Zarardaki pek çok hastaneyi satın alarak kara geçiren ve sürekli yatırım yaparak hızla büyüyen hastane imparatoru Azmi Ofluoğlu, "Birini yönetmekle 100'ünü yönetmek arasında bir fark yok" diyor ve hastanelerini tek başına yönetiyor.
Azmi Ofluoğlu. Onun tıp dünyasındaki lakabı 'Hastane İmparatoru' Türkiye'nin en çok hastanesi olan doktor işadamı. Başta Alman Hastanesi ve Vatan Hastaneleri olmak üzere Universal Hospitals Group içinde sayıları bu yıl 60'a ulaşacak hastanelerin sahibi. 'Bir yerde iki genel müdür olmaz. Ben profesyonelliğe de inanmıyorum" diyor ve bütün hastaneleri tek başına yönetiyor. 8.500 kişiye iş veriyor. Yanında 1300 doktor çalışıyor. Maliye bakanım dediği eşine çok güveniyor ve hastane sayısının 60'ta kalmayacağını, yatırımların hep süreceğini söylüyor.
* Siz sanırım Türkiye'de en çok hastanesi olan kişisiniz. Hastane sayınız kaça ulaştı? Şu anda 58 ama 60 olacak. Bir tane Nişantaşı'nda bir tane de Karaköy'de yataklı poliklinik açıyorum.
KAPIM HEP AÇIK * Korkmuyor musunuz hiç? Sayı gittikçe artıyor. Bu kadar çok hastaneyi yönetmek zor olmuyor mu? Niye korkayım. O kadar kolay ki. Ne biliyor musunuz? İşinizi biliyorsanız, bir taneyle 100 tane arasında yönetim olarak hiçbir şey yok. Birini iyi yönetiyorsanız, 100'ünü de iyi yönetirsiniz. Önemli olan işi dürüst yapmak. Bu hem baktığınız hastaya, hem yakınlarına hem de personelinize karşı dürüst olmak. Şu gördüğünüz kapım hep açık. 1970'ten beri böyle geldi ve böyle de gidecek.
* Size her ne kadar doktor kökenli de olsanız, işadamı diye yaklaşıyorum ve yine de sürekli hastane açmanızı ve korkmamanızı ilginç buluyorum... Tabii işadamıyım ben. Sağlık büyük yatırım istiyor. Nereden baksanız, benim bir hastanem 35-40 milyon dolara mal oluyor. Her yıl da en az bir 10 milyon dolarlık ekstra yatırım yapmak durumundasınız ki yeniliği takip edebilesiniz. İnanın bana bir hastaneden beş tane otel çıkar. Hizmet ettiğiniz insan çünkü. On gün onu sırtınızda taşıyın, sonra ya kardeşim bir nefes alayım dediğin an, bütün on gün gidiyor, geriye hiçbir şey kalmıyor. Ama yönetmek de hiç zorluk çekmiyorum.
REFAKETÇİ DE ÖNEMLİ * Ama yine de sizi bazı şeyler zorluyordur. Bunlar neler? Türkiye'de hastadan çok refakatçiyi memnun etmek önemli. Hastaya sen hekim olarak yapman gerekenleri mutlaka yapıyorsun. Ama inanın refakatçilerini memnun ettiğiniz zaman siz güzel hastanesiniz. Maalesef öyle. Bir de ne var biliyor musunuz? Hani derler ya erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer diye. Hastanede de ben 'gözünden' girer diyorum. Hastanın kalbine refakatçinin gözünden giriyorsun sanki.
ZARAR EDENLERİ ALDIM * Ne zamandan beri hastane yatırımları yapıyorsunuz? 1971 yılında başladım ve hızla gidiyorum. Hızımı hiç kesmedim. Vatan Hastaneleri ayrı bir konsept, Universal Hospitals Grubu ayrı bir konsept. Sürekli büyüyorum.
* Alman Hastanesi'nin bir isim hakkı var mı? Alman Hastanesi'ni kapitülasyonlarla Almanlar işletmiş ama zarar etmişler. Sonra İstanbul Erkek Lisesi Eğitim Vakfı'na verilmiş. Ben onlardan satın aldım. Zaten benim hastanelerimin çoğu ben satın almadan önce zarar etmiş hastanelerdi.
* Siz hep hastaneleri devir mi aldınız? Hemen hemen hepsini devir aldım. Vatan öyle. Alman Hastanesi öyle. İzmir'deki, Bodrum'daki, Manisa'daki öyle. Alman Hastanesi'ne çok fazla yatırım yaptım örneğin. Tarihi bir bina olduğu için üst katlara dokunmayıp, yerin altına doğru genişlettim.
* Sağlık hizmeti hassas bir konu olunca, size kâr ediyor musunuz diye sormak tuhaf mı bilmiyorum. Ama kâr etmeden de yaşayamazsınız. Sizin durumunuz nedir? Kâr elbette ediyoruz. Ama karı işi iyi bildiğimiz için ediyoruz. Yaklaşık 6 bin çeşit malzeme çeşidi alıyoruz. Biz alırken kazanıyoruz. Kullanırken kazanmıyoruz inanın. Bir ilacı sen 5 liraya alıyorsan biz çok daha düşük alıyoruz ve merkezi bir alım yapıp kanalımızdan bütün hastanelerimize dağıtıyoruz. Maliyetimiz bu yüzden çok düşüyor.
* Bütün bu kararları siz miveriyorsunuz? Profesyoneller yok mu? Açıkçası ben profesyonelliğe çok fazla inanmıyorum.
* Ama bir gün bütün bu hastaneleri yönetmeleri için başkalarına bırakmayacak mısınız? Bırakırken yine bir kişiye bırakacağım, beş kişiye on kişiye değil.
PROFESYONELLİK OLMAZ * Oğullarınız bu kararınızı biliyor mu? Ona katlanacaklar, başka çareleri yok. Yöneten bir kişi olacak. Oğullarımdan birini seçeceğim. O çalışacak, diğerlerine bakacak. Bir yerde iki tane cumhurbaşkanı, iki tane başbakan bulamazsın. İki tane genel müdür de olmaz.
* Ama diyorsunuz ki bu bir profesyonel olmayacak, oğullarımdan biri olacak... Evet, profesyonel olmayacak. O kadar zor ki. Milenyumdan önce insanlar iki yüzlüydü, şimdi insanlar üç yüzlü oldu. İnanın öyle. İşin yürümesi için tek bir kişiye işi bırakacağım o da oğullarımdan biri olacak. Başarı detayların içinde.