| |
Sandıkta son gün sürprizleri
İspanya seçimlerinin kesin sonuçları belli olunca, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan'ın kulaklarını çınlattık. Geçen haftaki görüşmemiz sırasında, uzun yılların siyasal tecrübesine dayanarak, "Seçimde son gün, hatta son dakika bile her şey değişebilir" demişti. Haklıymış. İspanya'da seçimin son haftasına iktidardaki Halkçı Parti, rakibi İspanyol Sosyalist İşçi Partisi'nin en az 10 puan önünde girdi. Ancak sandığa gitmeye üç gün kala Madrid'deki bombalı saldırılar tüm dengeleri alt-üst etti. İşte tarihin akışını değiştiren üç günün özeti: Perşembe saat 07.30: Madrid'de Atocha garına yaklaşan dört trende bombalar patladı. Saat 09.30: Trenlerden 200'e yakın ceset çıkarılırken hükümet "Saldırılar organize cinayet şebekesi ETA'nın işi" açıklaması yaptı. Saat 12.30: ETA'ya yakın Batasuna partisinin sözcüsü, hükümeti yalanladı, "İslami örgütler" olasılığının gözardı edilmemesini istedi. Saat 13.30: İçişleri Bakanı Angel Acebes, bir kez daha sorumluluğu ETA'ya yükledi. Saat 14.30: Başbakan Jose Maria Aznar, "Terör şebekesinin kökünü kurutacağız" diyerek yine ETA'ya gönderme yaptı. Saat 20.30: Acebes havaya uçurulan 4 trenin kalktığı Alcala de Henares'te bulunan çalıntı bir kamyonette Kur'an'dan ayetlerin kaydedildiği bir kaset ile 7 patlayıcı ele geçirildiğini açıkladı, "Bunu soruşturmayı saptırma girişimi olarak kabul ediyoruz. ETA birinci zanlı konumunu koruyor" dedi. İlk kanıt Londra'dan Saat 21.30: Londra'da yayınlanan El-Kudüs El-Arabi gazetesi El Kaide'nin Madrid (ve İstanbul'daki Mason locası) saldırılarını üstlendiği bir mektup geldiğini duyurdu. Cuma 08.30: Dışişleri Bakanı Ana Palacio, "Delillere göre saldırılar ETA'nın işi" dedi. Saat 11.30: Aznar "Hiçbir olasılığı gözardı etmiyoruz" dedi, ancak Batasuna'nın yalanlamasını reddetti. Saat 18.30: Acebes, "Patlamamış bir bomba bulunduğunu, bunun soruşturmada yeni gelişmelere yol açtığını" itiraf etti, ancak ETA'nın bir numaralı şüpheli olmaya devam ettiğini bildirdi. Cumartesi 8.00: Hükümetin tüm büyükelçiliklere, görev yaptıkları ülkelerin yetkililerine katliamın ETA'nın işi olduğunu bildirmeleri talimatı verdiği ortaya çıktı. Saat 20.00: Acebes, İslamcı çevrelerle ilişkili 3 Faslı ve 2 Hintli'nin tutuklandığını açıkladı, "Soruşturmada ETA ağırlık merkezi olmaya devam ediyor" dedi. Pazar 01.00: El Kaide'nin Madrid saldırılarını üstlendiği bir kaset bulundu. Evren'den Denktaş'a İşte böyle bir ortamda İspanyollar ellerinde "Quien ha sido" (kimdi), "Quienes fueron" (kim sorumlu) pankartlarıyla sandığa gittiler ve Halkçı Parti'ye ağır bir ceza verdiler. Hükümetin sonuna kadar ETA'da direnmesi, derinlerdeki bir korkuya dayanıyordu. Saldırıların ardından El Kaide çıkarsa, bunun İspanyollar'ın yüzde 91'inin muhalefetine rağmen hükümetin Irak'a asker göndermesinin faturası olduğu anlaşılacaktı. Bu korku nedeniyle kimilerinin "Devlet yalanı", kimilerinin de "Sandık darbesi girişimi" dediği "manipülasyon" yolu seçildi. Böyle bir son gün sürprizi bizde de olabilir mi? 1983 seçimlerinin arefesinde yaşadık: Kenan Evren ve arkadaşları meydanlarda ve televizyonda Turgut Sunalp'in Milliyetçi Demokrasi Partisi'nden yana ağırlık koyunca, halk tepki olarak Turgut Özal'ın ANAP'ına oy yağdırdı. Ya şimdi? Tek olasılık var: Denktaş'ın "22 Mart'ta halkın arasına girip gerçekleri anlatacağım" tehdidi. Etkisi olur mu? Kıbrıs sorunu en sağdan en sola kadar her kesimden tuhaf bir "Ret Cephesi" yarattığına göre, bir ölçüde mümkün. Emekli Başsavcı Vural Savaş bile siyasi hayatını söndürdüğü Erbakan'la aynı saflarda buluştu, varın gerisini siz düşünün...
|