Kamunun kamulaştırılması
Devletin manası, devletin organizması, devletin yükümlülükleri bir kez yamulunca... Kamunun tanımı, kamu hizmetinin demokratik-adil-sosyal tasarımı bir kez tahrip edilince... Her tedavi girişimi de yan etkileriyle geliyor. Bir hastalığı gidermek isterken, yeni yaralar açılması muhtemel oluyor. Kamu vakıf ve dernekleri, yani çoğumuzun okullarda, hastanelerde, poliste, nüfus müdürlüklerinde "bağış" olarak yüz yüze geldiklerimiz de böyle bir sorun.
*** Masanın bu tarafından bakınca.. Gönüllü ve imkanlara bağlı olması gereken "bağış"; epeydir "zorunlu", sabit, ikinci bir ücret, ek vergi-harç gibi işliyor. Çocuğunuzu okula kaydederken, hastanede tedavi için koştururken, Emniyet'te pasaport alırken, nüfus kütüğünüzü naklettirirken... Masalar, koçanlar, makbuzlar ve telaşınız, tedirginliğiniz arasında "Deli Dumrul" gibi çalışan, köprünün başını tuttuğu için "dayı" deyip geçmeniz gereken bir sistem. Bazen parasız olması gereken, bazen cüzi miktarlar ödemeniz yeterli olabilecek, aslında devlet-kamu-vergi-bütçe-ödenek gibi kavramlar ve mekanizmalarla, "devletin vatandaşa boyun borcu" olarak işlemesi gereken bir sistem. Ama sizden cüzdanınızı istiyor. Sorguluyor ya da boş veriyorsunuz... Vergi ödemeyenlerin bile biraz arsızca bozulması bir yana, vergisini ödeyen biriyseniz, bu "haraç" öfkelendiriyor sizi. İçinize atıyor ya da homurdanıyorsunuz. Hele hele, bu haraçlara rağmen, hizmetin yetersiz olduğunu düşünüyorsanız, toplanan paraların hizmetten çok ikinci maaş ya da emeklilik gibi döndürüldüğünden, istismar edildiğinden kuşkuluysanız. Öyle ya, "koskoca" bir devletiniz var ve yılda 4 milyar dolar da bu yolla toplanıyor!
*** Bir de "masanın öteki tarafı" var. Yani, önce kibarca "tasarruf yapın" denilen, sonra "ne haliniz varsa görün, başınızın çaresine bakın, işinizi bilin, kendi kaynağınızı yaratın, bizden bu kadar"lara terk edilen kamu hizmeti. Öncelikle de eğitim ve sağlık. Özel okul, özel hastane, özel sigorta gibi imkanlarla kendi özel dünyalarını yaratanların, milletvekili, bakan, hükümetleri etkileyen iş dünyası, toplumu kuşatan medya zirveleri, özel sektör ile yüksek bürokrasi arasında gidip gelen yöneticiler olduğu... Ve toplumu kendi hayatlarından ibaret saydığı bir dünyada; adı, sanı, önemi, çoğunluk için hayatiyeti unutulan ve unutturulan kamu hizmeti. Verilmeyen, kaçırılan, kaçınılan vergiler yüzünden tahkim edilemeyen, buna karşılık, hortumlarla, israflarla, yüksek faiz ödemeleriyle tırtıklanan, mecalsiz kalmış, 70 milyonluk ülkeye yetmeyen kamu kaynakları. Bu ortamda, o zorunlu bağışlar, o "haraçlar"; kimi çalışkan, cevval, dürüst, iyi niyetli kamu yöneticileri marifetiyle, "imkansız yatırımlar"a, "canlı hizmetler"e dönüştürülüyor. Adeta, hizmetten yararlananların bir kooperatifi gibi, bir imece dayanışması gibi, okulda, hastanede "daha iyi, daha gelişmiş hizmet" olarak topluma dönebiliyor.
*** Nevzat Atal'ın hazırladığı dosyada ayrıntılı incelenen yasa ve yasak, haklı olarak bir hastalığı gidermek isterken, devlet ve kamu hizmeti yeniden tanımlanmadıkça, sınırlı kaynaklar toplum için çoğaltılıp yönlendirilmedikçe... Gündelik hayatta yeni yaralar açma riski de taşıyor. "Kamunun kamulaştırılması" daha kökten bir siyasi zihniyetle mümkündür çünkü. Not: Diğer şirketler bir yana, "Star"ın "devletleştirilmesi"nde ciddi bir sorun var. Yarın yazabilmek üzere.
|