Beklenenden daha iyi bir ekonomik performansla sonuçlanan bir yıl yaşadık. Yeni bir yıla daha güçlü, daha az krılgan bir ekonomik yapıda giriyoruz. 8.5 katrilyonluk İmar Bankası yüküne ve terör eylemlerine rağmen ekonominin sarsıntı geçirmemesi buna en iyi örnek. Enflasyonda yüzde 20'li rakamların altına inildi, birkaç ay içinde tek haneli rakamlara da inilecek. İki yıl üst üste enflasyon düşerken büyümeyi de sağlayabildik. 2002 büyümesi yüzde 7.8, 2003'te yüzde 5 dolayında bir rakam bekleniyor. Bunlar Türkiye'nin uzun vadeli büyüme ortalamasını yakaladığına işaret ediyor. Beklentiler de bir yıl öncesine göre daha iyi. Normalde 2001 gibi Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizinin ardından ekonominin yakaladığı büyüme ve iyileşme ivmesinin 2004'te artarak devam etmesi beklenir.
Dışa bağımlılık - Ancak bu durum ekonominin ve Türkiye'nin kendi iç dinamikleri yanında müzakere tarihi verme ve Kıbrıs'taki tutumu nedeniyle AB, 8.5 milyar dolarlık kredinin kaderini belirleyeceği ve Irak'taki gelişmelere yön vereceği için ABD, Kıbrıs'ta sorunun çözüm yoluna girmesi açısından Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın tutumuna, yani dış politikadaki gelişmelere çok yakından bağlı. Belki denilebilir ki, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'ndan bu yana ilk kez ekonominin kaderi bu denli dış politik gelişmelere bağlanmış durumda.
Kıbrıs'ın önemi - Kıbrıs trafiği başladı. Bu maraton belki de nisan sonuna kadar devam edecek. Kıbrıs'ta sorunun çözümünde yol alınması Türkiye'nin AB'den müzakere takvimi almasının da bir ön koşulu niteliğinde. Yeterli bir şart değil, sorunun çözümünden sonra da AB müzakere tarihi vermeyebilir. Ama Kıbrıs sorununu çözme niyetini ortaya koymak, müzakere takvimi alınmasında atlanacak eşiklerden birini geride bırakmak demek. Bu nedenle Kıbrıs'ta atılan adımlar mali piyasaları yılın sonuna doğru ayakta tuttu. Güney Kıbrıs'ın Kıbrıs adına AB'ye tam üye olacağı mayıs başına kadar atılacak adım, Türkiye'nin AB yolunu daha da açacağından piyasaları ve ekonomiyi de olumlu etkileyecek.
AB riski veya avantajı - Hemen haziran ayında AB Zirvesi için hazırlanacak rapor ve bu raporda Türkiye'ye müzakere takvimi verilip verilmeyeceğine yönelik sinyaller büyük önem taşıyacak. AB'nin 2004 Aralık ayındaki zirvede Türkiye'ye müzakere tarihi vermeyecekse bunun işaretinin önceden verilmesi, ilişkilerde tam bir kırılma yaşanmaması, beklentilerin yüksek tutulmaması açısından önemli. Bu rapordaki ifadeler de mali piyasalarda ve ekonomide etkili olabilir. Bir anlamda 2004 Aralık ayı önceden satın alınmaya başlayabilir ve bu durumda ekonomide iyileşmeyer iyice ivme kazanır; ya da önceden satılmaya başlanır, Türkiye beklenenden de kötü bir yıl geçirebilir.
Irak riski - Yukarıdaki grafikte yer alan üçüncü madde de yine dış politikayla ilgili. Irak'ta Türkiye'yi rahatsız edecek en önemli gelişme, Kuzey Irak'ta Kürtler'in bağımsızlığa doğru giden yolda bir federasyon kurmaları. Irak'ın Türkiye ekonomisine ticari anlamda getirmeye başladığı avantajlar yanında, siyasi açıdan risk taşımaya devam edecek. Bu risk ortaya çıktıkça da ekonomiyi olumsuz etkilemesi söz konusu. Ekonominin kendi dinamiklerinden kaynaklanabilecek gelişmelere ise bir sonraki yazımızda devam edeceğiz. Yeni yıl herkes için iyi bir başlangıç olsun.
Sonuç- "Başlangıcı olan bir şey, nasıl olsa biter" Quintilian