|
|
Ömrümün sonuna kadar çalışacağım
Türkan Saylan, Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi kurucusu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği kurucusu ve başkanı, Cüzzamla Savaş Derneği kurucusu. 69 yıllık ömrünün geri kalanını da çalışarak ve topluma faydalı olarak geçirmek isteyen gönüllü bir elçi.
Kendisini insana, insan sağlığına, topluma adamış, her alanda başarıyı yakalamış bir Cumhuriyet kadını... Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı Kurucusu... Sağlık Bakanlığı Lepra Hastanesi'nde 21 yıl gönüllü başhekimlik yapmış bir isim. Uluslararası Lepra Birliği Kurucu Üyesi, Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Kurucusu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kurucusu ve Başkanı...
ENÖNEMLİ SORUN EĞİTİM Saylan, yaşamını 2 oğluna, hastalarına, eğitime ihtiyaç duyan kız çocuklarına adamış. Öyle ki, 69 yaşına rağmen, daha bir ömür çalışmak istiyor. Emeklilik ona göre değil. Evini ve evinde vakit geçirmeyi sevse bile, hastalarından kopamıyor. Hastaları da ondan. Kaleme aldığı biyografisine, "Benim yaşamım, özellikle son 30 yılda, arkama dönüp, bakamayacağım bir hızla, evimin, dört duvarımın neredeyse kendime özel her şeyin dışında gelip geçti" sözleriyle başlıyor. Türkan Saylan, 41 yıl önce İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olmuş. Mecburi hizmetini o dönemde Nişantaşı'nda olan İşçi Sigortaları Hastanesi'nde yapan Prof. Dr. Saylan, oradan da yine mezun olduğu fakültede başasistan olarak çalışmaya başlamış. 1976 yılında sosyal kimliğini ve sivil toplumcu ruhunu ilk kez gündeme getirdiği Cüzzamla Savaş Derneği'ni kurdu. Ve 21 yıl süreyle Lepra Hastanesi'nin, gönüllü başkekimliğini üstlendi. Türkiye'deki en önemli sorunun eğitim ve laiklik olduğuna inandığı için, 15 yıl önce, 1989 yılında da adıyla neredeyse özdeşleşen Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ni kurdu.
KIZLARIN EĞİTİMi ÖNEMLİ Prof. Dr. Türkan Saylan, laikliğin ve Cumhuriyet'in özenle ve itinayla korunması için çabalamanın önemine inanıyor. Bunun için en doğru yolun ise, eğitimden, özellikle de kız çocuklarının eğitiminden geçtiğini vurgulayan Prof. Dr. Saylan, çocukluğunda, aile yaşamı ve evlilik hayatında olsun, Türkiye'deki kadınlar ne ile karşılaşıyorlarsa onlarla karşılaştığını, belki de bu yüzden 2 çocuğuna rağmen evliliğini yürütemediğini söylüyor. Prof. Dr. Saylan, kendi dünyasını ve hekimlik anlayışını şöyle anlatıyor: "Çocukken 'niye erkek olarak dünyaya gelmedim' diye çok ağladım. Çünkü erkek olmak güç demekti, kadının çektiklerini yaşamamak demekti. O küçük dünyamda, erkeklere özendim durdum. Sonra, hekim oldum. Bu meslekte ise, çocukluğumdaki duygularımın tam tersini yaşadım. Kadın hekim olarak, daha çok bir anne, bir abla gibi yaşadım. Mesleğimin çok avantajını gördüm. Üniversite kariyerimde de hiç sıkıntı çekmedim. Yarışım hep kendimle oldu. Kadın olarak bir sorun yaşamadım. Hemcinslerimle rekabet etmedim, hep kendi ideallerim için çalıştım."
Didem ÜNSAL (MERKEZ)
|