|
|
Turquality sadece konfeksiyon için mi?
Önceki akşam, Lütfi Kırdar'da Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in 'Turquality' çalışmalarını anlatmak için verdiği davete katıldım. Büyük bir kalabalık bir araya gelmişti ve yine kalabalığın büyük bir çoğunluğunu da konfeksiyon dünyasının tanınmış isimleri oluşturuyordu. Tabii Bülent Eczacıbaşı ya da Metin Kalkavan gibi isimler gözüme çarptı ama sayılarının çok az olduğunu söyleyebilirim. Zaten Bakan Tüzmen'in konuşmasında en çok tekstil ve hazır giyimin adı geçti. Markalaşma konusunda seferberlik en çok bu sektör için ilan edilecekti. İyi ama bizim mobilya tasarımında başını Koleksiyon Mobilya'nın çektiği çok iyi markalarımız vardı, üstelik de başta tasarımın kalbi İtalya olmak üzere Avrupa'da çok iyi tanınıyordu. Ya da elektronik sektöründe, kahverengi eşyada, Arçelik, Vestel, Beko vardı ki, kendi markalarıyla ihracatta hatırı sayılır rakamlara ulaşıyorlardı. Ama her ne hikmetse Turquality gecesinde onlardan söz eden yoktu. Tüzmen, 2004 yılını 'moda, marka ve kalite' yılı ilan etmiş ki bunun eleştirilecek hiçbir yanı yok ama yurtdışında Turquality mağazaları kuracak olanların sadece moda tasarımcıları ya da konfeksiyon üreticileriymiş gibi bir izlenim yaratılması da bana son derece yanlış geldi. Umarım, başta Bakan Tüzmen olmak üzere TİM Başkanı Oğuz Satıcı, diğer sektörleri de kucaklamak ve yurtdışında mağaza açacaklara verilecek milyonlarca dolarlık destek konusunda daha hassas davranırlar. Bu arada gecede benim en çok hoşuma giden şey, Cafe- Bar kavramını İngiltere'ye taşıyan ve Coffee Republic'i kuran Sahar Hashemi'nin bir Türk tasarımcısının kıyafetiyle sahnede başarı öyküsünü anlatması oldu. Hashemi'nin her ne kadar konuşmasında Arzu Kaprol'ün tasarımı giyisiden bahsetmese de, Türkiye'ye geldiğinde, bir Türk tasarımcının kıyafetini giymek istediğini söylemiş olmasını etkileyici buldum.
|