|
|
|
|
|
|
'Kadın ruhu' erkekten ince
Sabah, 8 Mart Dünya Kadın Günü'nü kadınlara özel bir yazı dizisiyle karşılıyor. Prof. Dr. Sedat Özkan, A'dan Z'ye kadınlığı, kadın olmanın zorluklarını anlatıyor.
*** Kadın ruhu erkekten iki kat ince...
Kadınlar depresyona erkeklerden iki kat daha fazla yakalanıyor. Nedeni yalnızca bedensel farklılıkları değil, kadın ruhunun erkeklerden daha değişken ve hassas olması.
Kadınlık günümüzde birçok meslekle iç içe geçen, zor, yorucu, yıpratıcı ama bir o kadar da keyifli bir süreç. Bu satırı kaleme alan kişi de bir kadın olunca, ister istemez bu tür cümlelere rastlayacaksınız. Her ne kadar bu yazı dizisini fikirleri ile besleyen kişi bir erkek, hele hele bir psikiyatrist de olsa, kadının işi gerçekten zor. 8 Mart Dünya Kadın Günü yaklaşıyorken, istedik ki, kadının cinselliği, psikolojisi, doğum sonrası depresyonu, kadın hastalıkları, kısırlığı ve menopoz denilen süreçler bir bir anlatılsın. Ama bunu ne bir jinekolog anlatsın ne de bir kanser uzmanı. Süreçleri bize, ülkemizde, hastalıklarla iç içe geçen Konsültasyon ve Liyezon Psikiyatrisi bilim dalının kurucusu Prof. Dr. Sedat Özkan anlattı. Dinledik ve yazdık. Kadınlığın zor meslek olduğuna emin olduk. İşte kadınlığın 6 gün sürecek serüveni...
KADININ ruhsal durumu, sağlığını ve dolayısıyla mutluluğunu direkt bir şekilde etkiliyor. Hormonların salınımı ve birlikte barış içinde yaşamasından ibaret olan bu mutluluk, kadını, hem bir anne, hem bir eş ve hem de iş hayatında iyi bir yere getiriyor. Kadına özgü hastalıklar hiç kuşkusuz, kadın ruh sağlığını da etkiliyor. Erkekten çok farklı bir işleyişe sahip kadın bedeni ve beyni, kadını daha duyarlı bir varlık haline getiriyor. Toplum burada çok şeyin belirleyicisi. Toplumun kadına, cinselliğe, anneliğe bakış açısı, kadının kendine bakışını ve psikolojisini etkiliyor.
KADINLIK NE KADAR ZOR? Bütün bu etkileşimler zinciri, kadını insanlık tarihinde zor bir konuma getiriyor. Kadının gelişim dönemleri, ilk adet görme, hamilelik, doğum ve menopoz ile birlikte yaşantısındaki dönüm noktalarını belirliyor. Cinsellik, cinsel kimlik ve üretkenlik, haz ve mutluluk verici işlevlerin yanında doğumsal değer yargıları, kadının toplumdaki rolü ve algılanma biçimiyle iç içe geçiyor.
Kadın olmanın zorluklarının psikolojik yönüne ilişkin 11 yıl önce bir kitap yazan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan, bu kitabı yeni eklemelerle, yayına hazırlıyor. Prof. Dr. Özkan, kadın olmanın her açıdan zor ve yorucu bir yanı bulunduğunu itiraf etti.
KİMLİĞİ TANINMALI Kadının kişiliği, kimliği, ruhsal, duygusal durumu dikkate alınmadan cinsel doyum ve mutluluğu yakalamasının mümkün olmadığını belirten Prof. Dr. Özkan, depresyonun kadınlarda erkeğe oranla 2 kat fazla görüldüğünden örnek verdi. Depresyonun yaşam boyu görülme sıklığının erkeklerde yüzde 12 iken, kadınlarda yüzde 21 olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Özkan, aynı şekilde panik bozukluk, sosyal fobi, kaygı ve yeme bozukluğunun da kadınlarda daha sık görüldüğünü açıkladı.
