Mutsuz çocuklar yetiştiriyoruz
Fransa'nın önde gelen çocuk eğitim uzmanları tarafından yapılan araştırmalara göre, 21'inci yüzyıl çocukları her şeye sahip olmalarına rağmen çok mutsuz. Bu mutsuzluğun nedeni ise çocuklarına "hayır" demeyi bilmeyen aileler
Tarihin hiçbir döneminde aileler çocuklarının eğitimine bu kadar fazla dikkat etmemiş, onların istekleri doğrultusunda kendi düşünce ve kişiliklerinden bu kadar taviz vermemişlerdi. 21'inci yüzyıl ebeveynleri, çocukları için her şeyin daha iyi olması uğruna çok çaba gösterdi. Ama nedense belki de en mutsuz, en tatminsiz, en kendine güvensiz nesil de 21'inci yüzyıl gençleri oldu... Önceki nesiller daha mutlu, kendinden daha emin, ayaklarının üstüne daha rahat basarken, yeni nesil neden bu hale geldi? Sorun çocuklarda mı, ailelerde mi? İşte, Fransız "Le Nouvel Observateur" dergisi, bu soruyu masaya yatırdı. Birçok sosyolog, yazar ve psikologla görüşen dergi, "Ebeveyn olmak çok zor" başlığıyla hazırladığı dosyada, çok tartışılan bu konuyu tüm ayrıntılarıyla işledi. Artık ailelerinin imkanları el verse de vermese de çocuklar en iyi yerlerde okuyor, geziyor, en iyi yerlerden alışveriş yapıyor... Sorunları olunca da doğru psikoloğun yolu tutuluyor. Her tür aktiviteye katılmaları sağlanıyor, müzik dersleri, spor salonları, arkadaş toplantıları arasında geçen bir hayat yaşıyorlar. Ama, büyük bir bölümü ebeveynlerinin kendi harcamalarından kısmasıyla sağlanan bu büyülü dünya, nasıl oluyorsa çocuklara yaramıyor... Daha mutlu, başarılı, kendinden emin, kişilikli, ailesinin değerini bilen bireyler yetiştirmek umuduyla yapılan hareketler, "Evde şeytan, dışarda melek" denilen çocukların temelini atıyor. Çünkü, ne yazık ki iyi niyetle atılan adımlar işe yaramıyor. Ne çocuklar, ne de onları yetiştiren aileler elde edilen sonuçtan mutlu oluyor... Le Nouvel Observateur'un haberine göre bunun ardında bir değil, birçok sebep yatıyor. Bunların en başında da aile otoritesinin, yani eskilerin "Dur yapma, yaparsan şöyle olur" diyen ebeveynlerin tarihten silinmesi geliyor. Çocuklar, başlarında kendi deneyimlerini paylaşan, hatalarını anlatan, doğru yolu gösteren kimseler olmadığı için, her hatayı yaşayarak öğrenmek zorunda kalıyorlar. Bu da onların daha uzun süre ve daha fazla hata yaparak büyümesine neden oluyor. Bu süre içinde çocuklar da yıpranıyor, aileler de... Fransa'da çocuk eğitimi üzerine yazdığı kitaplarla satış rekorları kıran Boris Cyrulnik bu yaşananları şöyle anlatıyor: "Çocuğunuza 'yapma' derken utanmayın. Buna hakkınız var. Aslında doğru bildiğiniz şeyleri onlara göstermek, sandığınızdan daha büyük bir iyilik. Çocukların mükemmel ailelere değil, doğrusuyla, yanlışıyla bir bütün olmayı başarmış ailelere ihtiyaçları var. Onlar için en büyük hediye, üstesinden gelmeyi başardığınız zorlukları onlarla paylaşmanız olacaktır. Çünkü çocuğunuz sizi örnek alarak, başarısızlığın geçici olduğunu, böyle bir durumda