışta bulunmak isteyenler de merkezimizi ziyaret ediyor."
Anne olmak her kadının hakkı "Birleşmiş Milletler Aile Planlaması birimine göre, yumurtası olsun olmasın her kadının anne olma hakkı vardır" diyen Op. Dr. Özyiğit, bu fikre sonuna kadar katıldığını belirterek, İsrail gibi anneyi dominant kabul eden bir dine sahip ülkede dahi, bu uygulamanın yapıldığını belirtti. Yahudiler'de, dinin anneden geçtiği kabul edildiği halde, başka dine mensup kadınlardan alınan yumurta ile çocuk sahibi olmanın yaygın olduğunu söyleyen Özyiğit, hiçbir engelin çocuk sahibi olma içgüdüsünün önüne geçemeyeceğini savundu.
Son çare; yumurta almak Bazı insanların belli sorunlarla doğduğuna ve çocuk sahibi olmak için yumurta almaktan başka çareleri olmadığına değinen Op. Dr. Özyiğit, bu hastalıkları şöyle sıraladı: "Erken menopoza giren kadınlar, kadınlarda görülen ve östrojen üretimini engelleyen Turner Sendromu, ameliyat geçirmiş ve kemoterapi almış kadınlar, yumurtalıkları gelişmemiş kadınlar, sperm üretmeyen erkekler, kemoterapi sonucu sperm hücreleri zarar gören erkekler gibi insanların tek çareleri yumurta veya sperm transferidir."
Hem transfer hem bağış... KKTC'deki merkezde yumurta ve sperm transferinin yanı sıra donörlerden bağış aldıklarını da söyleyen Op.Dr. Özyiğit, sadece kadınlardan yumurta bağışı kabul ettiklerini belirtti. Tercihen 22-27 yaş arasındaki doğum yapmış kadınlardan yumurta aldıklarını ifade eden Özyiğit, yumurta alacakları kadınlarda aradıkları şartları da şöyle sıraladı: "Sağlıklı genç kadınlardan yumurta bağışı kabul ediyoruz. Bu kadınların doğum yapmış olmalarını tercih ediyoruz.10 defadan fazla bağış kabul etmiyoruz. Yumurta bağışında bulunmak isteyen donörleri genetik ve bulaşıcı hastalıklar bakımından tetkik ediyoruz. Soy ağacını araştırıyor, Talasemi, Hemofili, şeker hastalığı gibi genetik hastalıklardan arı olup olmadıklarına bakıyoruz. Hepatit B, HIV, Frengi, Gonore, Herpes gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar taşıyıp taşımadıklarını kontrol ediyoruz. Daha sonra yumurtalıkları ilaçla uyarıp, yumurta üretimini artırıyoruz. En son aşama olarak yumurtaları topluyor ve donduruyor ya da laboratuvar ortamında dölleme işlemini gerçekleştiriyoruz."
Donörlere para ödenmiyor Yumurta transferi ile çocuk sahibi olma maliyetinin 4 bin 500 Amerikan Doları, sperm naklinin ise 3 bin 500 Amerikan Doları olduğunu kaydeden Op. Dr. Özyiğit, yumurta bağışçılarına para ödenmediğini söyledi. Donörlerin bağışta bulunduklarını ifade eden Özyiğit, "Donörler insani bir yardımda bulunuyorlar" dedi. Op. Dr. Özyiğit, çocuk sahibi olmak için gelenlerin yüzde 60'ının yumurta, yüzde 40'ının ise sperm talebinde bulunduğunu belirtti.
Spermler Danimarka'dan Merkezlerine sperm bağışı kabul etmediklerini vurgulayan Op. Dr. Özyiğit, Danimarka'daki bir sperm bankası ile bağlantıda olduklarını açıkladı. Özyiğit,şunları kaydetti: "Merkezimizde kullandığımız spermleri Danimarka'daki sertifikalı bir sperm bankasından alıyoruz. Aile istediği boy, kilo, kan grubu, saç ve ten rengi gibi özellikleri belirliyor. Bu kriterlere uygun sertifikalı spermi sipariş ediyor ve transferi gerçekleştiriyoruz. Sperm bağışçısının meslek sahibi olması da istenen kriterler arasında. Bilgisayar mühendisi, avukat, doktor gibi meslek gruplarına mensup kişilerin spermleri daha çok rağbet görüyor."
Gizlilik isteniyor Yakınlarından yumurta alıp çocuk sahibi olan kadınların olduğunu da açıklayan Op. Dr. Özyiğit, kızından, kardeşinden, hala veya teyze kızından yumurta almak isteyenler de bulunduğunun altını çizerek, ailelerin genelde hiç tanımadıkları insanlardan yumurta almayı tercih ettiklerini dile getirdi. Prof. Dr. Savaş Özyiğit, bu durumu gizlilik isteğine bağlarken, "Aileler çevrelerinin tepkisinden çekiniyorlar" dedi.
|