Erkeklerde ise, alkol ve madde kullanım bozukluğu ve anti sosyal kişilik bozukluğu, kadınlara oranla daha çok görülüyor. Biyolojik farklılık ve kadındaki üreme hormonlarıyla açıklanan bu değişkenlik, kadın hastalıkları, doğum, adet görme ve menopoz ile şekilleniyor.
ŞİZOFRENİDE EŞİTLİK Şizofreninin klinik seyri ve dışa vurumunda belirgin cinsiyet farklılığı var. Şizofreni kadın ve erkeklerde eşit olarak görülmesine rağmen, kadınlarda daha geç başlangıç yapıyor. Kadınlarda hastalık öncesi dönem erkeklere oranla daha iyi olmakla birlikte, yapısal beyin anomalileri, maddenin kötüye kullanımı, eş tanısı, öz kıyım eğilimi şizofrenik kadınlarda daha az görülüyor.
ANKSİYETE BOZUKLUKLARI Bu bozukluklar, toplumda en sık rastlanan ruhsal rahatsızlıklar olarak tanımlanıyor. Hastalık grubu olarak bakıldığında, anksiyete bozuklukları kadınlarda erkeklere oranla eş zamanlı depresyon tanısı alma oranları daha yüksektir. Panik ve eşlik eden agorafobi, kadında erkeğe oranla 2-3 kat, yaygınlaşmış anksiyete bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu ise 2 kat daha fazla görülüyor.
BEKARET TESTİ UTANCI Hacettepe Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma Merkezi'nden Prof. Dr. Tomris Türkmen'in 'Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Sağlığı Araştırması', Birleşmiş Milletler'in Acil Eylem Planı'ndan bir alıntıyla başlıyor:
"Sağlık, sadece hastalık ya da sakatlığın yokluğu olmayıp; fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Kadın sağlığı; duygusal, sosyal ve giziksel iyilik halini içerir ve tüm bunlar yaşamlarının biyolojik olduğu kadar sosyal, ekonomik ve siyasi çerçevesi ile de belirlenir."
Kadına karşı şiddet ya da toplumsal ciddiyete dayalı şiddet bir bütün olarak kadın insan haklarının ihlali olarak kabul ediliyor. Prof. Dr. Türkmen, son 5 yılda dünyanın pek çok yerinden elde edilen kadına karşı şiddet verilerinin, özellikle yakın partner (eş, erkek arkadaş) şiddetinin görülme sıklığına ilişkin verilerle artış gösterdiğini belirtiyor. Araştırma, tüm dünyada nüfusa dayalı çalışmaların gözden geçirilmesi sonucunda, kadınların yüzde 10 ila 50'den fazlasının yaşamlarında yakın partnerleri tarafından fiziksel istismara maruz kaldığını ortaya koyuyor.
RUH BOZAN TABLO 1998 yılında Türkiye'de yapılan bir araştırmada, Türkiye'de 158 adli tıp uzmanından 118'inin, geçen 12 ay içinde 5 bin 901 bekaret testi uyguladığını, bunların 1856'sının (yüzde 45) 'sosyal nedenlerle' uygulanmış olduğu kanıtlandı. Görüşülen doktorların yüzde 68'i, cinsel bir saldırı ve tecavüz olmadan bekaret testi uygulamasının uygun olmadığını ve yüzde 93'ü ise bekaret testi uygulamasının hastada psikolojik travmaya yol açacağı konusunda hem fikirdiler. Yüzde 58'i ise, testlerin en az yarısının hastanın isteği dışında uygulandığını bildirdi. Tüm bu olanlar kadınlarımızın ruhi dengelerinin bozulmasına yetiyor da artıyor bile.
Didem Ünsal
|
|
|
|
|
|
|
|
|