| |
|
|
Hayalgücü en büyük armağandır!..
Sirke gitmek en büyük merakım, en büyük heyecanımdı, çocukluğumdan beri.. Şehre bir sirk gelsin de ben gitmeyeyim.. Ben hâlâ çocuğum, ama artık sirkler gelmez oldu.. Öyle büyük masraflar gerektiriyor ki sirklerin yaşatılması, kentten kente taşınması.. Artık kimse kaldıramıyor.. Son Sovyet Devlet Sirki vardı. Devlet vardı arkasında.. Kruşçef, Amerika'da Barnum Sirki'ni görünce "Daha iyisini yapın" diye emir vermişti de yapmışlardı.. Harika bir sirkti.. Ama Sovyetler Birliği çökünce, dünya; kültür, spor ve sanatı nasıl büyük bir darbe yediyse, sirklerin başına da aynisi geldi.. Dev sirk ekonomik olsun diye bölündü.. Dört bir yana gidenler dağıldılar. Hatta birisi Antalya'da rehin kalıp yok oldu.. Sovyetler rejimlerini halka sevimli göstermek için bu alanlara nasıl yatırım yapmışlardı, bir örneği en yüz vermedikleri Sovyetlerden biri Azerbaycan'a yaptıkları spor salonu.. Bizim gururumuz Abdi İpekçi, kızların oynadığı salonun yanında gecekondu.. Bizim kızlar Bakü'de Saray'da, İstanbul'da dingonun ahırında oynuyorlar. Neyse.. Bu Kruşçef'i hayran eden Barnum Sirki'ni ve belki de 20- 25 defa izlediğim Harikalar Sirki filmi ile tanıdım.. Harika, gerçekten harika bir sirk filmi idi.. Müthiş oyuncuları ve insanı sımsıcak saran duygusal konusu ile.. Hele kanun kaçağı James Stewart'ın oynadığı Palyaço.. Tanınmamak için yüzü boyalı çıkardı ringe.. Amerika'ya ilk gittiğimde kendimi derhal Barnum Sirki'ne attım.. Brooklyn'de kendi yerlerinde yapıyorlardı, dünyanın ilk 3 ringli şovlarını.. Hayatımın en unutulmaz günüydü.. Filmde görürken, gerçeğini görmeyi hayal etmiştim.. Olmuştu işte.. Tüm dünya çocuklarının, yediden yetmişe tüm çocukların hayallerini kurduğu bu sirk nasıl kurulmuş, bu harikalar dünyası nasıl yaratılmıştı onu düşünüyorum, eve dönerken..
*** Geçen pazar evde canım sıkkın zaplarken, Hallmark TV'de bir filme rastladım.. Barnum.. Sirki kuran ve adını veren P.T. Barnum'un hayat hikayesi.. Burt Lancester oynadığına göre, oldukça eski olmalı.. Barnum yedi yaşında çocuk.. Dedesi bir sabah elinden tutuyor.. "Sana bir ada hediye edeceğim, gel" diyor.. Bir çocuk ve bir ada.. Heyecanı düşünüyor musunuz?.. Dedesinin çok önünde nehre koşuyor Barnum.. Nefes nefese.. Dedesi işaret ediyor.. "İşte bu ada senin.." Ada dediği minnacık bir kara parçası, ama çöplük.. Ters dönmüş, delik deşik bir kayık kıyıda.. Az geride yıkılmış, duvarlarından içi görünen bir tahta kulübe döküntüsü.. Tam bir mezbele.. Nasıl bir hayal kırıklığı Barnum'da.. Dili tutuluyor.. "Bu mu bana verdiğin" diyecek.. Diyemiyor. Ama öyle kırık bakıyor ki.. Dedesi anlıyor.. "Gördüğüne bakma" diyor.. "Hayal et oğlum.. Bu adayı, nasıl istiyorsan öyle hayal et.." Susuyor.. Bakıyor.. Bu defa tane tane konuşuyor.. "Hayal gücü bir armağandır. Hayalgücü hayatın kaynağıdır. Büyük olmanın tohumlarıdır.." ..Ve P.T. Barnum bu sözleri çakıyor beynine.. Artık ona yol gösterecek hayal gücüdür. En kötü, en karanlık, en umutsuz günlerinde bile, hayalgücü.. Çocukların, insanların neleri hayal edebileceklerini hayal ediyor ve yapmaya başlıyor.. Adım adım.. Ve dünyanın en büyük hayali, Harikalar Sirki gerçekleşiyor.. "Hayalgücü bilgiden öndedir" diyen Einstein'i hatırladım film biterken.. Kendi yaşamımı hatırladım.. Bütün başarılarımın önce hayal ederek başladığını hatırladım.. Bana "Hayal Taciri" dediklerini hatırladım.. O hayal sayesinde Türkiye Dünya Üçüncüsü, Galatasaray Avrupa Şampiyonu olmadı mı?.. Büyük olmanın tohumlarının hayalgücü ile atıldığını en iyi ben biliyorum ve hayallerimden vazgeçmiyorum.. Tanrının bana fazlası ile bahşettiği bu armağanı kullanmazsam, günah olmaz mı?.. Hayalgücünüzü zorlayın dostlarım.. Çocuklarınıza hayalgücünün değerini anlatın.. Çünkü.. Hayal gücü bir armağandır. Hayalgücü hayatın kaynağıdır. Büyük olmanın tohumlarıdır..
|