| |
|
|
Cerrah Müdür, Çakar'ı kim vurdu?
Türkiye'nin en tanınmış spor adamlarından biri resmen "Kim vurdu"ya gidiyor..Olacak şey mi?.. Profilo alışveriş merkezinin önü.. Yani yüzlerce insanın arası ve şehrin göbeği.. Kritik bölge olması dolayısı ile orada devamlı polis araba ve devriyesi var üstelik. Trafik polisleri de cabası.. Adam daha da üstelik oradan çiçek alıyor.. Sonra Çakar'a beş kurşun sallıyor.. Ardından yürüyerek kaçıyor.. Ve aradan günler, haftalar geçiyor.. İstanbul polis şefleri sfenks.. Ağızlarından çıt çıkmıyor. Nerdeyse olayı unutturmaya yeminliler, ya da "Emir" almışlar.. Şehrin göbeğinde, herkesin gözü önünde, hem de civarda polisler varken adam vurup kaçılıyorsa ve de eğer, bırakın yakalamayı, izi dahi bulunamıyorsa, iki durumdan biri var demektir. Siz az kötüsünü seçin, kötülerin.. 1- İstanbul polisi zavallı durumdadır. 2- İstanbul polisi suçluları bir şekilde korumaktadır. Bu ülkede Başbakan var.. Bu ülkede İçişleri Bakanı var.. Ve bu ülkede gazeteciler düşüncelerinden ötürü şehrin göbeğinde vuruluyorlar ve kimsenin kılı kıpırdamıyor.. Ahmet Çakar'a beş kurşun atıldı. Beş kurşun mafya dilinde "Uyarı ateşi" değildir. Beş kurşun "Yok etmek" için atılır. Çakar tetikçinin beceriksizliği sayesinde belki, mucize kabilinden kurtuldu. Amacın kendisini öldürmek olduğunu biliyor. Ben de biliyorum.. Herkes biliyor.. Cesareti olanlar konuşuyor da.. Fatih Altaylı "Kimin vurdurduğunu biliyorum" dedi.. Kazım Kanat da.. Güvenilir haber alan kaynaklar biliyor.. En kötüsü fısıltı gazetesi biliyor.. Çakar'ın kimin emri ile kim tarafından vurulduğu her kapının arkasında söyleniyor.. Daha acısı.. Bu kişilerin üzerine kimlerin emri ile gidilmediği de söyleniyor.. Şuyuu vukuundan beterdir demiş eskiler.. Sen bu kadar göz göre göre olaya bakmaz, ölüm sessizliğine girersen, el oğlunun ağzı durmaz konuşur.. Bugün Çakar olayının ucu, Ankara'nın doruklarına uzanıyor fısıltılarda.. Bunlar bana ulaşıyor da, İstanbul Emniyetine mi ulaşmıyor.. Polis bu kadar gaflet uykusunda olur mu?.. O zaman ne Cerrah Müdürüm?.. O zaman ne?.. Ne yapıyorsunuz?.. Niçin susuyorsunuz?.. Neden olayı "Yok" farz ediyorsunuz?.
*** Türk medyasının yüz karası her olayda ortaya çıkıyor.. Bunca gazete, yüzlerce köşe yazarı, bir gazetecinin vurulmasını hemen unuttu.. Üzerine bile gitmiyorlar.. Bu ne ayıptır.. Bu ne acıdır.. Bu ne rezilliktir?.. Bu ülkede ne gazeteci var, ne de gazeteci örgütleri.. Kimse bana "Lo.. lo.." yapmasın.. Biz bitmişiz.. Biz tükenmişiz.. Biz iki paralık olmuşuz.. Bizi birer birer vuruyorlar.. Korkutup onar, yüzer susturuyorlar, kimsenin gıkı çıkmıyor.. Mesleğimden utanıyorum.. Meslektaşlarımdan utanıyorum.. Yazamıyoruz.. Toplanıp Emniyet Müdürü'ne, Vali, İçişleri Bakanı'na gidemiyoruz.. Başbakan'ı, Cumhurbaşkanı'nı, Meclis Başkanı'nı göreve davet edemiyoruz.. Sesimizi kısmış, pusmuş, sıramızı bekliyoruz.. Böyle eşşek ölüsü gibi medya mı olur?..
*** Cerrah Müdür.. Bu yazıdan sonra beni yaşatacaklar mı?.. Can güvenliğim var mı?.. "Ahmet Çakar'ı kim vurdu" sorusunu sormaya devam edebilecek miyim?. Bana saldıranları yakalamadınız. Çakar'ı vuranı yakalamadınız.. Feridun, Engin, Kaya, Abdullah, Fatih saldırılarını çözemediniz. Ben şimdi bu polise nasıl güvenir de korkmadan yazı yazabilirim, söyler misiniz?. Bunun adı "Mafya sansürü" değil de nedir?. Kurşunlar basın özgürlüğüne atılıyor.. İstanbul Emniyet Müdürü ortadan kayboluyor.. Medyanın üzerine ölü toprağı serpilmiş.. Yüzlerce binlerce korkak, susup oturuyoruz. Bu nasıl iştir, cevap verecek biri var mı, bu devlette?.. Devlet varsa tabii!.. Ankara.. Ankara.. Beni duyan var mı orda?..
|