Bono, borsa in döviz, altın out
Günlük akış içinde çoğu zaman uzun vade gözden kaçırılıyor. Yıl dönümleri bu tür hesapları yapmak için insanın önüne fırsatlar çıkartıyor. 1987'den beri yatırım araçlarının getirilerini toplu şekilde gündeme getiriyoruz. Hazine'nin bir ihalede, bir ayda veya bir yılda verdiği faizler yüksek veya düşük olabilir. Borsanın dalgalanması çok da anlam ifade etmeyebilir. Ama beş yılda, 10 yılda, 20 yılda verilen faizlerin ağırlıklı ortalaması sizi net bir sonuca götürür. Yatırım araçlarının getirilerini toplu biçimde yayımlanmasını 1984 yılından başlatıyoruz. Çünkü bu yıl hem döviz taşımanın ve döviz hesabı açmanın serbest bırakıldığı, hem de Hazine'nin ihaleler yoluyla borçlanmaya başladığı bir yıl. İki yıl sonra İstanbul Borsası, dört yıl sonra yatırım fonları devreye girdi. Böylece bugünkü mali yatırım havuzu büyük ölçüde tamamlandı. 20 yılın bilançosundan ilk bakışta şu sonuçları çıkardık:
Kazancın adresi bono - Hazine bonosu veya devlet iç borçlanma senetleri, yatırımcısına net, öngörülebilir, istikrarlı, Türkiye şartlarında en az riski olmasına karşılık en yüksek getiriyi sağladı. Bunda kişisel yatırımcılar için vergisinin sıfır olmasının da payı büyük. 2001 krizi sonrasında da reel yüksek getirisini sürdürüyor. 2003 yılında Hazine ihalelerinde oluşan ağırlıklı ortalama yüzde 44.4 faizin enflasyondan arındırılmış neti yüzde 15.2. Bu getiriyle Hazine bonosunun 20 yıllık bileşik net getirisi yüzde 669'a varıyor. Yani 20 yılda 5.5 katlık reel, gerçek bir getiri sağlamış bonolar. Bonu bu getiriyle en riskli yatırım aracı olan hisse senetlerinden sonra en yüksek kazancı sağlayan yatırım aracı. Halen bonoda yaklaşık 2 milyon kişisel yatırımcının yatırımı var.
Mevduatta kayıp - Bankaların mevduattan topladıkları paraları Hazine'ye borç vermelerinden dolayı mevduatın faizi daha düşük tutuyorlar. Üstelik mevduatın üzerinde çeşitli kamusal yükler ve yüzde 20'ye varan stopaj var. Reel getiriler, stopaj kesintilerinden sonra net faiz geliri üzerinden yapıldığından mevduat faizinin 20 yıllık bilançosu kayıplı. En yaygın tasarruf aracına 20 yıl önce yatırılan 100 lira da 92 liraya iniyor.
Altına çifte darbe - Altın hem yurtdışı fiyatından hem dolar kurundan etkileniyor. Türkiye'nin bu geleneksel yatırım aracında, doların değer kaybı ve dış değerindeki dalgalanmalar geçtiğimiz 20 yılda büyük kayıplara yol açtı. 1984'te 100 liralık yatırım reel anlamda 36 liraya indi. Normal şartlarda altının bir yatırım aracı olmaktan çıkması gerekirdi.
Dolar koruyamadı - Dolar da, altın gibi yatırımcısına net bir kazanç sağlamayan araçlardan. Ancak bu hesaplamada doların bankaya yatırılmasıyla elde edilen faiz gelirinin kur artışına eklenmesi yok. Bu ekleme yapılırsa 1984 başında dolara yatırılan 100 TL'nin bugün 29 TL'ye inmesi ve yatırımcısına bu ölçüde dramatik kayıplar verdirmesi soz konusu olmaz. Ancak dövize yatırım kazanç elde etmekten çok enflasyondan korunma amacıyla yapıldığı halde, 20 yıllık sonuçlar bu korumanın gerçekleşmediğini ortaya koyuyor.
Fonlardan vasat getiri - Yatırım fonlarının, 16 yıllık kar-zarar netleştirmesi yapılarak bileşiklendirilen getirisi ortaya parlak bir sonuç koymuyor. 100 TL 16 yılda ancak 132 TL olmuş. Bu vasat bir getiri. Bono ve borsayla arasında bu kadar bir fark oluşmamalıydı. Arada hiçbir ilişki yokmuş gibi, bu iki ana yatırım aracıyla getiri uçurumu meydana gelmiş. Bu uçurum yatırım fonu piyasa yapısının sorgulanmasını beraberinde getirmeli.
Riski de getirisi de çok - Hisse senetleri, yatırım araçları içinde en riskli olanı. Geride bırakılan 18 yılda bunu fazlasıyla ispatladı. Yatırımcılar bir aracı kurum batışından, bir şirket ve banka batışından büyük kayıplara uğradı. Ancak 18 yıllık borsa getirisi reel bazda yüzde 720'yi buluyor. Tam olarak 6.2 katlık gerçek bir artışı var hisse senetlerinin. Bu getirisiyle de yatırım araçları içinde en yüksek kazancı sağlayan alan hisse senetleri. 20 yılın bilançosu elbette bir günde yapılamaz. Devam edeceğim.
Sonuç - "Kaderin terazisi durmadan sallanır" Schiller
Bileşik getiri, başlangıç 100 kabul edilip, buna her yılın reel getirilerinin yüzde şeklinde eklenmesiyle bulundu. Buna göre bonoya yatırılan 100 TL, 20 yıl sonra 660 TL'ye yükselirken dolardaki 100 TL sadece kur farkından dolayı 29 TL'ye indi.
TÜFE: Yıllık ortalama tüketici fiyat artışıdır.
Bono: Hazine'nin yıl içindeki ihalelerde verdiği ağırlıklı ortalama faizi gösterir.
Faiz: Bankaların yıl içindeki ağırlıklı ortalama faizinin netidir.
Altın: Cumhuriyet altının satış fiyatıdır.
Borsa: 1986'da faaliyete geçti. Son yıl hariç diğer yıllarda rüçhan hakkı kullanımı ve temettü gelirleri dahildir.
Dolar: Serbest piyasa satış fiyatıdır.
Fonlar: İlk fonlar 1987 ortasında çırakılmaya başlandı. 1988-92 arası yıllık getiriler tarafımızdan fonların ağırlığı dikkate alınarak hesaplandı. 1992 sonrası verileri Anadolu Ajansı Fon Endeksi'ne aittir.
|