|
|
Donasyon merkezlerine tur düzenleyen şirketler var
"Donasyon" olarak tanımlanan "yumurta veya sperm nakli yöntemi" ile çocuk sahibi olmak için, her yıl yüzlerce aile yurtdışına çıkıyor. Çünkü Türkiye'de yasal olmayan bu uygulama, dünyanın birçok ülkesinde serbest olarak yapılıyor. Yöntemin başarı oranı, tüp bebeğinki kadar...
Kısır çiftlerin, Türkiye'de yasal olmayan, bir başkasının üreme hücresi ile çocuk sahibi olma uygulaması, yani "donasyon" için yurtdışına çıkmaları, yeni bir turizm şeklini ortaya çıkardı: "Üreme Turizmi". Çareyi, başta Yunanistan, Kıbrıs, Belçika gibi ülkelerde arayan çiftler, çocuk özlemlerini bu yöntemle dindirmeye kararlılar. Kısırlık sorunu yaşayan ve yumurta ya da sperm bağışı dışında, hiçbir tedavi alternatifi olmayan pek çok çiftin bulunduğu ülkemizde, kolaylıkla kabul edilemeyecek bu durum bile umut kapısı oldu.
Tüp bebek, mikroenjeksiyon gibi çok bilinen tedavi yöntemlerinin yanı sıra, yeni ortaya çıkan uygulamalarla da çocuk sahibi olamayan çiftlerin, "evlatlık" kararından önceki son durağı "Donasyon". Sayı tam olarak bilinmese de, Türkiye'de yılda 2 bin'e yakın çiftin bu yöntemle çocuk sahibi olmak için yurtdışına çıktığı sanılıyor. Her türlü organ bağışının serbest olduğu ülkemizde, yumurta ve sperm bağışının yasak olması nedeniyle, genç yaşta üreme hücrelerini kaybeden veya erken menopoza giren kadınlara üreme haklarının verilmemesi, tartışmalara yol açıyor.
DÖRT SEÇENEK VAR "Yaklaşık her 35 kadından birisinde çocuk sahibi olmayı sağlayacak yumurta hücresi elde edilememekte" diyen Amerikan Hastanesi Üreme Sağlığı Ünitesi doktorlarından Op. Dr. Alper Mumcu, bu durumdaki kadınların önündeki seçenekleri şöyle sıraladı: "Yılmadan tedavi denemelerine devam etmek, evlatlık edinmek, çocuk sahibi olma fikrinden tamamen vazgeçmek ya da yumurta bağışı yöntemi ile gebe kalmak."
BELÇİKA VE KIBRIS REVAÇTA Kıbrıs, Yunanistan, Belçika, Hindistan, Amerika, Avustralya ve İsrail gibi ülkelerde yasal olarak uygulanan yöntemden faydalanmak isteyen Türk ailelerin özellikle Belçika ve Kıbrıs'ı tercih ettiklerini söyleyen Op. Dr. Alper Mumcu, bu yöntemin maliyetinin 4 ile 10 bin ABD Doları arasında değiştiğini söyledi. Yalnızca çocuk sahibi olamayan evli çiftlerin değil, eşcinsellerin ve bekâr kişilerin de başvurduğu bu yöntemle sağlanan gebelik maliyetinin, milyonlarca doları bulduğunu belirten Mumcu, bu potansiyelin üreme turizmini ortaya çıkardığını anlattı.
TEKNİK ALTYAPIDA SORUN YOK Yumurta ve sperm transferinin (Donasyon) yasallaşmasını isteyen Op. Dr. Alper Mumcu, teknik altyapıda hiçbir sorun olmadığını belirterek, şöyle konuştu: "Türkiye'de tüp bebek uygulamaları çok gelişti ve yaygınlaştı. Şu anda başarı oranımız Avrupa'nın üstünde. Teknik altyapı bakımından hiçbir sorun göremiyorum. Donasyon yöntemine, dinimiz sıcak bakmayabilir. Müslüman bir ülke olmamızın getirdiği sıkıntılar var. Fakat, bu kararı ailenin vermesi gerektiğini düşünüyorum. Merkezimize gelip bu yöntem hakkında bilgi almak isteyen modern görünümlü ailelerin yanı sıra, çok dindar aileler de var. Bu nedenle çiftlerin kendi rızaları ile aldıkları kararlara saygı duymak gerekir."
UYGULAMA YASALLAŞTIRILMALI Türkiye'de yasal olmayan bu uygulamanın çocuk sahibi olmak isteyen aileleri sıkıntıya soktuğunu kaydeden Op. Dr. Alper Mumcu, "İnsanlar kendi içlerinde farklı çareler arıyorlar. Kocasının rızası ile başka erkeklerle cinsel ilişkiye girip, çocuk sahibi olan kadınlar tanıyorum. Bu yönteme talep olması ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Konunun yasallaştırılarak, yer altından çıkarılması gerekiyor" dedi.
YUMURTA BAĞIŞI YAPILIYOR Herhangi bir kısırlık sorunu olmayan kadından, geleneksel tüp bebek tedavilerinde olduğu gibi yumurta hücresi elde edilerek, bu yumurtaların bir başka kadın için kullanılması "Oosit Donasyonu" olarak adlandırılıyor. Burada verici kadından elde edilen yumurtalar, alıcı kadının kocasının spermleri ile döllendikten sonra, alıcı kadının rahmine transfer ediliyor. Bu uygulama sonrasında doğacak olan çocuk genetik olarak babasının özelliklerini taşıdığı halde, onu doğuran kadının genetik özelliklerine sahip olmuyor.
KİMLER YUMURTA VEREBİLİR? Alıcı kadının tanıdığı ve bildiği kız kardeş, akraba ya da arkadaş gibi kişiler yumurta bağışında bulunabileceği gibi, yabancı bir kadının yumurtası da bu yöntemde kullanılıyor. Nadiren de olsa; kızından ya da annesinden yumurta alan kadınlar olduğu da biliniyor. Gelişmiş ülkelerin pek çoğunda yumurta vericilerinin belli standartlara uyması isteniyor. Belirli şartları sağlayamayan kadınlardan yumurta alınmıyor. Yumurta vericisi kadının 18-35 yaşları arasında ve tercihen daha önceden hamile kalmış olması isteniyor.
Yumurta vericisi kadınlar işlem öncesi bazı durumlar açısından incelenip, değerlendiriliyor: Sistemik hastalıklar, kalıtsal hastalıklar, psikiyatrik hastalıklar, madde ve ilaç bağımlılığı, HIV (AIDS) başta olmak üzere HTLV-1 (lösemi virüsü), hepatit B ve C, frengi, bel soğukluğu ve klamidya gibi enfeksiyöz hastalıklar, kan grubu tespiti, kan hormon düzeyleri, kistik fibrozis, Akdeniz anemisi, orak hücreli anemi gibi genetik hastalıklar. Aynı kadından elde edilen yumurtalar ile en fazla 10 bebeğin dünyaya gelmesi durumunda, o kadından artık yumurta alınmaması öneriliyor.
|