SÖZÜNE güvendiğim bir arkadaşım anlattı. Pazar günü Beşiktaş Fulya'daki bir süpermarkete gitmiş. Diğer marketlerde olduğu gibi orada da plastik çamlar satılıyormuş. Derken çamların bulunduğu yere türbanlı iki kadın gelmiş. İlgiyle bakmışlar. Aralarında konuşmuşlar. Sonra da bir çamı kucaklayıp diğer ürünlerle birlikte kasaya yönelmişler. Aldıklarının parasını ödeyip çıkmışlar. Çamı zor da olsa arka koltuğa yerleştirmişler. Ve steyşın tipi otomobile binip gitmişler.
***
Bu manzarayla sık sık karşılaşıldığını iddia etmeyeceğim. Çünkü bir dönem Türkiye'deki İslami kesim, Batı'yla ve Hıristiyanlıkla ilgili her şeye cephe aldı. Buna Cumhuriyet'e ilişkin değerler de dahildi. Örneğin 29 Ekim'e uzak durdu. Hala da böyle 'militanca düşünen', 'İslamcı çizgiyi sürdüren' bir grup var. Son örneği biliyorsunuz: İran'da deprem oldu. On binlerce insan öldü. Bir densiz de kalkıp, özetle şöyle dedi: "Bu olay Yahudiler'le işbirliği yapan İran yönetimine ders olsun. Deprem onlara Allah'ın uyarısıdır." Allah'tan böylesi bir avuç. Öte yandan kesinlikle bu fikirde ve duyguda olmayan milyonlarca Müslüman var. Onlar hem dinlerini arzu ettikleri gibi yaşamak, hem de çağın imkânlarından ve zevklerinden yararlanmak istiyor. Yılbaşının 1 Ocak olması... Bunun da bize Batı'dan gelmesi onları hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Madem yeni bir yıla giriliyor... Madem bu taze umutlarla bir başlangıç yapılıyor... Bu güzel olay niye kutlanmasın?.. Neden ailenin ve arkadaşların bir araya gelmesine, insanların birbirine hediye vermesine, gülüp eğlenmesine vesile olmasın?.. Bu arada plastik çam ağacının süslenmesi ya da ışıklandırılması niye kötü bir şey olsun? Toplumun olumlu ortak duygular çevresinde birleşmesi iyidir. Yeni yılı kutlamak herkesin hakkı!