Başar Esad'ın sözleri...
TÜRKİYE ile Suriye ilişkileri, 1946 yılından bu yana çok kötü bir seyir izledi. Şurasını kabul etmek gerekir ki, Suriye'nin eski yöneticileri kadar, Türkiye'deki siyasilerin de bunda payı vardı. Bir zamanlar Yunanistan ve Rusya ile olduğu gibi, karşılıklı iç siyasete malzeme oldu. Bunda Şam yönetiminin günahının daha fazla olduğu da yadsınamaz. Yıllarca, terör örgütünün başını ülkesinde besleyen o zamanki Şam yönetiminden başkası değildi. Daha da ilerisi, iki ay öncesinde İstanbul'daki saldırıları yapanların sığınmak için şetçiği ülke de Suriye oldu. Birkaç yıl öncesine gidildiğinde, su konusunda sürekli sorun çıkaran, bunun için Türkiye'deki teröre benzin döken de Şam yönetimi idi. Hatay konusunu sürekli kaşıyan da Suriye oldu. Şam'ı ziyaret eden Türk Başbakan ve bakanların önüne Hatay'ın Suriye sınırları içinde gösteren haritaların bilinçli olarak çıkarılması da tesadüf eseri değildi.
İlk ziyaret Sezer'den Yakın geçmişe kadar, Şam'a ziyarette bulunan Türkiye başbakanları, resmi ziyaretleri sonrasında hep yüzleri asık bir şekilde toplantıdan çıktı. Bakanların resmi ziyaretlerinden de sonuç alınamadı. Bu gerginlikler, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş'in Suriye sınırında Şam'a gönderdiği sert mesaj ile farklı bir düzleme girdi. Öcalan, apar topar Şam dışına çıkarıldı. Ardından Adana Mutabakatı geldi. Türkiye'den başbakan düzeyinde yapılan ziyaretlere de Şam, tam 17 yıl aradan sonra geçen yıl 29-30 Temmuz tarihlerinde Başbakan Mustafa Miro'nun Ankara ziyaretiyle karşılık verebildi. Aslında Türkiye ile Şam arasında üst düzey diplomatik temas bu tarihten önce başladı. İlk adımı atan da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer oldu. Başar Esad'ın, babası Suriye eski Devlet Başkanı Hafız Esad'ın ölümü üzerine Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, cenazeye katılıp baş sağlığı dileklerini iletti. Sezer'in bu ziyareti Suriye'nin Fransız mandasından kurtulduğu 17 Nisan 1946 yılından bu tarafa Türkiye'den Cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan ilk ziyaret özelliğini kazandı. Sezer, 13 Haziran 2000'deki ziyaretinde iki ülke arasında tıkanıp kalan cumhurbaşkanı düzeyinde karşılıklı ziyaretin yolunu da açmış oldu. Başar Esad'ın 57 aradan sonra Suriye Cumhurbaşkanı olarak Ankara'ya gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaret de Sezer'in açmış olduğu yolun devamı olarak gerçekleşti.
ABD ve AB'nin bakışı Esad'ın, Ankara'ya ziyareti iki ülke arasında uzun süredir yaşanan gerginliğin giderilmesinde önemli bir adım olarak nitelenebilir. Türkiye, bir zamanlar sorunlar yaşadığı Bulgaristan, İran, Yunanistan'ın ardından, komşularından birisi ile daha yakın diplomatik ilişkinin yolunu açmış bulunuyor. İki ülke arasında açılan bu diyalog yolunun ilerde bir otobana dönüşmesinin de kaçınılmaz olacağı bugünden görülüyor. Nitekim, bir süre önce Başar Esad'ın ülkesini ziyaret eden bir Türk bakana söylediği şu söz de bunu doğruluyor: "Bizim gençlerimizin gözü sürekli Türkiye'de. Sizdeki değişim ve gelişimi gençlerimiz çok yakından hayranlıkla takip ediyor..." Başar Esad'ın bu sözleri aslında, Türkiye'ye bakışının babasından ve amcasından çok daha farklı olduğunu da ortaya koyuyor. Her ne kadar Hatay ile ilgili sözleri Türkiye'de biraz burukluk yaratmış olsa da ülkesinin iç dinamizmi açısından yaklaşıldığında, yakın gelecekte aynen su konusunda olduğu gibi, "Bu bizim için mesele olmaktan çıktı" sözünün geleceği de görülüyor. Her ne kadar Başar Esad'ın gezisine Washington yönetimi çok soğuk yaklaşsa da ortada bir gerçek de duruyor. İkili ilişkiler geliştirilmediği, kapılar kapalı kaldığı sürece ülkelerin birbirini anlamaları ve açılım yapmaları da olanaksız hal alıyor. Özellikle istikrarın bir türlü sağlanamadığı terör bataklığına dönüşen Ortadoğu'da huzurun sağlanması açısından bu ziyaretin önemi de ortaya çıkıyor. Nitekim, Ankara bu açıdan, ABD'nin duruşundan çok, AB'nin vizyonuna yakın bir dış politika uyguluyor. Washington kaşlarını çatarken, AB ülkeleri ziyarete tebessümle bakıyor. Resmi temaslardaki yaklaşımından yola çıkıldığında Başar Esad da ülkesinin terörist damgası ile anılmasından rahatsızlık duyuyor. Bunun gereğini zaman içinde ülkesinin de yerine getireceği konusunda samimi mesajlar veriyor. Türkiye ve Suriye açısından, bölgede yeni bir dönemin kapısı da aralanıyor.
|