|
![](/i/1_pix_gri.gif) |
|
![](/i/1_pix_trans.gif) |
![](/i/1_pix_trans.gif) |
Kadına hitap eden program, reklamcının namlusundaki hedefi
|
|
Kadın programları günümüz klasiği haline geldi. Her kanalda bir başka ünlü kadının sunduğu programlar reyting için birbiriyle yarışıyor. Bu yüzden kimi zaman konuklar bile diğerinden kaçırılıyor Kadına hitap eden bu programlar, reklamcılar için de hedefe yönelmiş namlular anlamına geliyor. Çünkü reklamveren için kadın en önemli hedef ve bu programlar da pastadaki en büyük dilimi alıyor.
Servis otobüsü önce Halime Hanım ile görümcesini kapıdan aldı. İkinci durak Esma Bacı ile kardeşinin eviydi. Onlar da minibüsteki diğer kadınlara katıldılar. Muavin; sandviç, meyve suyu ve supangleden oluşan kumanya paketlerini dağıtırken, şoför güzergahı açıklıyordu: "Önce Show'a gideceğiz, Aydın'ın programına, oradan Kanal D'ye Yasemin Hanım'a... Oradan da Cendere'deki stüdyoya gideceğiz, Hülya Avşar'a... Bakın, program biter bitmez herkes arabada olsun, kimseyi beklemem ha!" Evet, İstanbul sokaklarında sessiz sedasız ilerleyen servis otobüslerinden bazıları, televizyon programlarına seyirci yetiştirmenin telaşını yaşıyor, kimseye fark ettirmeden.
EV İŞLERİNİ BİLE AKSATIYOR Bir zamanlar Maksim, Çakıl ya da Gar Gazinosu'ndaki 'Kadınlar Matinesi'ne giden hanımların yeni mekanı şimdilerde televizyon stüdyoları oldu. 'Kadının Sesi' senin, 'Sabah Yıldızları' benim, dolaşıp duruyorlar... Hatta programlara seyirci sağlayan casting ajansı, işi 'promosyonlu' hale bile getirmiş. Örneğin, 'Kim 500 Milyar İster'e gidip alkış tutmadan, Hülya Avşar'a gitmek mümkün değil! (Belki de 'Kim 500 Milyar İster'de yarışmacılar 'seyirciye sorma hakkını' kullandıklarında doğru yanıt verenlerin oranı bu yüzden düşük çıkıyordur.) Her neyse, gündüz kuşağındaki kadın program sayısındaki artış, artık 'ev işlerini' bile aksatacak hale geldi. Kuşum Aydın yüzünden dibi tutan yahni sayısında inanılmaz bir yükseliş olduğu rivayet olunuyor!
YİĞİTLER VE YOĞURTLAR Her ne kadar kadın programlarının sunucuları 'doğal olarak' kadın olsa da, onların tarzları için 'her yiğidin yoğurt yiyişi farklı' demek gerekiyor. Örneğin Kanal D'deki 'Kadının Sesi' programının sunucusu, deneyimli gazeteci ve televizyoncu Yasemin Bozkurt, tam bir reyting avcısı. Hiçbir bölümde temponun düşmesine izin vermiyor. İnsanları 'kızıştırmayı' çok iyi biliyor. Pek çoğumuzun sormaya utandığı, çekindiği soruları 'öyle güzel ambalajlayıp' soruyor ki, karşısındaki ister istemez faka basıveriyor. Yasemin programına son derece ilginç bir 'toplu gösteri' ile başlıyor. Kadınlar ellerini birleştirip, hep bir ağızdan 'hepimiz birimiiiz, birimiz hepimiz içiiin' diye bağırıyorlar. Bu 'kadın ittifakı'nın gücü, antenlerden halka, halka odaların içine doluyor. Programda gözyaşları ile kahkahalar birbirini izliyor. Bağırış, çağırış ve hıçkırıklar devam ederken Bozkurt, "Eveet, şimdi de Ankaralı Turgut'tan bir oyun havası dinleyelim" deyip, iklimi bir anda değiştiriveriyor. Bozkurt'un en büyük özelliği ise çöpçatanlığı. 55 yaşındaki emekli öğretmenle 65 yaşındaki çiftçiyi bir çırpıda 'çifte kumruya' çeviriyor.
KONUK KRİZİ Bir başka 'Kadının Sesi'ni ise TGRT'de Serap Ezgü sunuyor. Program isimleri aynı ama içerik ve sunumları bir hayli farklı. Ezgü'nün henüz reyting açısından 'ar damarı çatlamadığı için' TGRT'deki program biraz daha ciddi. Stüdyoda her zaman konuyla ilgili bir hukukçu, sosyolog ya da psikolog hazır ve nazır bir şekilde bekliyor. Geçtiğimiz hafta ise iki 'Kadının Sesi'nde bir 'konuk krizi' yaşandı. Urfa'da yaşayan iki eşli Mehmet Bey, programa katılmak üzere otobüsle Urfa'dan yola çıktı. Yasemin Bozkurt'a göre Kanal D'ye gelmek üzere olan konuklar Sakarya'da indirilip, TGRT'deki 'Kadının Sesi'ne götürüldü. Serap Ezgü'nün iddiasına göre ise olay koca bir yalan. Daha önce TGRT'deki 'Telekritik' programın katılan Mehmet Bey ve eşleri Urfa'dan kendi programlarına katılmak için yola çıktı. Kanal D, konukları almak için program öncesi TGRT stüdyosunu bastı (Serap Ezgü'nün kelimeleriyle). Ancak Kanal D elemanlarıyla 'yüzleştirilen' konuklar "Biz TGRT'ye gelmek için Urfa'dan geldik" dedi ve bu görüntüler Serap Ezgü'nün ekibi tarafından videoya kaydedildi! Anlaşılan, rekabetin gelip dayandığı nokta dehşet verici! İki program arasındaki 'isim hakkı kavgası' ise çoktan adli mercilere intikal etti bile. Bakalım 'Kadının Sesi' kimin olacak? Yoksa olay 'koro halinde' devam mı edecek? Bekleyip, göreceğiz.
İŞİN EKONOMİK TARAFI Peki bu kadar kadın programı nereden türedi? Bunun yanıtı, Yasemin Bozkurt tarafından TGRT'de sunulan 'Kadının Sesi' programının aniden Kanal D'ye transferinde gizli. Medya Takip Merkezi'nin yaptığı bir araştırma, gerçeği tüm yalınlığıyla ortaya koyuyor. Buna göre TGRT geçtiğimiz aralık ayında kadına yönelik reklamların yüzde 33'ünü almış. Bunun da büyük bölümü 'Kadının Sesi' programının içinde yer almış. Reklamveren için kadın çok önemli bir hedeftir. Zira ailedeki tüketim eğilimlerinin belirlenmesinde en baskın karakter 'anne'dir. Böylelikle kadına hitap eden programlar, reklamcılar açısından hedefe yönelmiş namlular demektir. İşte olayın ekonomik özü.
|
|
|
|
|
![](/i/1_pix_trans.gif) |
|
![](/i/1_pix_gri.gif) |
|