|
|
|
|
|
İpinde değildir
|
|
Şoför özetledi: Valla kimsenin ipinde degildir. Her seçimde vaatlere oy veriyriz, heçbiri olmiyir.
*** Valla kimsenin ipinde degildir
Hafta sonunda "seçim" gezisindeydim. Amacım Van'daki seçim "havasını" koklamaktı. Kokladım da. Ama bu kokular "seçim"i mi, "geçim"i mi anlatıyordu hâlâ emin değilim.
Hayatımda siyasi apoleti olan birini tanımadım. Bir tek bizim mahallenin bakkalı, Vitamin Gıda Pazarı'nın yönetim kurulu başkanı Celil Aktaş'ın 28 Mart seçimlerine Suadiye Mahallesi'nden muhtar adayı olarak topa girmesiyle hengâmenin içerisine ben de bulaşmış oldum. Vaktiyle ufak bir bakiyeyi ödemeden arazi olmuştum. On beş yıl sonra Celil Aktaş buldu beni ve bir gazeteci olarak desteğimi istedi. Böylece gazeteci-siyasetçi ilişkim hayat buldu. Artık ben de siyasi izlenim ve analiz yapabilecek mertebeye ulaştığımdan amirlerim ikili forvetin arkasında gizli golcü olarak görev verdiler. Van deplasmanından bildiriyorum: MÖ 700 yılında, Urartu Kralı I. Sarduri 50 kilometre uzaktan şehre kanallarla su getirmiş. Kanalizasyon şebekesini kurmuş. Bu kanallardan bazıları hâlâ kullanılıyor. Bunu öğrenince, gidip adaylarla görüşüp, "su getireceğiz, kanalizasyon sorununu halledeceğiz" geyiğine girecek iştah kalmıyor. Baba'nın 2 bin 7 yüz yıl önce hallettiği işi biz hâlâ bir proje olarak, bir hizmet olarak vatandaşa sunuyoruz. Allah razı olsun! Bu seçimlerin izlenim toplama yolu, taksiye dadanma modasına ben de uydum. Sorun şu ki bindiğim taksinin şoförü pek konuşkan değil. Yani Yavuz Donat gibi n'olucak bu Van'ın hali diye sorup, tam sayfalık malzeme çıkmaz bu doğan görünümlü şahinin sürücüsünden. Kendim soruyorum kendim dinliyorum. Halk arasında "eşek mi osuruyor" durumu ortama egemen. Her nasılsa bir anda cevap verme isteği duyuyor ve Van'daki seçim atmosferini kısaca özetliyor. Gezinin en iyi yorumu: "Valla kimsenin ipinde degildir. Her seçimde vaatte buluniyrlar, oy veriyriz. Sonra heçbiri yerine getirilmiyr. Sonra vaatleri unutuiyriz, öteki seçimlerde aynı vaatlere yine oy veriyriz." 2 bin 7 yüz yıllık bir geleneğin değişmediğini görmek güzel! Daha önce belirtmiş miydim bilmiyorum, blöflü piştiyi iyi bilirim. Bu üstün yeteneğimi Vanlı seçmenlerin de görebilmesi için kahvelere yöneliyorum. Ancak bir sorun var! Burada kahvelerde oyun oynanmıyor. Daha ziyade açık büfe çay eşliğinde muhabbet dönüyor. Bir ucundan tutmak maksadıyla selamünaleyküm diyip orta kalabalıklıktaki bir masaya tebelleş oluyorum. N'olucak bu Van'ın hali? ...................................................? Biri bana neden adam yerine konmadığımı lütfen açıklasın? Kimse cevap vermiyor, kimse oralı değil.
VAN KEDİSİ VE VAN MUHTARI MUTSUZLUĞUM ve kendimi yetersiz hissetmem, kaşlarımın Küçük Emrah'ınkiler gibi olmasını sağlayınca (25 derece kuzeye kalkık, ben altıma kaçırdım galiba ifadesi veren), masadakiler insafa gelip konuşmaya başladılar. Konuştukları da bi'şey olsa: "Bu konuda konuşmak istemiyoruz." Masanın resmi ideolojisi bu... Biraz daha sondajlayınca gerçekten de ilgilenmediklerini anlıyorum. Ya da fena halde ilgililer ama renk vermek istemiyorlar. Sinirli oldukları kesin. Mutsuz oldukları gözlerinden okunuyor. Kendimi sokaklara veriyorum. Van'da seçim atmosferi oldukça zayıf. Ne bir pankart var ne bir afiş, ne de bir miting. Bir tek muhtarlık seçimleri fena halde kızışmış gözüküyor. Her yerde muhtar adayı resimleri, afişleri var. Yaşı tutan herkes muhtar adayı olmuş adeta. Bu yoğun ilgi sonunda Van, sadece kedisiyle değil, muhtar adaylarıyla da özdeşleşecek gibi gözüküyor. En azından benim için öyle. Bu arada kimse benden kim kazanır, kim sürpriz yapar, dengeler ne durumda gibi bilgileri istemesin. Zaten kimse bu bilgiyi bana vermiyor.
ALLAH BİZİ AFFETSİN TEMİZLİK görevlisi Beşeri belki yardımcı olur diye onun yanına gidiyorum. O süpürgesiyle yolları temizlerken ben de arabasını sürüyorum. Köyü boşaltılınca Van'a gelenlerden. Onun için "parti önemli değil, hizmet önemli". Bu benim istediğim bilgi değil. Kim kazanır sorusunun cevaplanmasını istiyorum. "Peki AKP'nin mi yoksa DEHAP'ın mı önünü daha iyi temizliyorsun?" "Valla DEHAP'ın önü az biraz daha temiz oliyr" Sanırım bu cevap, Van'daki siyasi dengeleri yeterince açıklıyor. Kuruyemişçi Çetin, beni tezgahına buyur ediyor. İşsizlikten yakınanlardan. Seyyar dükkanını en "piyasa" sokağa, Sanat Sokak'a çekmiş. Sosyeteye satış yaptığını söylüyor. Yani askerlere ve öğrencilere. Fındığın 100 gramı bir, bademinki bir buçuk milyon. Çetin de seçimlerle pek ilgilenmiyor. Hatta umurunda bile değil. İş istiyor! Galiba burada kimse kimsenin umurunda değil. Hacı Bekir Mahallesi köylerini bırakıp gelenlerin oluşturduğu bir getto. Biri sizi bayıltıp oraya bıraksa ve ayıldığınızda burası Afganistan'da bir mezra dese tereddüt etmeden inanırsınız. Daha fazla anlatmaya gerek yok. Türkiye'deki Afganistanlar'dan belki de en eli yüzü düzgün olanı. Allah bizi affetsin hissi yüreğinize saplanıyor. "Ne seçimi ya?" demekten kendinizi alamıyorsunuz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|