kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Kurt elmanın içinde

İki gün üst üste Suudi Arabistan'ı yazacağız. Çünkü Türkiye'den ilk kafileler kutsal topraklara hareket ederken, Suudi Krallığı tarihinin en sıkıntılı, hatta en tehlikeli hac mevsimine hazırlanıyor. Bir yandan El Kaide'nin tehditleri, bir yandan sosyal patlama tehlikesi... İlkinden başlayalım. Batılı haber alma örgütleri El Kaide'nin hac döneminde Suudi Arabistan'ı "Kan gölüne çevirecek" eylemlerin hazırlığını tamamlamak üzere olduğu uyarısı yapıyorlar. Usame Bin Ladin'in sözcüleri de "Harameyn Tugayları" adını verdikleri birimlerinin harekete geçmek üzere olduğunu duyuruyorlar. Suudi yetkililer can havliyle müthiş bir insan avı başlattı. Oteller, bakanlıklar, siteler beton bloklarla çevrildi. Yollarda neredeyse her kilometrede kontrol noktaları oluşturuldu. Dağlık bölgeler 24 saat helikopterlerle taranıyor. Şüphelilerin ve arananların fotoğrafları her gün basında yayınlanıyor. Hatta "El Riyad" gibi listeyi katlanıp cepte taşınacak şekilde ek olarak verenler bile var. Hem de arananlardan biriyle karşılaşıldığında neler yapılması gerektiğine ilişkin uyarılarla ve her birinin başına konulan ödül tutarı belirtilerek. Ödül 272 bin dolardan başlıyor, arananın önemine göre 1.9 milyon dolara kadar gidiyor. Bir de şu sıralar, Suudi Arabistan'ın en cesur kurumu olan basında yığınla özeleştiri yayınlanmaya başladı. Bu yayınların hepsi de bir noktada birleşiyor: "Kurt elmanın içinde. Radikal İslam'ı biz yarattık." Sadece Suudi Arabistan'ın değil, tüm dünyanın tadını tuzunu kaçıran radikal İslam'ın böylesine yayılması, dalbudak sarmasının nedenleri şöyle sıralanıyor: 18 milyon nüfuslu Suudi Arabistan'da 40 bini aşkın cami var. Bunlarda 130 bin din adamı görev yapıyor. Ayrıca günah-sevap görüşleri veren kurumda (İnsanları uyaran, hatta gözaltına alan kolluk gücüne de sahip) 8 bin kişi çalışıyor. Bunların ortak özelliği, hepsinin de yobaz oğlu yobaz olmaları. Her gelişmenin, her açılımın gerekirse şiddet kullanarak önlenmesi, bastırılması yolunda vaazlar vermeleri.

Şairin ölümü
O kadar fanatik, öylesine acımasızlar ki, potansiyel tehlike gördüklerini dünyanın öbür ucuna bile gitseler bulup öldürtüyorlar. Son örnek: Suudi Arabistan'ın en önemli aydınlarından, şair Prens Talal Bin Abdulaziz El-Raşid'in tatil için gittiği Cezayir'de oğluyla birlikte öldürülmesi. Prens 40 yaşındaydı, oğlu ise 13. Bakın "Saudi Gazette" bu cinayetten sonra neler yazdı: "Bir kürsüye çıkıp, tüm insanlık gibi bizim de terörizmden acı çektiğimiz nutukları atmak kolay. Ancak bu, entellektüel açıdan korkaklığın ifadesinden başka bir anlam taşımaz. Talal ünlü bir ozandı. Ataları tarih kitaplarında adlarından söz edilecek kadar uzun süre Suudi Arabistan'ı yönetmişlerdi. Onu öldürenler dünyayı susturmak istiyorlar. O genç adam hangi tarafta olduğunu söylemeye bile tenezzül etmiyordu, ancak her fırsatta insan olmanın ana koşulunu tartışmak, karşısındakini dinlemek, ondan birşeyler öğrenmek diye özetliyordu. "Gerçeği haykırmak zamanı geldi: Sorun biziz. Biz Suudiler, biz Araplar. Bunu fark etmeyenler ya aptaldır, ya da suç ortağı..." Bu çığlığın ne denli doğru olduğunu, Suudi yetkililerin son itirafları doğruladı: Evet, krallık, Vahabiliğin yayılması için 1973'ten bu yana, yani son 30 yılda 70 milyar dolar harcamıştı. Afganistan'daki Taliban hareketinden Pakistan'daki medreselere, Endonezya'daki köktendinci örgütlerden Avrupa ve Amerika'daki cemaat camilerine kadar tüm odaklara oluk oluk para akıtılmıştı. Bir nokta daha: ABD tüm bu sırları biliyordu ama çıkarları gereği göz yumdu. Çünkü 1950'lerde Başkan Eisenhower'ın geliştirdiği doktrini gelen-giden tüm yönetimler aynen uyguladılar. Ta ki 11 Eylül 2001'deki saldırılara kadar. Doktrin şu: "Suudi Arabistan bir benzin istasyonudur. Onu korumak gerekir. Onu korumak için de tüm Arap monarşileriyle, diktatörlükleriyle dost olmak gerekir." O doktrin sonunda benzin istasyonunu alevler içinde bıraktı. Peki alevler söndürülebilir mi? Yoksa istasyon kül mü olacak? Onu da yarına bırakalım...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Zırhları delelim   / 15-01-2004
 Kurbanda ateşkes   / 14-01-2004
 Kimlik kötü mü?   / 13-01-2004
 AB'nin bam teli   / 12-01-2004
 Sağır sultana mesajlar   / 11-01-2004
 AK Parti yapıyor, sıra CHP'de   / 10-01-2004
 Tamam mı, devam mı?   / 09-01-2004
 Kurt elmanın içinde   / 08-01-2004
 Çifte standart   / 07-01-2004
 Sessiz kriz   / 06-01-2004
ERDAL ŞAFAK
Meclis alkışı hak etti
Tüm televizyon kanallarında...
AHMET HAKAN COŞKUN
Ey AKP yetkilileri!
FARKINDAYIM, bugünlerde çok...
ÖMER ÇELİK
Sol, istikrar ve değişim
'İstikrar' ve 'değişim'...
HINCAL ULUÇ
Gençlere gerçek fırsat.. Akademi Türkiye!..
Akademi...
Mutsuz olurlar
Mutsuz olurlar
Başkan Bilgili'nin "Alırız" dediği Arif, Bülent, Hakan Ünsal, Hakan...
Sistemin adı Pierre
Sistemin adı Pierre
Teknik Direktör Daum, şampiyonluk umutlarını takımın en golcü ismi...
Hem övdü hem uyardı
Hem övdü hem uyardı
40 yıldır Türkiye'ye gelen ilk AB Komisyonu Başkanı olan Romano Prodi...
Vekillere dokunulacak
TBMM Genel Kurulu, Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku...
Valinin omuzladığı adam
Valinin omuzladığı adam
İzmirli hayırsever işadamı Tonguç Ösen, Hüsnü Bornovalı İlköğretim...
Danıştay Başkanı: Tüm yargı yıpratılmamalı
Danıştay Başkanı: Tüm yargı yıpratılmamalı
İddiaların yargıya yönelik güvensizliği artıracağı uyarısında bulunan...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.