| |
Bir başkadır memleketim
Ortaokul yıllarından beri günlük tuttuğu ortaya çıkan Başbakan Erdoğan için "sırdaş defteri"ne dün düştüğü notlar çok özel bir anlam taşıyacak. Çünkü bir "ilk"i gerçekleştirdi: Tunceli'ye gidip miting düzenledi. Sadece Erdoğan değil, Türkiye için de "tarihi" olay. Çünkü 30'u yılı aşkın süredir hiçbir sağ parti lideri Tunceli'ye ne girebildi, ne konuşabildi. Son olarak 11 yıl önce Başbakan Tansu Çiller baraj açılışı için gittiği ilde halka hitap etmek istedi ama danışmanlarının bunun "pek isabetli" bir girişim olmayacağı uyarıları üstüne vazgeçip sessiz sedasız ayrılmak zorunda kaldı. Tamam, o dönem terör yıllarıydı... Peki, 3 yıl önce, yani silahların susmuş olduğu günlerde Munzur Festivali etkinliklerine katılan MHP'li Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun, "Halkın yoğun tepkileri" sonucu, "Olaylara yol açmamak için" Tunceli kent merkezinin sınırından dönmek zorunda kalmasına ne diyeceksiniz?
Tunceli de normalleşiyor "Dersim isyanı" olarak tarihe geçen 1937 kalkışmasında Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ın "Devletin asırlarca nüfuz edemediği yer" diye tanımladığı il Tunceli. Halkının deyimiyle "Devrimci damara sahip olan" ve sağcı politikacıların ziyaretlerini "Damarına basma girişimi" kabul eden "netameli" bir yöre... O nedenle Erdoğan'ın Tunceli'de miting düzenlemesi ve meydana toplanan 3 bin kişi tarafından alkışlanması, Türkiye'deki yeni dönemin önemli gelişmelerinden biri ya da AK Parti kurmaylarının çok sevdikleri ifadeyle bir "dönüşüm"ün işareti olarak yorumlanabilir. Elbette AK Parti'nin orada şansı yok, seçim CHP ile Sol İttifak adayları arasında geçecek. Ancak 2 yıl önce Olağanüstü Hal'in kaldırılmasıyla başlayan Tunceli'nin normale dönüş sürecini tamamlayan bu gezi, seçim zaferinden de değerli. Bir başka "ilk" CHP'li Kemal Derviş'ten geldi. "Disk kayması" gerekçesiyle partisinin aday belirleme toplantılarından uzak duran Derviş dün sahaya indi. Ecevit Hükümeti'nde Devlet Bakanı olarak görev yaptığı günlerden beri himayesine aldığı Belediye Başkanı İris Şentürk'ün seçim kampanyasına destek için Antakya'ya gitti. Sezar'ın hakkı Sezar'a CHP açısından sevindirici bir gelişme. Türkiye açısından faydası ise, Derviş'in Erdoğan ile Baykal arasında dozu giderek yükselen atışmaların çekim alanına girmekten özenle kaçındığını göstermesi oldu. Tam tersine "Bütün partiler bu ülkenin partisi. Düşmanlık duygusunu beslemek bence doğru değil" diyerek meydanlardaki gerginliğin yatışmasından yana tavır koydu. "Göreve geldiğim ilk hafta ekonomi öyle kötü bir durumdaydı ki, irkildim. Dehşet vericiydi. 2001 Nisan'ında devlet memur maaşlarını bile ödeyemeyecek durumdaydı. 'Vatandaşın bankalardaki mevduatına el koyacak mıyız' sorusuyla bile karşılaştık" diyerek, bugünlerin değerinin bilinmesini istedi. Derviş'in Antakya'da konuştuğu saatlerde Ankara'da da 7'nci Gözden Geçirme'nin tamamlandığı açıklanıyor, IMF Türkiye Masası Şefi Rıza Moghadam, Türkiye'nin geldiği noktayı şöyle anlatıyordu: "Ekonomi hızla büyüyor, enflasyon düşüyor, faiz dışı fazla hedefindeki başarı, faizlerin düşmesini sağladı. Türk Lirası artık bir değer olarak bulundurulmak istenen para birimi haline geldi..." İşte bu tablo Derviş'e iç çekerek, "Türkiye'yi tam düzlüğe çıkardık, iktidarı kaybettik. Şu anda Türkiye'yi keşke biz yönetseydik" dedirtiyor. Hayıflanmasın; bu programda ve bu başarıda onun payını kimse unutmadı, unutmuyor. Özetle, Türkiye'de gerçekten güzel şeyler oluyor...
|