|
Birileri aforoz edilecekse bunlar porno tacirleri olmalı
|
|
Bir Türk kızının başarısı için mutlu olacakları yerde gevşek bir üslupla ahkam kesen, iğrenç bir endüstrinin iğrenç bezirganları olan kişiler kınanmalı, Sibel Kekilli değil. Kimbilir gencecik bedenini teşhir etmesi için ona neler önerdiler.
Bu sayfada ya geçmişte şu veya bu biçimde tanıdığım ünlülerle ilişkili anılarımı yazıyor ya da eski bir konuşmayı güncelliğin ışığında yeniden gündeme getiriyorum. Peki ama daha düne kadar kimselerin tanımadığı Almanya'lı Türk kızı, 24 yaşındaki Sibel Kekilli bu sayfada yer almalı mı, alabilir mi? Bence evet. Çünkü bir yandan Sibel şu anda Türkiye'nin en çok konuştuğu ve merak ettiği kadın. Öte yandan, Sibel'in durumu uzun uzun tartışılabilir, bundan sayısız ders çıkarılabilir, türlü-çeşitli yorumlar yapılabilir. Ve belki benim için daha da önemlisi, ben Sibel'i tanıdım, tanıyorum. İki saatlik filmi, tüm dünya medyasına açık basın toplantısını ve film ekibiyle birlikte birkaç Türk gazetecisi olarak baş başa yaptığımız toplantıyı da katarsanız, onunla toplam 4 saate yakın zaman geçirdim. Ve ben bu süre zarfında Sibel'in gözlerine baktım. Filmde, basının karşısında, yabancılarla yüz yüze olsun, Sibel'in gözlerinde hep aydınlık gördüm. O hafif çekik ela gözlerde ben, neler yaşamış olursa olsun, bir genç kızın tüm masumiyetini, hayata karşı tüm açlığını, iyi birşeyler yapmak ve doğru bir yerlere gelmek isteğini gördüm. Ve ben, kendi adıma, Sibel'i sevdim, Sibel'e güvendim. Onda yabancı bir ülkede doğmuş ya da büyümüş, iki kültür arasında kalmış, yolunu arayıp bulması uzun zaman almış ve belki hala da aramakta olan ama iyi ve doğru bir yere yaklaşan sayısız Türk gencinin ortak özelliklerini gördüm. Yanlış anlaşılmasın... Porno sanayi gibi bir işe girmek, gencecik bir bedeni utanmasızcasına para tüccarlarının iştahına sunmak, elbette kolay savunulacak şeyler değil. Ama, Hazreti İsa gibi 'Ancak hiç günahı olmayanlar Sibel'i eleştirsin' desek, acaba ortada kaç kişi kalır? Porno film çevirmese de yeteneklerini, özellik ve becerilerini hayatının şu veya bu döneminde para için kullandırmamış, gerçekten istediklerine değil de en çok para getiren şeylere kendini adamamış kaç kişi var aramızda?
CANLA BAŞLA ÇALIŞTI Sibel'e dönersek... Tüm hayat hikayesini biliyor değilim. Ama en azından bu filmi çekerken nasıl hırsla, canla başla çalıştığını, çekimler sırasında geçirdiği apandisit kriziyle hastaneye kaldırıldığında, filmin gecikmesine nasıl üzüldüğünü, filme nasıl dört elle asıldığını biliyorum. Kendisi de söyledi, yönetmeni Fatih Akın da... Ailesi tipik bir Türk ailesi anlaşılan: Ne özellikle tutucu ve gerici, ne de çok modern ve kentli kişiler... Ona kendilerince gözleri gibi bakmışlar, yarı Alman-yarı Türk bir aileden gelen bir gençle evlendirip başka bir kente çalışmaya gitmesine izin vermişler. Almanya'daki birçok aileye kıyasla oldukça hoşgörülü davranmışlar. Ama yalnız Almanya'da değil, tüm sanayi toplumlarında özellikle genç kızları bekleyen sayısız tuzaktan elbette haberleri yoktu, olamazdı. Sibel de sayısız genç kız gibi, o tuzaklara direnecek kadar güçlü biçimde donanmış değildi, hayata karşı... Kimbilir ona neler önerdiler, o gencecik bedenini teşhir karşılığında nasıl parlak gelecekler vadettiler... Bence asıl kınanacak olan, bu çirkin ticaretin başındaki kişiler. Bakınız, biri, ona filmleri çevirten şirketin sahibi, 'Doğrusu işini çok iyi yapardı' deyip kendince dalga geçiyor, genç kızın filmlerde yaptıklarını ağzından salyalar akarak ballandıra ballandıra anlatıyor ve sonra, oynadığı toplam 5 filmi yeniden ambalajlayıp piyasaya süreceklerini söylüyor. Tek düşündüğü bu işten nasıl biraz daha para kazanacağı... Onu "Almanya'nın en büyüğü" olan kendi porno film şirketi için transfer etmeye çalışan bir başka Türk patron ise "Normal fiyattan 5 misli fazlasını, yani günlüğüne 2000 euro vermeye hazırım" diyor ve taptaze ödüllü genç kızımıza "2004 Venus porno filmleri yarışmasına katılmasını" tavsiye ediyor, "Mutlaka orada da bir ödül alır" diyor. Bir Türk filminin, bir Türk kızının başarısı için mutlu olacakları yerde, gevşek bir üslupla ahkam kesen, iğrenç bir sanayinin iğrenç bezirganları olan, insanlık onurundan da, Türkiye adına bir başarıya sevinebilme içgüdüsünden de yoksun olan tüccar bozuntuları... Eğer Almanya'daki Türk toplumu illa da birilerini aforoz edip lanetleyecek ve aralarında yaşatmayacaksa, bunu Sibel değil, asıl bu porno tacirleri hak ediyor.
|