Fenerbahçeli hayaller
Hergün onlarca mail alıyorum.. Çoğu üniversite ya da kolej öğrencisi olan okurlar birbirine çok yakın ifadelerle şöyle diyor: "Spor yazarı olmak istiyorum, sizin servisinizde çalışmak istiyorum, futbol yorumcusu olmak istiyorum. Ne yapmalıyım? Ben şu andaki spor yazarlarından daha yetenekliyim. Daha çok şey biliyorum.. Lütfen bir şans verin.." Fırsat bulduğum kadarını yanıtlıyorum ve onlara şunu öğütlüyorum: "Bilmek yetmez, yapılmayanı yapın, söylenmeyeni söyleyin, yazılmayanı yazın. O zaman sizi farkeder ve şans tanırım.."
*** Malatyaspor maçının özetlerini seyrederken Albert Einstein'ın, "Hayal kurma bilgiden daha önemlidir" sözü geliyor aklıma.. Bir yandan da F.Bahçe'yi düşünüyorum.. F.Bahçe ne zaman farkına varacak acaba hatasının? F.Bahçe ne zaman tanıyacak kendisini? F.Bahçe ne zaman çağdaş olacak? Ve F.Bahçe'yi her düşünüşümde tek bir şey geliyor aklıma.. Bir gün bu takımın Şampiyonlar Ligi şampiyonu olacağını görebilecek miyim acaba? Çok mu uzak F.Bahçe o günlere? F.Bahçe'yi kemiren, istikrarlı bir kulüp olmasını engelleyen ne acaba?
*** Beşiktaş sahasında 1-0 mağlup.. Kötü oynuyor.. Ama seyirci hiç susmuyor.. Sürekli takımını motive edip, gol için destekliyor.. Rakip sadece Beşiktaş'ın temposundan fiziksel olarak değil, seyircinin desteğinden psikolojik olarak yoruluyor ve teslim oluyor.. F.Bahçe sahasında Denizli'yle oynuyor.. Bir hafta önce Ankara'da 4 gol atmış.. Selçuk ve Ümit harika oynamışlar.. Kadıköy'deki maçın 15. dakikasında Ümit, Selçuk ve Petkov ilk hatada ıslıklanıyor, ikinci de yuhlanıyor, üçüncü de dışarı davet ediliyor.. Adam bir çalım atıyor, korkunç bir alkış, ardından pası rakibe gidiyor, yuhlanıyor.. Böyle taraftar olur mu? Böylesine döneklik, ihanet ruhu olur mu? Taraftar, "destek olan" demektir.. Destek, ayakta durmaya yardım için yapılır.. Taraftar desteği kötü günde, mağlup durumda, gol yemişken, hata yaparken verir.. İyi günde takıma sahip çıkan taraftar değil, kendini taraftar zannedendir.. F.Bahçeli futbolcu gerçek anlamda taraftar desteğini arkasına aldığında neler yapacağını 4-3'lük G.Antep maçında, yine bu yılki 3-1'lik G.Antep maçında göstermedi mi? F.Bahçe'nin rakibi işte bu yanlış kamuoyu, yanlış taraftar profili ve 30 yıla yakın bir süredir bu ortamı hazırlayan yanlış medya anlayışıdır.. Her hafta F.Bahçe'nin galibiyeti için duacı olmak, tirajı, reytingi F.Bahçe'nin sırtından beklemektir.. Medya için F.Bahçe'nin tepetaklak oluşu haberdir, ya da önüne geleni ezen hali.. Ya toz pembe olacak F.Bahçe'de herşey ya kapkara.. Ama bu anlayışı geliştiren de F.Bahçe'dir. Sistem kurmaktansa arkasına basının desteğini alarak kazanmaya alıştırılmıştır F.Bahçe.. "Basın olmazsa biz olmayız", "F.Bahçe olmazsa reyting olmaz.." Birincisi F.Bahçe'yi, ikincisi Türk spor basınını çökerten anlayıştır.. Sisteminiz varsa halı sahada da kazanırsınız, Süper Lig'de de, reytingde de, tirajda da..
*** "Yapılmayanı yapın", diyorum o genç beyinlere.. Hayal kurun, diyorum.. Acaba F.Bahçe Başkanı neleri hayal ederek yapıyor başkanlığı? G.Saray'ı yenmeyi mi? Şampiyon olmayı mı? Haftayı eleştirilmeden kapatmayı mı? Aynı antrenörle iki yıl çalışabilmeyi mi? Biliyor mu acaba hiçbir transferin hayal gücünden daha etkili olamayacağını. Liderler hayal ederler.. Hayal ettikleri için liderdirler.. Ama gerçek liderler hayal ettiklerini yaparlar.. O yüzden unutulmazlardır.. F.Bahçe en küçük taraftarından başkanına kadar G.Saray'ı yenmeyi hayal eden, yenince de Dünya Kupası kazanmışcasına mutlu olan bir kulüp.. F.Bahçe Avrupa'da şampiyonluk sözünü edemeyecek kadar yerel kalmış bir kulüp.. F.Bahçe büyüklüğünün, gücünün farkına varamayan bir kulüp.. F.Bahçe Türkiye'deki sistemsizliğin, istikrarsızlığın, medyanın sırtına binmişliğin en açık kanıtı.. Bütün bunlara karşın F.Bahçe hâlâ toplumsal anlamda Türkiye'nin en büyük gücü.. Şimdi hayal edebiliyor musunuz F.Bahçe'nin Avrupa'da şampiyon olursa nasıl bir etki yaratabileceğini? Ben Popescu'nun penaltısı ağlara gittiğinden beri F.Bahçe adına başka bir hayal kurmuyorum çünkü...
|