kendisinin de ayağa kalkacağını görecektir. Böyle davranmazsanız, çocuğunuz bir hayal dünyasında büyür, bu da onların gerçek toplumla yüzleşmesini zorlaştırır." Çocukları sürekli olarak psikoloğa yönlendirmenin, terapilere götürmenin de yanlış olduğunu düşünen Cyrulnik; "Bu, çocuğunuzun sorunlarını sizinle paylaşamadığı ve aranızda üçüncü bir yabancı kişinin olmasını kabul ettiğiniz anlamına gelir. Tabii bunu gerçekten psiklojik tedaviye ihtiyacı olan çocuklar için söylemiyorum. Fakat günümüz toplumunda artık çocuk- ebeveyn paylaşımı, eskinin o geniş, birbirinin sorunlarıyla ilgilenen aileleri kalmadı" diyor. Cyrulnik'e göre bu nedenle, aileler artık okulda arkadaşlarıyla sorunu olan çocuğuyla konuşmak yerine, onu hemen psikoloğa götürmeyi tercih ediyor. Cyrulnik, "Çocuğun asıl ihtiyacı olan iletişim ve manevi desteği vermek yerine, sadece maddi destek veren ailelerin olduğu bir devirde yaşıyoruz. Bu da ne yazık istenen çocuğu yaratmaktan çok uzak."
ONA YALNIZLIĞI ÖĞRETİN Le Nouvel Observateur ayrıca ikinci tip bir yapısından da bahsediyor. Bu da aşırı korumacı, çocuğun bütün dünyası olan aileler... Boris Cyrulnik, bu tip ailelerde yetişen çocukların da aynı birinci grup ailelerin çocukları gibi topluma uyma zorluğu yaşadığını söylüyor, "Çocuklarınızı korumak istemeniz doğal. Fakat bunun sınırını aşarsanız, siz olmadan yaşayamayan çocuklar yetiştirmiş olursunuz. Bunun yerine kendi arkadaşları, çevreleri olmasına izin verin. Onlarla kurdukları iletişim, gelecekte karşılaşabilecekleri farklı insanlarla daha rahat iletişim kurmalarını sağlayacaktır." Çağımız çocuğunun kendi krallığını ilan ettiğini yazan dergi, bu tip çocukların ailelerini istedikleri gibi oynatabilecekleri bir oyuncak gibi gördüğünü söylüyor. Dergiye göre her istediğini elde etmeye alışan çocuk, ilerki yıllarda topluma karıştığında bu statüsü değiştiğinde büyük bunalımlar yaşıyor. Bu durum, daha sonra çocuğun ailesine karşı olan hislerini de etkiliyor ve ailesini suçlamasına neden oluyor. Peki, çocuk-aile arasındaki iletişimi doğru bir şekilde sağlamak ve kendinden emin, kendisiyle barışık bir birey yetiştirebilmek için ne yapmak gerekiyor? İlk önce çocuğun bir kişiliği olduğunu kabul etmek gerekiyor. Onu ikna ederek konuşmak ve yalnız ebeveynler olmamak da çok önemli. Çevrede sürekli görüşülen akrabalar ve arkadaşlar olmalı. Bu sayede çocuk ailesiyle konuşamadığı zaman, onlardan biriyle konuşabilmeli. Çocuğa "hayır" demekten çekinmemek gerekiyor. Arkadaşları ve çevresiyle tanışmak, dertlerini dinlemek, ona değer verdiğinizi göstermek son derece önemli. Yapabileceklerinizi ve yapamayacaklarınızı söylemek, çocuğa hayatta sınırların olduğunu gösterir. Çocuğa küçük de olsa sorumluluklar verilmeli. Bu onun hem kendini geliştirmesini hem de kendine güvenmesini sağlar. Her şeyi onun yerine halletmekten vazgeçmek de çok önemli. İnsan her zaman her istediğini yapamaz...
DIŞ HABERLER
|